Aleyna Çakır’ın aylardır konuşulan, iktidar medyasını bölen ölümü hâlâ aydınlatılmadı

Aleyna Çakır'ın sır dolu ölümü hala aydınlatılamazken şüpheli Ümitcan Uygun'un annesi Gülay Uygun'un da şüpheli bir şekilde ölü bulunması trajik olayda akılları karıştırdı. İktidar medyasının olayda ikiye bölünmesi şaşkınlık yarattı.

27 Eylül 2020 Pazar 09:44
Aleyna Çakır’ın aylardır konuşulan, iktidar medyasını bölen ölümü hâlâ aydınlatılmadı

Ankara’da 3 yıl önce evden kaçarak pavyonlarda çalışan ve kamuoyunun Aleyna Çakır olarak tanıdığı 21 yaşındaki Sema Esen, 3 Haziran günü evinde ölü bulundu.

Çakır’ın ölümü polis kayıtlarına intihar olarak geçti.

Cumhuriyet Gazetesi'nden Seyhan Avşar'ın haberine göre; Ancak olayın intihar olmadığını savunan ailesi, genç kızın daha önce kendisine defalarca şiddet uygulayan erkek arkadaşı Ümitcan Uygun (22) tarafından öldürüldüğünü öne sürdü.

Aylardır sosyal medyada, geçen haftalarda televizyon ekranlarında tartışılan genç kızın ölümü, ortaya çıkan şiddet görüntüleri ve tarafların karşılıklı açıklamasıyla Türkiye gündemine oturdu.

Çakır’ın trajik ölümü tartışılırken, Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun ise genç kızları pavyon tuzağına düşürmekle suçlandı.

Anne Uygun’un kendisiyle ilgili iddiaların ardından bir mektup bırakarak “intihar etmesi” olaya yeni bir boyut getirdi. 3 Haziran 2020 günü evinde ölü bulunan Çakır’ın kendini astığı iddia edilirken tanık sıfatıyla ifadesi alınan Ümitcan Uygun, “Benim 1 yıllık arkadaşım. Pavyonda konsomatris olarak çalışmaktaydı. 2 Haziran’da beni çağırdı. Yemeğimizi yedikten sonra dışarı çıktık. 22.30 civarı Sema’yı ikamet ettiği binanın önünde bıraktım. Gece yarısından sonra babamın ikametine gittim. Gece saat 01.00 civarı bana, “Anam da yok babam da yok”, “Eve geldiğinde beni bu halde bulamayacaksın” şeklinde mesajlar attı. Bende müsait olmadığımı kendisini inandırmak için annem ve babamın tartışmasının ses kaydını yolladım. Sonrasında yattım uyudum. Aklıma intihar edeceği hiç gelmedi” dedi.

Uygun, Aleyna Çakır’a ulaşamaması üzerine ise bir arkadaşını onun evine yönlendirdiğini ve kapının çilingirle açılması üzerine Çakır’ın cansız bedeni ile karşılaşıldığını söyledi. İfadesinin ardından Emniyet’ten ayrıldı.

DARP VİDEOSU PAYLAŞTI

Çakır’ın 17 Nisan tarihinde Ümitcan Uygun tarafından öldüresiye darp edildiği, Çakır’ın Emniyet’e giderek şikâyetçi olduğu ancak aynı akşam şikâyetinden vazgeçtiği ortaya çıktı. İfadesi alınan Uygun’a 1 ay uzaklaştırma cezası verilmişti.

Uygun, Çakır’ı dövdüğü ve baygın yattığına dair görüntüleri sosyal medyada paylaşmış, olay Emniyet’e taşınınca görüntüleri silmişti. Ancak sosyal medya kullanıcıları bu videoyu kaydetmeyi başarmıştı. Çakır’ın çığlıkları da bir komşusu tarafından kaydedilmişti.

ALELACELE AÇIKLAMA

Tüm oklar Ümitcan Uygun’a çevrilmişken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “17 Nisan’da Aleyna Çakır’ın darp edilmesiyle 3 Haziran’daki ölümü arasında bir bağlantı bulunmadığı” açıklaması yaptı.

AİLENİN AVUKATI TUĞÇE SAYIN: HTS KAYITLARI AYDINLATACAK

Aleyna Çakır’ın ailesinin avukatı Tuğçe Sayın, intihar olayından sonra Ümitcan Uygun’un Aleyna’yı darp ettiği görüntülerin ortaya çıktığını anımsatarak “Aleyna ölmeden önce son kez bu kişi ile görüşüyor. Aleyna’nın bu kişiden sürekli şiddet gördüğüne dair çok sayıda tanık beyanı var. Aleyna’nın apartmanının kamera görüntülerinde iki kişinin arabadan inerek Aleyna’nın apartmanına yöneldiği görülüyor. Bunlardan biri Ümitcan Uygun, diğeri ise arkadaşı. Ancak görüntüler orada kesiliyor. İncelenmemiş. Bu kişilerin eve mi girdiği ya da Uygun’un arabası da oradaymış, arabaya mı gittikleri belli değil. Tüm bu gelişmeler şüpheli ölüm olduğunu gösteriyor” dedi.

“Çakır’ın ölmeden önce Ümitcan Uygun’a attığı mesajlar bir cinayetin kurgusu mu” şeklindeki sorumuza ise Sayın, “Bu aşamada yorum yapmak doğru olmaz. Ancak ailenin beyanı o mesajları Aleyna’nın telefonundan Ümitcan Uygun’un kendisine attığı yönünde. HTS kayıtları bu dosyanın bir cinayet mi, intihar mı olduğunu büyük ölçüde ortaya çıkaracak. Kendini asan insanın boynunda kırık olur ama Aleyna’nın boynunda kırık yok. Adli Tıp Kurumu ölüm sebebini bulacak. Bizler bu aşamada Aleyna’nın kendini asarak ölmediğini biliyoruz” dedi.

‘AH YERİNİ BULACAK’

Aleyna Çakır’ın annesi Hatun Esen yargıya güvendiğini belirterek “Benim çocuğumu şiddet uygulaya uygulaya elleriyle boğarak öldürmüş. Ben yavrumu kendi ellerimle yıkadım. Gözü gitmişti. Her yeri mosmordu. Çocuğumun sağlam bir yeri kalmamıştı. Kendini intihar edecek birisi değildi. Allah korkusu vardı. Sonuna kadar bu dosyanın takipçisi olacağız. Kimler kızımı öldürdüyse cezasını çekecek. Bu cinayeti Ümitcan Uygun tek başına işlemedi. Yardım edenlerde cezasını çekecek. Ah yerini bulacak. Benim yavrumu toprağa koydular. Onlar da cezaevinde çürüsün” ifadelerini kullandı.

İKTİDAR MEDYASINI BÖLEN OLAY

Olay, iktidar medyasından farklı seslerin yükselmesine neden oldu. Yeni Akit, “Müge Anlı rezaleti! Sen devlet misin?” başlığıyla çıkarken Sabah-ATV cephesi de Anlı’yı savunmak üzere harekete geçti. 19 Eylül’de ise Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, bir canlı yayında Müge Anlı’yı kastederek “Savcı, bir TV programcısı değildir. Savcı, hâkim adaleti yerine getirmeye çalışan bir yargı mensubudur. Varsa bir delilin arkadaş, yeri adliyedir, karakoldur” dedi.

BABA, SİYASİLERDEN YARDIM İSTEDİ

Ailesinin olayın aydınlatılması için katıldığı TV programında Aleyna Çakır’ın arkadaşları, Ümitcan Uygun’un sürekli şiddet uyguladığını, başka kadınları da zorla pavyonda çalıştırdığını iddia etti.

Uygun ise Çakır’ı darp etmesine ilişkin, “Yaptıklarımdan pişmanım. Ben bu konu hariç suçsuzum” dedi. Programda Engelsiz Aile Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezi’nde çocuk eğitmeni olan anne Gülay Uygun’un 18 yaşını dolduran kızları oğluyla beraber “kötü yola” düşürdüğü iddia edildi.

17 Eylül günü Ankara’da bir açık arazide anne Gülay Uygun’un cesedi bulundu. Başından vurulmuştu. Bir de mektup bırakmıştı. Aleyna Çakır dosyasını ele alan gazeteci Müge Anlı söz konusu mektupta suçlanıyordu.

Gülay Uygun’un eşi Durak Uygun, eşinin televizyon programındaki iftiralara dayanamayarak intihar ettiğini belirterek “Cumhurbaşkanım ben çok koştum bu yollarda, Türkiye’nin bayrağının altında yaşadım. Ömrüm boyunca has ülkücüyüm. Bir tane sana oy verdim. Sayın Süleyman Soylu, benim eşim o kadar gururlu ki bir kelimeye kendini vurdu” dedi.

Ümitcan Uygun’un sosyal medyadan MHP ilçe başkanlığında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin afişleri önünde çektiği fotoğraflar ile arkam sağlam imajı vermeye çalıştığı ileri sürüldü.

Uygun’un babasının da Süleyman Soylu ve Bahçeli ile yan yana çekilen fotoğrafları sosyal medyada paylaşıldı. Muhalefetten söz konusu fotoğraflara yönelik sert tepki geldi. Ayrıca henüz 22 yaşında olan Ümitcan Uygun’un silah ve para ile çektiği resimler ise akıllarda soru işaretleri yarattı.

ADLİYEDE ÇÖZÜLECEK

Gülay Uygun’un kaybolduğu gün, aileyle birlikte arayan Ümitcan Uygun’un avukatı Hayri Çağatay gazetemize yaptığı açıklamada, “O kızcağız intihar etti. Herkes müvekkilimin olaydan 1.5 ay önceki darp görüntülerini konuşuyor. Gülay Uygun yaşamına son verdi, bu dedikodular yüzünden. Şimdi Aleyna’nın vajinasında sperm kalıntıları olduğu söyleniyor. Aleyna müvekkilimle zaten sevgili. Çakır’ın apartman görüntüleri vs. var. Bu dosya adliyede çözülecek. Hukuk yoluna gitmeyenlerin dedikodu ile sebep oldukları şey ortada” dedi.

PARMAK İZİ YOK

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yazılı açıklamasında “Gülay Uygun’un elinde barut izine rastlandığı, intihar mektubunun ise Gülay Uygun’un el ürünü olup olmadığının belirlenmesi için kriminal inceleme yapılacağı” belirtildi.

23 Eylül’de dosyaya giren kriminal inceleme sonucunda Gülay Uygun’un elinde silaha ait atış artığına rastlandığı ancak tabancada Gülay Uygun’a ait parmak izi bulunamadığı belirtildi.

​​​​​​​

Son Güncelleme: 27.09.2020 09:58
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.