Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın bütçe konuşmalarında söz alan CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Saray’ın milyonluk harcamalarını itibardan tasarruf olarak savunanların söz konusu kadınlar ve emekçiler olduğunda türlü türlü tasarrufa başvurduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. 10 Aralık 1948 yılında BM’in İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’yle ırkı, dili, dini, cinsiyeti, serveti, siyaseti ne olursa olsun herkesin doğuştan eşit haklara sahip olduğu kabul edilmiş ve bu hakları tüm halklara ve milletlere ortak ideal olarak ilan edilmiştir.
ADİL PAYLAŞIMDAN BAHSEDEMEYİZ
İşte bizler de tam olarak bugün, en yaygın insan hakkı olan kadına yönelik şiddetin önlenmesinden sorumlu olan, yolsuzlukla, işsizlikle, adaletsizlikle, ayrımcılıkla mücadele etmesi gereken ve çalışanların, ayrımcılığa uğrayan dezavantajlı grupların, bireylerin hakkını gözetmesi gereken bakanlığın bütçesini görüşüyoruz. 71 yıl sonra kadınların kör bir şiddete kurban gittiği, sokaklarda acımasızca vahşi bir şekilde katledildiği bu günlerde yaşam hakkından söz edilemiyor. Vergi, fon, prim, kamu hizmeti adı altında çalışanların kursaklarından kesilen gelirlerin bir avuç yandaşa gittiği yerde bizler adil paylaşımdan bahsedemeyiz.
30 BİNİ AŞAN İŞ CİNAYETİ
İşsiz sayısının 10 milyonu geçtiği, her dört kadından ancak birinin istihdam edilebildiği, her dört gençten ancak birinin istihdam edilebildiği, işsizlik için kullanılması gereken fonda biriken paraların çarçur edildiği yerde çalışma, iş ve aş bulma hakkından bahsedemeyiz. İktidarınızda 30 bini aşan iş cinayetlerinin olduğu, işçinin alın terinin, emeğinin gasp edilmeye çalışıldığı, grev hakkının gasp edildiği, her emeğini arayan kişinin karşısında polisi bulduğu yerde çalışma güvencesinden bahsedemeyiz. 32.8 milyon insanın bankalara borçlu olduğu yerde, insanların çöp kutularından, insanların pazar artıklarından beslenmek zorunda kaldığı ve salgın günlerinde 39 lira ile sefalet ücretine mahkum olduğu, açlık mı yoksa hastalık mı ikilemi arasında bırakılan yurttaşların olduğu yerde sosyal devletten de bahsedemeyiz.
TCK 96'NIN UYGULANMASINI NEDEN TALEP ETMİYORSUNUZ
Geçtiğimiz sene 28 bin 360 çocuğun cinsel istismara uğradığı, 1 milyona yakın çocuk işçinin olduğu yerde çocuk haklarından ve çocukları koruduğumuzdan da bahsedemeyiz. Bakın belki 71 yıl değil ama 15 yıldır kanunlarımızda ve yürürlükte olan bir madde var: TCK 96’ncı madde, kadına karşı sistematik şiddeti işkence olarak kabul etmiştir. Bu maddeye göre, bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştirecek kişi hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunuyor. Bu suçu işleyen insanlara, kadına şiddet suçunu işleyen kişilere bu maddeyi neden kullanmıyoruz? TCK 96’ncı maddeyi neden kullanmıyoruz? Bu madde bizde var. Sayın Bakan sizler, müdahil olduğunuz davalarda bu maddenin uygulanmasını niçin talep etmiyorsunuz?
GÖREV SÜRENİZDE BİN 129 KADIN KATLEDİLDİ
Sayın Bakan, belki birazdan kürsüye çıkacak selefleri gibi kadına yönelik şiddet 'algıda seçicilik' ya da 'daha görünür oldu' diyecek ama kadına yönelik şiddeti 'önledik' diyemeyecek. Ya da 'Sivil toplum kuruluşlarının iddia ettiği gibi kadın cinayetleri aslında bu kadar fazla değil' diyecek ama 'kadın cinayeti yoktur' diyemeyecek. Öldürülen kadın kardeşlerimiz 400 değil de 100 kişi olsa ne söyleyecektik? 'Ülkemizde sırf kadın olduğu için kadınlar öldürülmüyor mu?' diyecektik. Sayın Bakan, o koltuğa oturduğundan bu güne bin 129 kadın eceli ile değil erkek şiddeti ile katledildi. Hayatlarının gencecik günlerinde toprağa gitti ve hala şu gerçek ki Türkiye OECD ortalamalarında, yaşam boyu kadına şiddet istatistiklerinde en üstte. Yani İstanbul Sözleşmesi yok yere yazılmadı ve onaylanmadı: En temel hak olan yaşam hakkını savunmak için bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddeti önlemek için yazıldı ve onaylandı. O yüzden bizim, İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284’ü tartışmaya açmak yerine biran önce uygulamamız lazım.
KADINLAR İÇİN KOCA BİR HİÇ VAR
Peki, bu bütçede kadınlar için ne var? Koca bir hiç, aslında hiç şaşırmadım çünkü 11. Kalkınma Planı’ndan “toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemeyi” kaldıran, “toplumsal cinsiyet eşitliğini” yok sayan anlayışı bu bütçede görmemek zaten iyimserlik olurdu. Ama bu ülkenin insanlarının eşitliğe ihtiyacı var, Saray’ın milyonluk harcamalarını itibardan tasarruf olarak savunanlar, ihtişamı itibar diye satanlar, söz konusu kadınlar ve emekçiler olunca türlü türlü tasarruflar ediliyorlar. Biz bu bütçenin daha adil olmasını isterdik, eşitlikçi olmasını isterdik çünkü bu bütçe, Sayın Bakan sadece erkeklerin vergisi ile oluşmuyor, bu bütçede kadınların vergisi de var.
ADİL OLMAYAN BÜTÇEYE HAYIR OYU VERECEĞİZ
O yüzden bu bütçe adil bir bütçe değil, bu bütçe vicdanlı bir bütçe değil ve bizler vicdansız bu bütçeyi kabul etmediğimizi buradan söylüyoruz. Adil olmayan, vicdansız olan bu bütçeye “Hayır” oyu vereceğiz. Emine Bulut için Güleda Cankel için, bunu hak ihlaline uğramış tüm mağdur insanlarımız için, emeği gasp edilen, hakkı yenen Somalı, Ermenekli işçiler, maden işçileri için ve en önemlisi de açlığa, sefalete mahkum edilen tüm yurttaşlarımız ve vatandaşlarımız için 'Hayır' diyeceğiz.