Özdil, "Akdeniz'de yine böyle sıcak bir yaz günüydü. Kıbrıs'a çıkmıştık. Kocatepe, Adatepe ve Mareşal Çakmak isimli muhriplerimiz, Girne açıklarındaydı. Keşif uçaklarımızdan “12 gemilik Yunan konvoyunun Rodos'tan Baf'a doğru yol aldığı” yönünde istihbarat geldi. Muhriplerimiz derhal o bölgeye yönlendirildi. Aradılar taradılar, konvoy monvoy yoktu. İşte tam o sırada Türk jetleri belirdi… Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk deniz savaşı, bu faciayla başladı." düşüncesini dile getirdi.
Özdil, "Çünkü, Yunan donanması, savaş stratejileri gereği hile yapıyordu, Türk bayrağı çekiyor, telsizde Türkçe konuşuyorlardı. Pilotlarımız 'sakın kanmayın' diye tembihlenmişti. Maalesef bu nedenle muhriplerimizden gelen 'Türk'üz' mesajlarına inanmadılar, kendilerine verilen bilgiye göre bölgede Türk gemisi yoktu, gümbür gümbür vurdular! Muhriplerimiz, ABD tarafından hibe edilmişti. Hava savunma sistemleri yoktu. Uçak gemilerini denizaltılara karşı korumak ve suüstü savaşı yapmak amacıyla üretilmişlerdi. Dolayısıyla, jetler için kabak gibi hedeftiler." ifadesini kullandı.
Özdil yazısında şunları kaydetti:
İlk darbeyi Kocatepe yedi. Kıçtaki topu tam isabet aldı. Bir sonraki bitiriciydi, uçağımızın bıraktığı bomba bacaya daldı. Savaş harekat merkezi darmadağın oldu. Yangın başladı. Elektrik sistemi çöktü. Kıç topu sustuğu için, jetler arkadan yaklaşıyor, eliyle koyar gibi peşpeşe indiriyordu. Adatepe ve Mareşal Çakmak da alev alevdi.
Yangın cephaneliğe sirayet etmeye başladı. Kocatepe'nin komutanı “terkedin” emri verdi. Hafif silahları alıp, can yeleklerini giydiler, lastik botlara bindiler.İnfilaka saniyeler kalmıştı…Vakit çok dardı, bazıları denize atlıyor, yüze yüze bota çıkıyordu. Portatif telsizi naylona sarıp boynuna bağlayan kahraman muhabere subayımız Necati Gürkaya, maalesef gömüldü gitti.
Gemiyi en son seyir subayıyla kaptan terketti. Bum! Kocatepe battı.
Denizde 30 bot vardı. Birbirlerine bağlıydılar, topluca durmaları gerekiyordu. Panikle ipleri kestiler, dağıldılar. Mareşal Çakmak ve Adatepe yaralı halde yardıma gelmeye çalışıyordu ama, jetlerimiz nefes aldırmıyor, aralıksız saldırıyordu. Çare yok, ya botları bırakıp kaçacak, ya da batacaklardı. Bıraktılar.
Yazının devamı için tıklayın