İktidarın yerel yönetimlerde kendisine yakın olanlar ve olmayanlar arasında bir ayrım yaptığının altını çizen Kara, “AKP’nin 2002’den beri pek çok çelişkili politikayı arka arkaya ya da aynı anda uyguladığını görmemek mümkün değil. Ancak 21’inci yılına gelmiş bu partinin hiç vazgeçmediği bazı stratejileri de var. Bunların başını, kamu kaynaklarını kendisine yakın gruplara dağıtmak; bu esnada devletin tarafsız hizmet sunma yükümlülüğünü unutmak çekiyor. AKP, ülkemizde daha önce benzeri görülmemiş bir kayırmacılığın, yurttaşlar arasında partiye yakınlık esasına göre ayrım yapmanın kitabını yazmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay’la ilgili sarf ettiği cümleler, bunun açık kanıtıdır. Yerel yönetim ve merkezi yönetimin aynı partiye ait olmaması durumunda, açıkça, bunun yerel yönetimin aleyhine olduğunu söylemiş; Hatay halkına açıkça siyasi bir şantaj yapmıştır. Bu açıklama ne yazık ki sürpriz olmadı. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kamu kaynaklarının belediyelerimizden nasıl esirgendiğini, 85 milyonun vergilerinin nasıl sadece kendi belediyelerine harcandığını çok iyi tecrübe ettik. İller Bankası, bu haksızlığın merkezi ve bir aracıydı. Basına da konu olduğu üzere; İller Bankası, 2021 yılında, belediyelere 102 proje için hibe desteği vermiş; bu hibelerin 99’u Cumhur İttifakı belediyelerine ödenmişti. Şimdi de yeni bir yasal düzenlemeyle, zaten sürekli kullandıkları ödenek, kredi ve bütçe silahlarına bir yenisini eklediler. 10 Şubat tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelikle, yapacakları yatırımlar için yurt içinde borçlanma yapmak isteyen belediyelerin başvuruları Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olan Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na iletilecek. Yatırıma dair borçlanmalar doğrudan bu kurumun kararı altına alınıyor.” dedi.
SİYASİ AYRIMCILIK HİZMET TEHDİDİNE DÖNÜŞTÜ
Muhalif belediyelerin halihazırda kredi almakta zorlandığını belirten Nermin Yıldırım Kara, “Türkiye nüfusunun büyük kısmı barındıran belediyeler Cumhuriyet Halk Partili belediyeler. Ancak görüyoruz ki; CHP’li belediyelerin hiçbir projesine yüzde yüz kredi desteği verilmiyor. Örneğin basına da yansıdığı ve tartışıldığı üzere; İstanbul’daki Adalet ve Kalkınma Partisi belediyesi olan Çekmeköy Belediyesi’ne Strateji ve Bütçe Başkanlığı üzerinden 45 milyon TL aktarılacağını görüyoruz. Bir yandan muhalif belediyeler için özel yönetmelik geliştirirken diğer yandan iktidarın elinde bulunan belediyelere adeta ‘gönlümüzden koptu’ diyerek bağış yapılıyor. Sonra da yerel seçimlere giderken muhalif belediyelerin alamadığı krediler ve hibeler üzerinden hizmete dair karalama kampanyası sürdürülüyor. Bu yalnızca belediyelere yapılan bir tehdit değil. Aynı zaman da yurttaşlarımıza yapılan bir tehdit. Bu tehdidi, haksız ve hukuksuz düzenlemeleri tersine çevirecek olan da yurttaşların iradeleri olacaktır. Bu ayrımcılığa karşı biz siyaseten mücadele verirken yurttaş da kendi iradesine ipotek konulma girişimine karşı çıkacaktır.” dedi.