6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümü yaklaşırken halen kayıp olan yurttaşların bulunduğunu hatırlatan Kara, “Hatay’da ve depremden etkilenen diğer illerimizde, yüzlerce vatandaşımız kayboldu. Biz bu konuyu meclis gündemine getirdik; kah kürsü konuşmalarımızda kah vermiş olduğumuz araştırma önergesiyle, bu kayıpların bulunması için meclis araştırması açılmasını talep ettik. Araştırma önergemizde atıf yaptığımız üzere, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının paylaşmış olduğu verilere göre, Hatay’da 211 yurttaşımız kayıp. Ancak yurttaşlarımızdan gelen bilgiler bu sayının çok daha fazla olduğunu işaret ediyor. Bu sayının içinde ne yazık ki çocuklarımız da bulunuyor. Bizimle irtibata geçen yakınları, neredeyse bir yıldan beri çocuklarının kayıp olduğunu söylüyor.
Sadece Antakya’daki Rönesans Sitesi’nde ikamet eden 6 evladımıza halen ulaşılabilmiş değil. Yine Antakya’da, İlke Sitesi’nde 4 çocuğumuz kayıp. Ancak birkaç gün önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından yapılan açıklamalara göre, 6 Şubat depreminden bu yana bir tane bile kayıp çocuğumuz bulunmuyor. Hiçbir kayıp çocuğumuz yoksa, Rönesans Sitesi'ndeki 2 yaşındaki Esila, 1 yaşındaki Mehmet Akif Koşar; Kahramanmaraş, Ebrar Sitesi'ndeki 3 yaşındaki Alya Dua Kılınç; Antakya İlke Apartmanı'ndaki 8 yaşındaki Ebrar ve 4 yaşındaki Cansu Erva Dönmez nerede? Bu evlatlarımızın ailelerine herhangi bir bilgi verildi mi? Madem hiçbir kayıp çocuğumuz yok; aileler neden 11 aydır çocuklarını arıyor? Bakanlığın bu sorulara yanıt vermesini talep ediyoruz” dedi.
YILDIRIM KARA: ÇOCUKLARIN KORUNMASI DEVLETİN ANAYASAL SORUMLULUĞUDUR
Amerika Birleşik Devletleri’nde yürütülmekte olan Jeffrey Epstein davasında, Türkiye’nin de isminin geçtiğinin altını çizen Kara, “2008 yılından beri devam eden bir dava süreci var. Odağında Jeffrey Epstein isimli bir iş insanının bulunduğu bu süreç, dünya ölçeğinde işleyen bir suç şebekesinin olduğunu açığa çıkardı. Bu şebeke aracılığıyla reşit olmayan çocukları kaçırarak, söz konusu iş adamına ait bir adada alıkonulduğu ve istismar edildiği yönünde ciddi iddialar var. Dava dosyasında, Türkiye’nin de adı geçiyor. Davadaki bir avukat tarafından, sanıklardan birisine ‘Türkiye, Çek Cumhuriyeti ve Asya ülkelerinden reşit olmayan kızların kaçırılıp getirildiğinden’ haberi olup olmadığı soruluyor. Sanık, soruyu yanıtlamayı reddettiği için bunun doğru olup olmadığı hakkında bir yargıda bulunamıyoruz. Sosyal medyada da bu konuda bir bilgi kirliliği oluşmuş durumda. Yetkili kurum ve kuruluşlar, bu vahim iddiaları ciddiye almak zorundadır. ‘Kayıp yok’ deniliyor ama kaybolan çocuklarımızın aileleri 1 yıldır buldukları her kapıdan yardım istiyor. Bu yardım talebine neden kulak tıkandığını anlayamıyoruz. Zira anayasamızın 41’inci maddesi, doğrudan, çocuklarımızın korunmasında devletin yükümlü olduğunu ifade ediyor. Bu bağlamda, hükümetimizin, ABD'deki dava süreciyle daha yakından ilgilenerek üzerine düşeni yapması gerekiyor” diye konuştu.