Haber: Duran Özkan
(Malatya) - Malatya’nın Kuluncak ilçesine bağlı Sofular, Bicir, Alvar, Çörme Mahalleleri ile Sivas’ın Gürün ilçesine bağlı Sarıca Köyü’nün bulunduğu alanın maden sahası ilan edilmesi üzerine köylüler bir araya gelerek tepki gösterdi. Sofular Köyünde yaşayan ve kayısı üreticiliği yapan Müslüm Yılmaz, "Biz yok olduktan sonra samimi söylüyorum; Malatya'daki Fırat ya da bilmem neredeki Mezopotamya ya da Fırat'la Dicle'nin arası bu bizi hakikaten ilgilendirmeyecek. Çünkü benim vatanım Sofular Köyü, Sofular Köyü yok olursa ben vatansız kalırım" dedi. 86 yaşındaki Abdullah Körükmez ise "Bunlara sahip olun. Biz bunları size teslim ediyoruz" diye konuştu.
Malatya ve Sivas il sınırları içerisinde yer alan Sofular, Bicir, Alvar, Çörme Mahalleleri ile Sivas’ın Gürün ilçesine bağlı Sarıca Köyü maden sahası ilan edildi. Sondaj çalışmalarının yapıldığı, alanın ihale edildiği, rezerv çalışmalarına başlanacağı belirtilen bölgede köylüler, madencileri bölgeye sokmamak için 24 saat nöbet tutmaya başladı. Kayısı üretimine dayalı çiftçilik yapan bölge sakinleri maden sahalarının açılması ile kayısı üretiminin imkânsız hale geleceğini bunun sonucu olarak da kendilerinin göçe zorlanacağını belirtiyorlar. Sofular Mahallesinde, MALÇEP yöneticilerinin de katıldığı toplantıda bir araya gelen 5 köyün ileri gelenleri, bir komite kurarak madenciliğe karşı mücadele kararı aldılar.
Sofular Mahallesi Meydanında toplanan vatandaşlara hitaben konuşan bölge sakinlerinden Abbas Çalışkan, "Amacımız burada yaşayan insanların, yaşayan canlıların, yaşamlarına son vermek isteyen vahşi madenciliğe karşı birlik ve beraberlik içerisinde mücadele edeceğiz. Öncelikle kendi davamıza inanacağız. Yani bu davada biz ne kazanacağız ne edeceğiz, bu inançla çıkarsak ve beraberinde birleşirsek büyüye büyüye daha sonra da birbirimize inandığımız sürece kazanacağız" dedi.
"İnsanların yaşamını ortadan kaldırıyorlar"
Malatya Çevre Platformu sözcüsü Hasan Kaya, maden sahalarının çevreye ve doğaya verdiği zararları sıralayarak şöyle konuştu:
"Malatya Çevre Platformu sözcüsü olarak tüm dostları kucaklıyorum ve sevgiyle bu mücadelede onurlu bir mücadeledir, kararlı bir mücadeledir. Bu direncin çok çok önemlidir. Doğamıza, çevremize, ekolojik sistemimize sahip çıkma, madenlere karşı ve özellikle de siyanürlü altın arama hepinizin bildiği gibi Kanadalı şirketler. Dolayısıyla ülkenizin topraklarını, ülkenizin bağlarını, bahçelerini, arazilerini, özellikle de tarım alanlarını yok ediyorlar. İnsanların yaşamını ortadan kaldırıyorlar."
"Neye mal olursa olsun, bu madeni çalıştırmayacağız"
Sofular Mahallesinin belde olduğu dönemlerde iki dönem belediye başkanlığını yapan Ethem Körükmez, şunları söyledi:
"Sofular bizim için ata yurdu, baba yurdu. Bunun bu madenciliğin, vahşi madenciliğin buraya gelmesi bizim yok olmamız anlamına geliyor. Bunu hep beraber defetmek mecburiyetindeyiz. Sofular Malatya'nın en büyük kayısı üreticisi olan bir köy. Yaklaşık olarak 300 hane yıllık kayısı üretimi yapılıyor. Ortalama her evde 2 tondan fazla kayısı üretiyor. Bugün her yerde kayısıyı kış vururken bizim bölgemizde kayının kış vurma olayı yüzde 80 daha az. Dolayısıyla Malatya'nın ekonomik olarak, eğitim olarak en güçlü olan Sofular köyünü ortadan kaldırmaya kimsenin gücü yetmez. Biz ne zaman birlik beraberlik içerisinde hareket edersek, ne zaman bozulmazsa, kardeşlik hukukunu, birlik hukukunu sağlarsak bize kimsenin gücü yetmez. Neye mal olursa olsun, bu madeni çalıştırmayacağız. Eğer bunun ucunda o ölüm varsa ona da gideriz. Hiç çekinmemize gerek yoktur. Biz kimseye memleketimizi peşkeş çekecek durumda değiliz. Amerika'da yeraltı zenginliklerinin yüzde 3'ü çalışırken, Avrupa'da kömür madeni haricinde yeraltı zenginliklerinin yüzde 4'ü çalışırken, benim memleketimin yeraltı zenginliklerinin yüzde 70'ini emperyalist güçlere peşkeş çekmenin kimsenin hakkı yoktur. Biz kendi memleketimizde torunlarımıza bırakacağımız mirası birilerine peşkeş çekilmeyeceğiz. Çektirmemiz de söz konusu değil. Sofularlı olarak, Alvarlı olarak, Bicirli olarak, Çörmülü olarak, Sarıca olarak, Karlık olarak bunların tamamına karşı çıkacağız.
"Vahşi madencilerle uğraşan soytarıları memleketimize sokmamamız gerekiyor"
Bizi göçe zorlayacaklar. Kömürde işletmelerinde çalıştığım zaman günlük olarak her patlatmada 3 ton patlayıcı kullanılıyordu. Bakın bu haftada bir kere olmak üzere. Bu patlayıcıyla ortalama 5- 6 deprem oluşuyordu bölgede. Turnalı Köyü yani şurada okulları parçalandı, evleri parçalandı, göçe zorlandı. Yerlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldılar. Bizim burada maden orası gibi değil. Maden sert zemin. Orada yarı toprak olan bir bölge. 3 tonluk maden ve patlayıcıyı orada kullandıklarında 5-6 şiddetinde deprem oluşturuyorsa burada 3 tonluk patlayıcıyı kullandığı zaman 6 şiddetinin üstünde deprem oluşacak. Her gün kafamıza evimizin üstünde bir parça düşecek. Biz o zaman göçe zorlanacağız. Düşünün ki 60 metre derinlikte cevher alınacak. 60 metre derinlikte alınacak cevher, 60 metrenin hafriyatını nereye çekecekler; tarım arazilerimize. Yani o güzelim, 600-700 ton kayısı üreten sofraların ve o gelirle çocuklarını yetiştiren sofraların yok olması sebep olmuş olacak. Nereye gidecek arkadaşlar? 60 metre hafriyatı nereye sığdırırsınız? Size soruyorum. Maden olmayan bölgeye. Maden olmayan bölge neresi; tarım arazileri. Tarım arazileri, bizim bahçelerimiz. Yukarıda bizim göletimiz, 12 bin dönümlük arazi sulayacak şekilde yapılmış. Sofralar Kuluncak’ın 4-5 tane köye bedel olarak, emsal olarak kayısı üretilen bir köy. En büyük köyü, Malatya'nın büyük köylerinden biri. Allah aşkına. Artık şuraya gelen bu vahşi madencilerle uğraşan soytarıları memleketimize sokmamamız gerekiyor."
"Halkın direncinin karşısında durabilecek hiçbir güç tanımıyorum"
MALÇEP yönetim kurulu üyesi Kemal Gedik, hukuksal mücadeleye dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Bir kere işin hukuki boyutu var. O hukukçuların işi. Biz onlara yetki vereceğiz. Hukukçu arkadaşlar, 2 avukat tutarız, 5 avukat tutarız onlar devam eder. Ama işin diğer bir boyutu da toplumsal muhalefet konusunda biz neler yapabiliriz. Vallahi işin hukuk boyutu hukukçuları ilgilendiriyor. Ama toplumsal muhalefet beni, seni ilgilendiriyor. 86 yaşındaki Abdullah amca nerede? Abdullah amcayı ilgileniyor. Abdullah amca 86 yaşında burada direniyorsa, biz top yekûn halk olarak burada direniriz. Bizim direncimizin halkın direncinin karşısında durabilecek hiçbir güç tanımıyorum."
''Köyünüze sahip olun''
"Köyünüze sahip olun" diyen 86 yaşındaki Abdullah Körükmez de şunları söyledi:
"Sayın komşular sizlerden bir büyük olarak 86 yaşındayım. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Duygulanıyorum. Mehmet Poyraz'ın belediye başkanı olduğu zaman bana dedi ki, Abdullah amca gel. Ne diyorsun hocam dedim? Sizin köyünüzün üzerinde bir yazı var dedi. Çıkardı. Bana gelen yazıda diyor ki dedi, şu anda Sofular Köyü ve çevre köylerden öyle, Sarıca, karlık, Sofular, Çörmü, Bicir. Bu köyler kalkabilecekler. Sizin köyü yerleştirebilmek için, acaba bildiğin bir yer var mı? Köye komple yerleşecek, alan arıyor. Ben de o arada duygulandım. O günden beri geldi geçti bu laf derken sanki benim göç edeceğim gibi. Halburçayır diye bir yerden, madenden dolayı köyü kaldırdılar. Köyü kaldırdılar, şimdi kimi Kangal'da, kimi burada, kimi şurada, kimi gurbette sürünüyorlar. Bunları hep hesaplayalım kardeş. Bicir Köylüsü, Alvarı, Bicir'i, Karlığı yoktur. Bu yer çalıştığı zaman. Bu pasa nereye sığar? Bu memleket nereye gider? Bunlara sahip olun. Biz bunları size teslim ediyoruz. Bizim yapacağımız iş bu. Siz de köyünüze sahip olun."
"Sofular Köyü yok olursa ben vatansız kalırım"
Sofular Köyünde yaşayan ve kayısı üreticiliği yapan Müslüm Yılmaz ise şu ifadeleri kullandı:
"Hepimizi kaldırmaya çalışıyorlar. Eğer ki insanlık ya da varoluş parayla, mülkle olsaydı biz parayla ya da başka bir şeyle burada gördüğün herhangi bir arkadaşıma, bir dostuma merhaba deyişimle şehirde tanımadığım insanlar merhaba deyişim aynı olmaz. Evet, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bizim vatanımız Türkiye Cumhuriyeti. Ama inananın benim vatandaşım vallahi bu köprünün başına değil. Benim vatanım şu anda Arıkan. Şahin Kale yok olduğu zaman ben vatansız kalıyorum. Biz ne zaman bir buraya şantiyeci soktuğumuz zaman bitmiştir. Otuz yıl şantiyecilik yaptım. Şantiyeci adam tabir elimdeyse veya kelimeyi kullanmayayım. Temiz bir adam değildir. Girdiği yeri batırır, çıkar gider ve biz yok oluruz. Babamızın mezarı burada, dedemizin mezarı burada. Soy ağacını araştırıyoruz. Şuradan gelmişiz, buradan gelmişiz. İnanın bunu konuşacak hiçbir şeyimiz kalmayacak. Biz hepimiz bir toplumuz. Bu toplumu burada yok edersek, bizim en büyük değerimiz bu. İnanın İliç’teki altın madeni evet çevreci arkadaşlar çok güzel anlatıyorlar. Yalnız biz yok olduktan sonra samimi söylüyorum Malatya'daki Fırat ya da bilmem neredeki Mezopotamya ya da Fırat'la Dicle'nin arası bu bizi hakikaten ilgilendirmeyecek. Çünkü benim vatanım Sofular Köyü, Sofular Köyü yok olursa ben vatansız kalırım."