CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından halk arasında silahlanma eğiliminin arttığını belirterek, “Av silahı satan dükkanlar talep artışını doğruluyor. El altından satılan kaçak silah sayısı ise belirsiz. Bu gidişatın kontrol altına alınması gerekiyor. Aksi takdirde kitleler provakasyonlara daha açık hale gelir” uyarısında bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, Muğla’daki temaslarının ardından CHP Muğla İl Başkanlığı’nda gündemdeki gelişmelere dair basına değerlendirmelerde bulundu. Cankurtaran, Türkiye genelinde farklı illere giderek çok sayıda vatandaşla görüştüğünü belirterek, son günlerde dikkatini çeken bir sorunla ilgili olarak şöyle önemli bir uyarıda bulundu:
“SİLAHLANMA DURMAZSA BASİT SORUNLAR ÇATIŞMAYA DÖNÜŞEBİLİR”
“Farklı illerde görüşme şansı bulduğum av silahı satan kimi esnaflar, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından vatandaşlar arasında silah alımına yönelik büyük bir talep patlaması olduğunu aktardı. Darbenin ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç’un ‘Darbeye karşı halk silahlandırılacak. Ruhsatlı silah almanın önü açılacak’ açıklaması bir nevi karşılığını bulmuş. OHAL’de olmamıza karşın artan güvenlik ve gelecek kaygısı insanları silah almaya yöneltmiş. Ancak aktarılan kayıtlı silahlar haricinde kaçak ve kayıtdışı silah satışının da arttığı belirtiliyor. Halk arasında artan bu silahlanma eğilimi kontrol altına alınmalıdır. Aksi takdirde kitleler provakasyonlara açık hale gelir, basit sorunlar bile silahlı çatışmalara dönüşebilir.”
“PKK’LI DENİLEREK MUHALİF ÖĞRETMENLER TASFİYE EDİLMESİN”
Başbakan Binali Yıldırım’ın Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 14 bin öğretmenin terör örgütleriyle ilişkisi olduğu ve incelemeler sonunda bu kişilerin tedbiren açığa alınacağı açıklamasını hatırlatan Cankurtaran, şöyle konuştu:
“14 bin PKK’lı öğretmenin olduğu iddiası bir süreden beri sosyal medyada terörle ilgili paylaşımlarda bulunan kimi hesaplarca dillendiriliyordu. Öncelikle öğretmenler arasında da PKK’ya yakın kişiler bulunabilir. Terörle bağlantısı tespit edilen her kişi gibi bunlar hakkında da yasal işlem yapılmalı, suçlu olanlar cezalandırılmalıdır. Ancak Fetö operasyonlarında bile Fetö ile alakası olmadığı bilinen muhalif ve solcu devlet görevlilerinden de açığa alınanların olduğunu düşünürsek bu açıklama şöyle bir endişe yaratıyor. Hazır süreç de buna uygun diye 14 bin PKK’lı öğretmen adı altında Doğu illerinde HDP’ye oy vermiş yada Eğitim Sen, KESK gibi sol sendikalara yakın olan muhalif görüşlü öğretmenlerin tamamının tasfiyesi planlanıyorsa bu toplumsal barış adına çok büyük bir hata olur. Her şeyden önce ‘Kürt asıllı öğretmenler tasfiye ediliyor’ gibi çok yanlış bir algı yaratabileceği gibi zaten öğretmen sıkıntısı olan kimi Doğu illerindeki açığı iyice büyütür. Bu nedenle hakkında somut delil olan öğretmenler hakkında işlem yapılmalı, bu iş alakasız kişileri de kapsayan bir sürek avına dönüştürülmemelidir” diye konuştu.
“UZLAŞMA ADI ALTINDA KİMSE CHP’NİN DİLİNE KİLİT VURAMAZ”
CHP’nin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından normalleşme adına Yenikapı Mitingi’ne katılarak uzlaşmaya katkı sağladığını belirten Cankurtaran, “Ancak AKP, KHK’ler ile adeta Meclis’i devre dışı bırakmak istemektedir. CHP olarak gördüğümüz yanlışları söylemek topluma karşı görevimiz. Sırf bu eleştirileri yaptığımız için medyada AKP’yi hiç eleştirmeyen bazı isimlerin CHP’ye yönelik ‘Yenikapı Ruhu’nu bozmayın’ açıklamalarını gülümseyerek izliyoruz. Bu kişilere şunu hatırlatmak gerekiyor. Uzlaşma iki taraf arasında, karşılıklı adımlarla olur, tek taraflı olmaz. Daha da önemlisi uzlaşma adı altında kimse CHP’nin diline kilit vuramaz” dedi.
“TÜRK BALIKÇILARI, AÇIK DENİZLERE AÇILMAYA TEŞVİK EDİLMELİ”
Muğla’da balıkçılarla da bir araya geleceğini söyleyen Cankurtaran, “Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına karşın bu sektörümüz yeterli destek görmediğinden ciddi sorunlarla boğuşuyor. Görüştüğümüz arkadaşlarımız kaçak avcılık, artan maliyetler veya iklim değişikliklerinden dolayı zorlandıklarını aktardı. CHP olarak balıkçıların başta mazot olmak üzere giderlerinin düşürülmesi için devlet desteğini savunuyoruz. Ancak daha kalıcı çözümler için Türk balıkçılarının sadece kıyılarımızda değil açık denizlere de açılabilir hale gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için avlanma kapasitesi yüksek gırgır teknelerinin açık denizlere yönelebilecek hale gelmeleri için devlete tarafından teşvik edilmeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.
“TURİZM SEKTÖRÜ SADECE RUSYA İLE KURTULMAZ
Muğla’nın turizm açısından kötü bir sezon geçirdiğini belirten Cankurtaran, “Hükümetin aldığı önlemler yetersiz kaldı. Şimdi Rusya ile düzelmeye başlayan ilişkiler ile yeniden Rus turistlerin gelmesine umut bağlanmış durumda. Ancak turizm sadece bir ülkeden gelecek turistle kurtulmaz. Özellikle Avrupalı turist sayısında ciddi bir azalma var. Bu azalmada maalesef Türkiye’deki siyasi tabloda çok etkili. Gazetecilerin her gün tutuklandığı bir ülkeyi ne kadar uğraşsan da dışarıda olumlu anlamda pazarlayamazsın. Türkiye dışarı karşı baskıcı bir ülke görüntüsü vermeye devam ederse gelecek turizm sezonu da parlak geçmeyebilir. Bu nedenle en büyük görev Türkiye’nin imajını zedeleyen hükümete düşüyor” diyerek sözlerini bitirdi.
Son Güncelleme: 06.09.2016 09:53