6 Şubat depremleri sonrasında Hatay’ın yeniden inşa sürecinde planmadan uzak uygulamaların yol açtığı sorunlara dikkat çeken CHP’li Kara, "İskenderun’daki bir okul binasının yıkım görüntüleri, geçtiğimiz yaz tatilinde değil, eğitim-öğretim yılının başlamasından tam üç hafta sonra kaydedildi. Bu cümle dahi tek başına, deprem bölgesindeki plansızlığın eğitimi nasıl aksattığını gözler önüne seriyor.
Hatay’da hâlâ yeterli okul binası bulunmaması nedeniyle İskenderun Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi, Oruç Reis İlkokulu ve Yunus Emre İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri, tek bir binayı paylaşarak, adeta balık istifi gibi öğrenim görmeye çalışıyor. İktidar, "geçici çözüm" olarak sunduğu, ancak 19 aydır sonu gelmeyen bu birleşik eğitim sistemiyle, yaklaşık 2.200 öğrencinin, nasıl olacaksa, "verimli" bir eğitim yılı geçirmesini planlamıştı. Ancak, kurumlar arası iletişim eksikliği ve plansızlık yüzünden bu binada da eğitim sürekliliği sağlanamadı.
Eğitim-öğretim yılı başlamasına rağmen okulun hemen yanındaki binanın yıkımına karar verilmesi ve bu nedenle okulların tatil edilmesi, uzun bir yaz tatili boyunca yapılmayan işlemlerin neden okullar açıldıktan sonra gerçekleştirildiği sorusunu akıllara getiriyor. Bu yapılanlar, sadece iktidarın çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimine ne kadar az önem verdiği gerçeğiyle açıklanabilir. Eğitim, en temel ve öncelikli meselelerden biri olmalı; nitelikli bir eğitimden hiçbir öğrencimiz mahrum bırakılmamalıdır.” dedi.
YILDIRIM KARA: HATAY’DAKİ SORUNLARI, YURTTAŞIMIZI GÖZETEREK ZAMANINDA VE ÖZENLE ÇÖZMELİSİNİZ
Videoda yer alan okulun yıkımı hiçbir önlem alınmaksızın, su kullanılmadan gün ortası yurttaşlarımızın günlük hayatının devam ettiği sırada gerçekleştiriliyor. Ortaya çıkan insan sağlığına son derece zararlı bu tozlar yıkımın etkisiyle şehir merkezine kadar ulaşıyor. Şehir yeniden inşa edilirken yurttaşlarımızın sağlığının hiçe sayılmaması gerektiğini defalarca dile getirdik. Yetkililere, yıkım işlemleri esnasında önlem alınmasını, inşaat şirketlerinin faaliyetlerinin denetlenmesi gerektiğini, doğanın ve yaşam alanlarımızın korunması gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. Ne yazık ki Hatay’da yurttaşlarımızla beraber her günümüzü mahallelerimizi taş ve maden ocaklarının sorumsuz faaliyetlerinden; peynir ekmek gibi verilen "ÇED Gerekli Değildir" kararlarından korumak için mücadele ederek geçiriyoruz. Bir gün deprem konutlarındaki denetimsizlik iddialarıyla, bir başka gün çözülemeyen altyapı sorunlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Depremin yarattığı büyük yıkım ortada; ancak geçen 19 ayın ardından, Hatay'daki sorunların yerinde, zamanında, şehrin dokusunu gözeterek ve yurttaşlarımızı mağdur etmeden çözülmesi gerek.” dedi.