Taksim'de yüzbinlerin toplandığı mitingde bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu özetle şu mesajları verdi: TARİHİ BİR MEYDANDAYIZ... Cumhuriyete ve demokrasiye gönül veren vatandaşlarım, 24 Temmuz önemli bir gündeyiz. Tarih yazan bir kentteyiz. Tarihi bir meydandayız. Taksim Meydanı'ndayız. Taksim Meydanı bizim demokrasi tarihinde yer alan önemli bir alandır. Ecevit'e suikast düzenleneceği söylendiğinde, Ecevit "Yarın tek başıma Taksim'deyim" dedi ve arkasında yüz binler vardı. ULU ÇINARLARIYLA BİZE GÜLÜMSEYEN MEYDAN: TAKSİM... 1 Mayıs 1977, kanlı 1 Mayıs olarak tarihe geçen bir gün. Çok sayıda vatandaşımız hayatını verdi. Kanlı 1 Mayıs olarak bizim tarihimizde yer alan ve henüz aydınlığa kavuşmamış olan bu olay, yine bu meydanda meydana geldi. Ulu çınarlarıyla bize gülümseyen meydan. Ağaçların kesilmemesi için gençlerin doğaya sahip çıktığı bir meydan. Bu meydanda Gezi olayları yaşahndı ve o olaylarda, ellerinde karanfiller ve kitaplarla, bu ülkenin gençleri, umudumuz bu ülkenin umudu hep beraber ayağa kalktı. LOZAN VE MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ Türkiye'yi özgürlükçü demokrasiyle yan yana getireceğiz dedi. Bu hepimizin namus borcudur. Bugün 24 Temmuz, sadece Lozan mı, hayır. Bugün basın bayramı, medyanın bayramı. 108 yıl önce medyaya vurulan zincirleri kırdık. Dönemin devlet adamı Ali Paşa diyor ki, "Basın özgürlüğü ancak hatalarını düzeltmek istemeyen hükümetler için tehdittir. Basın özgürlüğü bir nimettir" diyor. Basın özgürlüğünü hep beraber koruyacağız. Medya özgürlüğünü sağlamak, hepimizin ortak görevidir. 15 Temmuz darbe girişiminin yenilgiye uğramasının ana unsurlarından birisi kesinlikle medya özgürlüğüdür. Medya özgürlüğü bizim tarihimizde var, bizim geleneğimizde var. Medya özgürlüğü bağlamında, geleneğimizi yozlaştırmamalıyız. Dün medya özgürlüğüne karşı çıkanlar, umarım bugün hatalarını anlarlar. Basını özgür olmayan bir toplumun kendisi de özgür değildir. Doğru haber alamayan bir toplumun özgürlüğü yok demektir. ARTIK BEDEL ÖDEMEYELİM Biz özgürlük, demokrasi, cumhuriyet için hep birlikte yaşamak için büyük bedeller ödemiş bir milletiz. Her hak yüzlerce binlerce insanın yaptığı mücadeleler sonucunda kazanılmış bir haktır. Türkiye'nin aydınları bugün sahip olduğumuz haklar için zindanlarda bedel ödediler. Aynı bedeli artık ödememeliyiz. Cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkmalıyız. ÖNEMSİYORUZ, ÇÜNKÜ DARBELERİ EN İYİ BİLEN PARTİYİZ 15 Temmuz akşamında darbeye karşı direnmek, darbeyi dışlamak Türkiye'den, 21. yüzyılın Türkiye'sine darbe yakışmıyor dedirtmek hepimizin ortak görevi oldu. Darbeye karşı çıkan bütün siyasal partilerin genel başkanları, onlara destek olan bütün vatandaşlarımı yürekten kutluyorum ve şükranlarımı sunuyorum. Darbe üzerinde neden bu kadar duruyoruz? Türkiye Cumhuriyeti'nin darbeler tarihine baktığımızda, en ağır bedeli Cumhuriyet Halk Partisi ödemiştir. Demokrasinin kıymetini de darbecilerin ne mal olduğunu da en iyi bilen partiyiz. Bu darbe 15 Temmuz darbesi, Türkiye'nin demokratik, laik sosyal hukuk devletin karşı yapılmış bir darbedir. O bombalar, o kurşunlar yağarken, TBMM'de görev yapan tüm milletvekili arkadaşlarım darbeye karşı direnmiş ve dik durmuştur. DEMOKRASİ İNSAN DEMEKTİR Demokrasi nedir? Demokrasi seçimden seçime gidip sandıkta oy kullanmak mıdır? Demokrasi baki bir şeydir. Demokrasi bir kültürdür, demokrasi insan demektir. İnsana saygı demektir. Demokrasi aynı zamanda laikliktir, demokrasi din ve vicdan özgürlüğü demektir. Hiç kimsenin inancına müdahale etmemek demektir. "Demokrasi aynı zamanda sosyal devlet demektir. Sosyal devlet, vatandaşına gelecek korkusu yaşatmamak demektir. Darbeciler kendilerini düşünürler. Demokrasi aynı zamanda halkın iradesine saygı göstermek demektir. Egemenlik kayıtsız şartımız milletindir diyor Gazi Mustafa Kemal. Bu coğrafyada darbecilere izin vermememiz gerekiyor. DARBECİLER HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE İNANMAZ Demokrasi, demokrasi üzerindeki her türlü vesayete karşı olmak demektir. Hiçbir vesayeti kabul etmeyeceğiz. Demokrasi aynı zamanda hukukun üstünlüğü demektir. Darbeciler hukuk üstünlüğüne inanmazlar. Onlar güçlülerin özgürlüğünü inanırlar. Her darbeden sonra darbeciler kendi hukuklarını oluşturmuşlar. O nedenle manifestoda dedik ki, hukukun üstünlüğü olmalı dedik. ERLERİN LİNÇ EDİLMESİNİ ASLA KABUL ETMİYORUZ Darbe sonrasında emre uyan er ve erbaşların linç edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz, linç edenlerin yargılanmasını istiyoruz. Komutanın verdiği emre bütün erler uyarlar. Her asker bizim başımızın tacıdır. Önümüzdeki süreçte darbeciler yargılanırken, erleri linç edenlerin de yargılanmasını istiyoruz. Bunların takipçisi olacağız. Darbeciler ve dikta heveslileri medya özgürlüğüne karşıdırlar. Çünkü ister ki, sadece kendi söyledikleri yayınlansın. Çok görüşlü bir dünyadan darbeciler hoşlanmazlar. Demokrasi aynı zamanda, bağımsız ve tarafsız yargı demektir. Adalet demektir. NE DARBE, NE DİKTA YAŞASIN ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİ Darbeciler, adaleti hiçbir zaman savunmadılar. Darbeciler bağımsız mahkemeleri asla savunmadılar, kendi mahkemelerini kurdular. Yargıyı vatandaşın ensesinde bir sopa olarak kullandılar. Darbeye de darbecilere de diktaya da karşıyız. Ne darbe, ne dikta yaşasın özgürlükçü demokrasi diyoruz. MEDYA ANAYASAYA'YA EKLENSİN Demokrasi aynı zamanda güçler ayrılığı demektir, yasama yürütme yargı. Çağdaş demokrasilerde 4. güç medyadır, buradan artık ve net çağrı yapıyorum. Eğer demokrasi tarihini yazacak olanlar, Taksim Meydanı'ndan şu çağrıyı yapıyorum. Gelin 4. güç olarak medyayı da anayasamıza açıkça yazalım ER VE ERBAŞLARI LİNÇ EDENLER DE YARGILANSIN Darbe girişimi sırasında er ve erbaşları linç edenlerin de darbecilerle beraber yargılanmasını istiyoruz. ERGENEKON VE BALYOZ MAĞDURLARI İÇİN ÇAĞRI Gelin Silivri zindanlarında hayatı mahvolanların itibarını iade edelim. Devlet yetkilileri, hepimiz samimiysek, bunu hep birlikte gerçekleştirelim.
24 Temmuz 2016 Pazar 19:40
Son Güncelleme: 25.07.2016 09:57