Polatlı'yı vuran toz fırtınası tarım işçilerinin çadırlarını yerle bir etti. Fırtınaya tarlada yakalanan işçiler, yaşadıkları korku dolu anları ve endişelerini ANKA Haber Ajansı'na anlattı: "Tozdan önümüzü göremedik, çocukları, yıkılan çadırların altından çıkardık."
Şanlıurfa’dan Polatlı’ya çalışmaya gelen mevsimlik tarım işçileri fırtınaya tarlada yakalandı. Telaşlandılar. Apar topar çadırlarının olduğu yere doğru hareket ettiler. Yoldayken gördükleri toz bulutu endişelerini iyice arttırdı. Çünkü kundaktaki çocukları çadırdaydı. Çardan köyde tek kalan birisi yaşlı, diğeri sağır ve dilsizdi.
“Ya çocukların üstüne yıkıldıysa çadır” dediler. Bekledikleri başlarına geldi. Ahraz (sağır-dilsiz) kadın çadırların çocukların üzerine yıkıldığını görünce yola koştu. Arabaları durdurmaya çalıştı ancak kimse durmadı.
Yetişen diğer işçiler hemen yaşlı ve çocukları sığınacakları yere götürdüler. Çadırı sağlam kalan çadıra, arabası olan arabaya sığındı. Yer bulamayanların çocuklarına ise bir Suriyeli işçi yardım etti. Çocukları alıp, tren yolunun geçtiği köprünün altına götürdü. Şans eseri çocukların burnu bile kanamadı.
Tarım işçileri hemen yardım için jandarma, polis akıllarına kim geliyorsa aradılar. Şanlıurfa’nın milletvekilleri, belediye başkanlarından da yardım istediler. İlk ekip fırtınadan 3 saat sonra geldi ancak çadırdan kent yerle birdi. Yanlarında getirdikleri yiyecekler yenilemeyecek, eşyalar kullanılamayacak haldeydi.
Geceyi ekiplerin getirdiği yiyeceklerle geçirdiler. Sabaha ise yaralar sarılmaya başladı. AFAD ve Kızılay ekipleri yardım etti. Ancak verilen yemek 10 kişilik ailelere yeterli değildi.
‘ÖNÜMÜZÜ GÖREMEDİK, ÇOCUKLARI ÇADIRIN ALTINDAN ÇIKARDIK’
Şanlıurfa’dan gelen tarım işçisi Halil Körpe, dün fırtınada çocukların nasıl çadır altında kaldığını anlattı. Çocukların çadırların altında kaldığını ve fırtına anında tarlada olduklarını aktaran Körpe, “Çadırların altından çocukları kurtardık. Bütün çocukları tren köprüsünün altına götürdük. Burada Suriyeli arkadaşlarımız da var. Suriyeli arkadaşlarımız da çocuklarını çadırın altından çıkarmışlar. Çocuklar baya korktu. Rüzgar kuvvetli gelince, insanlar birbirini bulamadı.Önümüzü göremedik” diye konuştu.
OKULA GİDEMİYORLAR
Ancak kalıcı sorunları hala çözülmedi. 5 aydır kaldıkları çadırlarda içecek ne temiz su var, ne de elektrik. Çocuklar ise okula gidemiyor.
6’ncı sınıfa geçtiğini söyleyen Mustafa, Polatlı’ya gelince okulu bırakmış. Mustafa’nın ne tableti var ne de bilgisayarı. Olsa da bunları kullanacağı elektrik yok. Tarlada da çalışan Mustafa, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a “Bize kimse yardım etmiyor ki. Bize tablet verseler, elektrik verseler” diye sesleniyor.
Şanlıurfa Eyyübiye’den Polatlı’ya çalışmaya gelen tarım işçilerinden Alihan, dünkü fırtınadan sonra 3 saat boyunca yardımın gelmediğini söylüyor. Alihan, fırtınada yaralanan olmadığını ve şok geçirdiklerini vurgulayarak, “Dün Şanlıurfa siyasetçilerinden kimi aradıysak, hiçbiri bırakın telefon açmayı, mesajlarımıza cevap vermediler” dedi. Alihan, Polatlı’daki yerel siyasetçilerin, Kızılay ve AFAD’ın fırtınanın ertesi günü geldiğini kaydetti.
‘ELEKTRİK DE SU DA YOK’
Amele çavuşu Faysal Demir, 4-5 yıldır ayı yerde mevsimlik işçilik yapmalarına rağmen su ve elektrik sorunlarının hala çözülemediğini belirterek, “Buradaki suyu içtiğimiz zaman hastalık yapıyor. Doktora gittiğimizde ‘Temiz su içmiyorsunuz’ diyor. Köy bizden 3-4 km. uzak. Mecbur kalıyoruz, içiyoruz. Elektrik hattı burada ancak elektrik de bağlatamıyoruz. Geceyi ışıldaklarla geçiriyoruz. 1-2 saat yanıyor” diye konuştu. Demir, kendilerinin de insan gibi yaşamak istediğini vurgulayarak, “Biz buraya keyfimizden gelmedik” dedi.
‘KİMİSİNİN ÜZERİNDEN FIRLAMIŞ, KİMİSİ ÇADIRIN ALTINDA KALMIŞ’
16 çocuk babası İsa Bahtiyar da çocuklarını neden çalıştırmak zorunda kaldığını şöyle anlatıyor:
“Tarlamız, koyunumuz yok. 16 çocuk var. Mecburen soğan sökümüne gelirim, pamuk toplamaya giderim. 4-5 öğrencim var okutturamıyorum. Kitaplarını, elbiselerini neyle alırım. Dün bu saatlerde fırtınanın artındaydım. Ölümden başka gözüme bir şey kalmadı. 9 ufak bebelerim vardı, hepsi çadırın altındaydı. Rüzgar gelmiş çadır üzerlerinden fırlamış, kimisi de çadırın altında kalmış.”