Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay üzerine söylediği sözlere ilişkin olarak Hataylıların kaygılarında haklı olduğunun kanıtlandığını ifade eden Nermin Yıldırım Kara, “2 gün önce Hataylılar olarak depremde yitirdiğimiz canlarımızı andık. Onlar için ağıtlar yaktık ve ağladık. Sadece üç kelimeyi haykırdık: Sesimizi duyan var mı? Bu bir yılda gözyaşlarımız dinmedi, acımız azalmadı ve ruhumuz feraha ermedi. Cumhurbaşkanı birkaç gün önce malumun ilanı olan o cümleleri kurdu: ‘Merkezi yönetimle yerel yönetimler el ele vermezse dayanışma içinde olmazsa o şehre hiçbir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? İşte Hatay garip kaldı, mahzun kaldı.’ Biz bu konuşmayı dinlerken içimiz, burnumuzun direği sızladı. Neden biliyor musunuz? Hani Hatay’da ‘ben galiba öleceğim baba’ diyerek ağlarken babasına ses kaydı gönderen o çocuğu herkes hatırlasın. Şimdi o baba ‘neden gelmediniz’ diye sorduğunda ‘çünkü siz AKP’ye oy vermemiştiniz mi’ diyeceksiniz? Ancak biz bugüne kadar Hatay’a gelen her mülki idari amiri, her bakanı samimice karşıladık. Onlarla samimice konuştuk çünkü biz depremi hep siyaset üstü gördük. Her türlü siyasi aidiyetimizden arınmış bir şekilde hizmet bekledik. Neden sorunlar çözülmüyor, acaba hala istenilen noktada neden değiliz diye düşünürken acılarımızın üzerinden oy devşirildiğini, siyasi bir bağ kurulmaya çalışıldığını tekrar görmüş olduk. Tüm kaygılarımızda haklıymışız. Anayasamızın 10. maddesi açık bir şekilde, ‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.’ der. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ek 12 nolu protokolün 1. maddesi, ‘Hukuken temin edilmiş olan tüm haklardan yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer kanaatler, ulusal ve sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensup olma, server, doğum veya herhangi bir diğer statü bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır.’ diye belirtir. Ancak ne anayasamız ne de bağlı bulunduğumuz evrensel temel ilkelerin tanınmadığı Cumhurbaşkanı tarafından açıkça yeniden beyan edildi.” dedi.
HERKES BİR GÜN YAPTIĞININ DA YAPMADIĞININ DA HESABINI VERİR
Kamu kaynaklarının adil dağıtılmadığını ifade eden Hatay Milletvekili, “Hatay’ın huzura ermesi, sahipsizliğinin giderilmesi, yurttaşlarımızın her yağmur yağdığında su altında kalmaması, çocuklarını güvenli ve sağlıklı şekilde okula gönderebilmesi, elektrik akımından ölmemesi, çadırda üşümemesi tek bir kişiye bağlıymış. O halde neden depremin akut döneminde, ‘bir yıl içinde biz her şeyi yapacağız, 319.000 konutu sizlere teslim edeceğiz’ dediniz? Hatay, bu depremin kümülatif etkisinin yüzde ellisini deneyimledi. Barınma dışında da onlarca sorunumuz var. Eğitim, sağlık, ulaşım ve daha niceleri. Demek ki merkezi hükümetin nedenini yeniden öğrendiğimiz sorumluluktan kaçma sebepleri varmış. Herkes bir gün yaptığının da yapmadığının da hesabını verir. Erdoğan’a tekrar sesleniyorum: Nasıl bir vicdan muhasebesi yapacaksınız? Bu siyasi şantaj ile yaptığınız yerel yönetim propagandasıyla nasıl rahat edeceksiniz? Neden kamunun kaynaklarını adil şekilde dağıtmayacağınızı ikrar ediyorsunuz?” dedi.
HATAYLILAR BİR ADIM DAHİ GERİ ATMAYACAK
Hataylıların dayanışma içerisinde bu söze karşı dik duracağını vurgulayan Yıldırım Kara, “Bir yılın sonunda ne yaptınız? İhtiyacımız olan 260 bine yakın konuttan sadece 7 bin 275’inin kurasını çektiniz. İki ay içerisinde 75 bin, yılın sonunda 200 bin konutu ‘inşallah yapacağız’ dediniz. 100 binin üzerinde projenin, planın ve ihale sürecinin ise devam ettiğini söylediniz. Yardım istedik, sesimizi duyan yok mu dedik. Kefen bile vermezken acılarımızın üzerinden oy devşirdiniz. Çadır veremediniz, evi, hasarlı, hasarsız, az ya da orta diye ayırdınız. Konteynerkent bekleyen binlerce insanımızı çadırlara mahkum ettiniz. Şunu tekrar belirtmek istiyorum ki; Hataylılar bir adım dahi geri atmayacaktır. Birbiriyle dayanışma gösterecek ve birbiriyle ketlenecektir, boyun eğmeyecek ve bu sözleri de asla unutmayacaktır.” dedi.