Eskişehir'de, iki farklı yükseköğrenim kurumunda gerçekleşen intihar olaylarının münferit gelişmeler olarak okunamayacağını belirten Kara, "Öğrenci intiharları, son yıllarda gündeme gelen, yeni bir trajedi. Geçtiğimiz yıl, bir video mesajıyla yaşamına son veren Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın intiharı, bu açıdan bir eşikti. Eskişehir'de, bir hafta içinde yitirdiğimiz iki üniversite öğrencimiz, bize, artık bazı konuları açıkça konuşmamız gerektiği yönünde bir ikazdır. Yurttaşlarımızın, yöneticilerin pek de işitmek istemediği sorusunu biz de soruyoruz: Bu gençler niye intihar ediyor? Genç insanlar, önlerinde bir umutla, beklentiyle yaşanacak bir hayat bulamayıp neden canına kıyıyor? Yanıtların 'gençlik buhranı' denilerek toplumsal koşullardan kopartılmasını yanlış buluyoruz. Son iki intiharda da geçim sıkıntısı ve dışlanmanın etkili olabileceği, yaşamını yitiren öğrencilerimizin çevresi tarafından dile getirilmiştir. TÜİK verilerinde bunun izini sürebiliyoruz: 2018 yılında gerçekleşen intiharların 245'inin geçim zorluğundan kaynaklandığı belirtilmişken, 2022 yılında bu sayı 300'e ulaşmış. Burada, toplam intihar sayısında da bir artış var: 2018'de 3 bin 342 iken 2022'de 4 bin 146'ya ulaşmış. Bu, daha sinirli ve yorgun hissettiğimize dair günlük deneyimlerimizi doğrulayan bir veri. AKP, toplumun ruh sağlığıyla oynuyor" dedi.
"RUH SAĞLIĞININ KORUNMASI YENİ BİR ODAK OLMALI"
Son dönemde basına yansıyan şiddet olaylarının nitelik ve nicelik açısından dikkat çekici bir noktaya ulaştığını paylaşan Kara, "Silahların bu kadar aleni ve kolay biçimde kullanıldığı, sokakların güvensiz olduğuna dair kanaatin pekiştiği başka bir dönem bulmak zordur. Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin son bulgularına göre, yurttaşlar, siyasi konularda en yoğun hissettikleri duygularını şöyle sıralamış: Bıkkın, öfkeli, çaresiz. Bu duyguların hayatın her alanını ele geçirdiğini görmemek için fazla iyimser olmak lazım. Ekonominin dengelerinin nasıl bozulduğunu çok iyi biliyoruz. Öğrenciler söz konusu olduğunda barınma, artık eğitim-öğretim hayatını sekteye uğratacak bir noktaya geldi. AKP'nin 'Barınamıyoruz' diye feryat eden öğrencilere tepkisi ve cevabı ise gözaltı ve tutuklamadan öteye geçmedi. Üniversite yemekhanelerindeki zamlar, gıdaya erişime yönelik genel dar boğazdan elbette ayrı değil. Fakat biz, Türkiye'nin giderek kötüleşen ruh sağlığını sadece ekonomide aramamak gerektiğini düşünüyoruz. Dünyamızın, bölgemizin geçirdiği bunalımların, kışkırtıcı ve kutuplaştırıcı siyaset dilinin de en az geçim kaygısı kadar, psikolojimiz üzerinde bir asit etkisi yarattığı kanaatindeyiz. Bu yüzden, toplumun ruh sağlığının iyileştirilmesi, halk sağlığını koruma yönündeki çabaların yeni odak noktası olmalıdır. Yurttaşlarımızın, özellikle gençlerimizin neden intihar edecek kadar sıkışmış hissettiğini anlamak, bu sebepleri gidermeye çalışmak zorundayız. Bu konuyla ilgili meclis araştırması başlatılması için de önerge vereceğiz; bu konuda tüm milletvekillerimizin desteğini bekliyoruz. Aksi halde fiziksel olarak sağlam görünse bile ruhsal olarak kötürüm kalmış, belki de kendini hayattan kopartmaktan başka yol göremeyen yurttaşlarımızın sayısı artacak" dedi.