İskenderun’da yapılan canlı hayvan ithalatına dair uzun zamandır
eleştiride bulunduklarını hatırlatan Kara, “Ülkemizdeki et fiyatlarını
düşürmek, arz-talep dengesini sağlamak için, yaklaşık 10 yıldır canlı
hayvan ithal ediyoruz. Kamuoyu, bu süreci, Güney Amerika’ya özgü bir
sığır cinsi olan angus ile tanıyor. Arşivler, angus ithal edilmesinin yol
açacağı olası problemlerle ilgili haberlerle dolu. Bizler de İskenderun’da
uzun yıllar yürüttüğümüz çevre mücadelesinde bu konuyu ele aldık.
Çünkü Limak Port üzerinden yapılan angus sevkiyatı, İskenderun’u
yavaş yavaş hasta ediyor. 10 bin kilometre uzaktan, başka bir iklim ve
coğrafyadan getirilen bu hayvanlar, kaçınılmaz olarak, çok yoğun bir
koku ve kirliliğe neden oluyor. Gemide ölen anguslar İskenderun
Körfezi’ne atılıyor, sevkiyat sırasında kaçanlar ise trafik kazalarına neden
oluyor. Yurttaşlarımızın şikayetlerini duyurmak için, çevre mücadelesi
verdiğimiz günlerde sürekli eylemler, basın açıklamaları yaptık. ‘Yanlış
bir yol izliyorsunuz, bu hatanızdan vazgeçmezseniz hem İskenderun
hem Türkiye kaybedecek’ dedik. İktidar, her zamanki vurdumduymazlığı
ile bizi dinlemedi. Ancak son haftalarda sorun, bambaşka bir düzeye
ulaşmış durumda” dedi.
YILDIRIM KARA: SALGIN TEHLİKESİ HİÇ DE UZAK DEĞİL
İskenderun’da yurttaşların yoğun biçimde cilt yaraları şikayetiyle
hastanelere başvurduklarını söyleyen Kara, “Meclis kürsüsünde
konuşarak, soru önergesi vererek, İskenderun’da sivil toplum örgütleriyle
bir araya gelerek iktidara seslenmeye çalıştık. Ulusal ve yerel düzeyde
bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini anlatmaya gayret ettik ancak
iktidar, İskenderun’a kulaklarını kapattı. Bazı çıkar çevrelerinin de araya
girmesiyle, angus sevkiyatı, tüm yan etkilerine rağmen devam ettirildi.
Ama son haftalarda İskenderun’da yurttaşlar hastanelere, sağlık
ocaklarına akın ediyor. İnsanlarımız kaşıntı, kızarıklık, şişkinlik ve
nihayetinde iltihap dolu yara şikayetiyle sağlık kurumlarının kapısına
yığılmış durumda. Sinekler öbek halinde kent merkezinin içine yayılmış
durumda. Görüntüler, bir halk sağlığı sorunuyla karşı karşıya
bulunduğumuzu; bir salgın tehlikesinin hiç de uzakta olmadığına işaret
ediyor. Yara içindeki yurttaşlarımızın görüntüleri, şikayetleri karşısında
yetkililer halen suskun. İktidar, çözüm önerilerimizi dinlememiş;
İskenderun’u bilerek, birilerini zengin etme hesabıyla, kirlilik ve hastalığa
teslim etmiştir. Bu konuda artık üç maymunu oynamanın imkanı
kalmamıştır. Yurttaşları kokusuyla, pisliğiyle, sinekleriyle canından
bezdiren angus ithalatı devam ettirilecekse, başka bir limandan
sürdürülmelidir. Kenti istila eden sineklerin bir hastalık taşıyıp taşımadığı
araştırılmalı, ilaçlama gibi önlemlerle bu sineklerin daha fazla
yayılmasına engel olunmalıdır. Ama en önemlisi yerli et üretimini
artıracak, böylece başka bir kıtadan ithalat yapmayı gereksiz kılacak bir
hayvancılık politikası geliştirilmelidir. İskenderun halkı olarak, çıkar
çevrelerinin cepleri dolsun diye mikroba boğulmak istemiyoruz” diye
konuştu.