İskenderun’a bağlı Cebike Mahallesi’nde inşa edilen TOKİ
konutlarında yaşanan zehirlenme olaylarına dikkat çeken Kara,
“ İlk zehirlenme olayı, 12 Aralık günü meydana geldi. Karbon
monoksit salınımı gerçekleşmesi sonucunda İsmail Ege, Yiğit
Efe, Elif Bilge ve Kader Kökçü hayatını kaybetti, 24 yurttaşımız
da hastaneye kaldırıldı. Bunun ardından, 5 Ocak günü, aynı
TOKİ konutlarında yeni bir zehirlenme vakası meydana geldi,
bir yurttaşımız hastaneye kaldırıldı. Bu olaylar, iktidarın
sözcüleriyle ve kurumlarıyla, neden bir buçuk yıldır konutların
yapım hızı ve şekli konusunda neden anlaşamadığımızı
yeniden göstermiştir. Vaat edilen, bir yıl içerisinde, 319 bin
konut yapılacağıydı. Ancak bize, deyim yerindeyse, adı
konmamış bir ikilem sunuldu: Ya konutlar hızlı ama standartlara
uygun olmayan biçimde yapılacak ya da inşaat süreci yavaş
işleyecekti. 24 ayın sonunda, bu yaklaşımın sonuçlarını
görüyoruz. Sadece Hatay’da 158 bin hak sahibi var ama teslim
edilen konut sayısı, bir buçuk yılın sonunda 32 bin 110. Bunu
bütçede de söyledik. Üstelik yapılan konutlarda da işçilik,
malzeme, sıhhi tesisat, asansör, altyapı konusunda sorunlar
var. Bu olayda da hem yapım sürecindeki ihmallerin hem de
sonrasında şirketlerin yetki alanlarındaki belirsizliğin bir aileyi
yok ettiğini görüyoruz. Ortada iki şirket var: Birisi gazın
dağıtılmasından, diğeri de bina içi tesisatın çalıştırılmasından
sorumlu. Bu facianın, iki şirketin de sorumluluklarını yerine
getirmemesinden kaynaklandığını görüyoruz. Hazırlanan rapora
göre binadaki kazanın ön koruma kapağının açık, yoğuşma
kabının kırık olduğu; karbonmonoksit gazının baca ve
havalandırma yoluyla dairelere yayıldığı anlaşılmıştır. Gaz
tesisatını yapan firmanın gaz dağıtım şirketine başvurması, bu
esnada bir belge vermiş olması gerekirken bu başvurunun
belgesi ortada yok. Dağıtıcı firmanın, doğal gaz firmasının talep
etmesi üzerine gelip sistemi çalışmaya hazır hale getirmesi ve
bu esnada cihazların uygunluk durumunu kontrol etmesi
gerekiyor. Baca montajı yapan firmanın da gaz dağıtım
firmasına vermiş olması gereken belge de bulunamadı.
Enkazdan kurtulanlar, karbon monoksit kurbanı oldular” dedi.
YILDIRIM KARA: DENETİMSİZLİK YURTTAŞLARIMIZI
HAYATTAN KOPARIYOR
Kara, gerekli denetimlerin yapılmamasını eleştirerek “Türkiye’de
‘denetimsizlik’ adında bir hastalık var: Bu hastalık tüm
kurumlarımızı, iş ahlakımızı ve günlük yaşamımızı kemirip
tüketmiş durumdadır. Basit kontrollerin yapılmaması ve birkaç
evrakın hazırlanmaması, kısaca denetimsizlik, depremden sağ
çıkan 3’ü çocuk 4 yurttaşımızı hayattan kopardı. 6 Şubat’ta 50
bin insanımız öldüyse, fabrikalarımızda madenlerimizde her gün
birileri ölüyor veya yaralanıyorsa, yolsuzluk bu kadar
yaygınlaşmışsa, bunun da sebebi denetimsizliktir. Şimdi
yurttaşlarımız, bu olayın etkisiyle, “Acaba bana verilecek olan
konut sağlam mı? Başka sorunlar yaşar mıyım?” diye
düşünmektedir; resmi kurumlar, olay hakkında sessizliğini
korumaktadır. Valilikten ve ilgili bakanlıktan soruşturma
sürecine ilişkin detaylı bir açıklama bekliyoruz. Özellikle yapı
denetim ve kontrol mekanizmalarının nasıl işlediğine dair izahta
bulunulmasını talep ediyoruz. Biz de bu süreçlerin takipçisi
olacağız” diye konuştu.