İYİ Parti Milli Güvenlik Politikalarından Sorumlu Başkan Aytun Çıray, partisinin Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde düzenlediği “Suriyeli Sığınmacıların Ülkelerine Dönüş” konulu çalıştayında açılış konuşması yaptı. Çıray, Suriyeliler meselesinin sosyo-ekonomik ve kültürel komplikasyonları her geçen gün biraz daha ağırlaşan bir sorun haline geldiğini ve bunun için İYİ Parti olarak, Genel Başkan Meral Akşener öncülüğünde somut çözüm perspektifini ve planını ortaya koymaya karar verdiklerini belirterek konuşmasına başladı.
Suriyelilerin ülkelerine dönüşüne ilişkin enine boyuna düşünülmüş plan ve Türk Milletine aktarmak için düzenlenen çalıştayın her yönü ve cephesiyle tarihi bir deklarasyon olduğunu belirten Çıray, “Bu çalıştay aynı zamanda bu ağır beyin yıkamanın mekanizmasının dokuduğu korku perdesinin Türk Milletine mahsus bir cesaretle yırtılmasıdır. Her yönü ve cephesiyle tarihi bir deklarasyondur. Büyük bir kendine, medeniliğe, mutluluk ve refah arayışına dönüştür. Rayından çıkarılmış, menfezlerinin altı boşaltılmış Türk Dış Politikasının rayına oturtma, altını yeniden güçlü kurucu ilkelerle doldurma teşebbüsüdür” dedi.
BU İKİ PROJE PARTİMİZİN TÜRK MİLLETİNE HİZMETİNİN VE ADANMIŞLIĞININ ALAMET-İ FARİKASI OLACAKTIR
İYİ Parti’nin projelerini anlatan Çıray, “Ne mutlu ki İYİ Parti, çağa uygun Güçlendirilmiş/İyileştirilmiş Anayasal Parlamenter Sistemi ve büyük bir barışçıl dış politika atağı ile Suriyelilerin ülkelerine dönüş planını varoluşsal hedefler olarak görmektedir! Bu iki proje partimizin Türk Milletine hizmetinin ve adanmışlığının alamet-i farikası olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı’nın, ‘Sığınmacı’ diye nitelendirdiği, aslında uluslararası hukuk açısından ‘Geçici koruma statüsü altında olan kişiler’ olarak tanımlanan dört buçuk milyona yakın Suriyeli’nin Türk Milletine maliyetinin 40 Milyar Doları bulduğunu söylediğini hatırlatan Çıray, büyük bir entelektüel emeğin ve çalışmanın ürünü olan Suriyelilerin Ülkelerine Dönüş Planı’nın temel niteliğini, meselenin bütün tarafları açısından asgari maliyetle azami faydayı üretecek olması diye tanımladı.
UCUZ PROPAGANDA VE SLOGANLARLA İDARE ETTİĞİNİZ DIŞ POLİTİKA TÜRKİYE CUMHURİYETİNE VE TÜRK MİLLETİNE YARAMIYOR!
Bu gitgide derinleşen ekonomik krizde Suriyelilere harcanan milyar dolarların azımsanmayacak bir payı olduğunu ifade eden Çıray, konuşmasına şöyle devam etti: “Suriyeliler; İktidar Partisinin Sayın Cumhurbaşkanı’nın imzasıyla sunduğu bir propaganda çalışmasında ülkemizdeki mevcudiyetleri İspanya’dan kovulan Yahudileri kabul etmemizi sağlayan tarihsel hoşgörümüzle ve bize ‘ensar’ olma şerefini bahşetmeleriyle güya haklı çıkarılıyor. Bu arada sapla saman sorumsuz biçimde karıştırılıyor. Türkiye Cumhuriyeti’ne Balkanlardan, Kafkasya’dan gelmiş insanlarımızı kabul etmesi de aynı bağlama yerleştiriliyor! Oysa sormak gerekir: Balkanlar’dan ve Kafkaslar’dan Müslümanların etnik temizliği ile sizin kurumsal diplomasimizi yerle bir etmenizin sonucu olarak, tam bir ideolojik körlükle kışkırttığınız bir iç savaş neticesinde Suriyelilerin, üstelik kendinizin çok değil iki yıl önce mayınlardan temizletip rahat geçişlerinin sağladığınız sınırlardan Türkiye’ye akmaları arasında nasıl bir benzerlik var?! Kafaları karıştırıp, zihinleri bulandırmaktaki amacınız nedir? Ucuz propaganda ve sloganlarla dış politikayı güya idare ettiğiniz izlenimi vermeniz kimin işine yarıyor? Kesin olan yegane cevabı biliyoruz: Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Milletine yaramıyor!
Geçici koruma altındaki Suriyelilerden ‘mülteci’ olarak söz edilmesinin Suriyelilerin Türkiye’deki varlıklarına kalıcılık kazandırma politikalarının örtülü ifadesi olduğunu söyleyen Çıray, Cumhurbaşkanı’nın Yerel-Genel Seçimler öncesinde Suriyelilerin ülkelerine döndürüleceklerine veya Barış Pınarı Harekatı öncesinde oluşturulacak güvenli bölgeye yerleştireceklerine dair açıklamalarının ise bir taşla iki kuş vurmaya yönelik olduğunu sözlerine ekleyerek, “İlkinde vatandaşlarımızın, ‘Suriyelilerin’ adeta vatandaşlık üstü imtiyazlarla teçhiz edilmesinden duyduğu rahatsızlığın sandığa yansımasını önleme amaçlı basit bir seçim stratejisiydi. İkincisinde ise şartları ve zamanlaması bakımından problemli olan bir operasyona genel bir milli desteği sağlamayı hedeflemişti. Nitekim İYİ Parti olarak biz de deklare edilen koşullarda kendimizi harekata destek vermek zorunda hissettik. Bu esasen bile bile lades demekti. Çünkü bu harekatın ilan edilen hedeflere ulaştırılmasına. Sayın Cumhurbaşkanına ‘özel tehditte’ bulunma cüretini gösteren süper dostlarının müsaade etmeyeceğini görüyorduk. Ancak sayın Cumhurbaşkanı. Elindeki medyanın yüzde doksanına tekabül eden ağır propaganda ve beyin yıkama mekanizması sayesinde gerçekleri olanca çıplaklığıyla Milletimize aktarmamızın önünü kesiyordu” dedi.
Çıray, İYİ Parti’nin Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşüne yönelik planının ırkçılıkla ilişkilendirilmesinin hiçbir şekilde ve ölçüde mümkün olmadığının altını çizerek, “İYİ Parti ‘İyileştirilmiş’ ibaresiyle tarif ettiği güçlendirilmiş parlamenter sistem için önereceği yeni Anayasa’da, her insanın ‘insan olmak bakımından’ eşit değer taşıdığını, kanunlar önünde aynı derecede ve şekilde eşit olduğunu, olabilecek en kesin bir dille ifade edecektir. Böyle bir parti sırf ‘Suriyelilerin Ülkelerine Dönüşüne’ ilişkin somut ve uygulanabilir bir plan ortaya koydu diye ‘ırkçılıkla’ suçlanamaz. Bunu kim yapmaya yeltenirse, biz de onu birtakım kirli, ahlaksız amaçlarını kamufle etmeye çalışmakla suçlarız” ifadelerine yer verdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin geçici koruması altına girmek zorunda kalan Suriyeliler’in, AKP iktidarlarının yürüttükleri çok yanlış dış politikanın kaçınılmaz sonucu olarak burada olduklarına dikkat çeken Çıray, ödenecek faturanın hem Türk Milleti hem de Suriyeliler için azaltılması gerektiğini bunun için Genel Başkan Meral Akşener’in hedef gösterdiği ‘yeniden yükseliş’ projesinin böyle bir iyi niyetten kaynaklandığını sözlerine ekledi.
Çıray, Cumhurbaşkanı’nın Trump ile Amerika’daki görüşmesinden hemen sonra ‘Suriyeliler için güvenli bölgede şehirler kurma’ projesinin de Kanal İstanbul benzeri afaki bir proje olduğunu belirterek, “Sayın Trump’dan Sayın Cumhurbaşkanını nasıl Suriyelileri geri göndermekten nasıl vazgeçirdiyse, Kanal İstanbul’dan da aynı şekilde vazgeçirmesini gerçekten isteriz. Ancak Trump’ın bunu isteyeceğini sanmıyorum. Çünkü Suriyelilerin, adeta Suriye’nin boşaltılırcasına Türkiye’ye akıtılmasının esasen bir ABD-İsrail projesi olduğunu olup bitenlerden sonra, bütün açıklığıyla gördük. Biz İYİ Parti olarak, bu gerçeği olanca çıplaklığı içinde Türk halkına anlatmakla yükümlüyüz. Suriyelilerin, sanki bir nehir gibi, Türkiye’ye kitlesel olarak yönlendirilmeleri maalesef tarihteki en şeytani planlardan biri olarak görünüyor” dedi.
“Bu yönlendirilmiş göç projesine kör kalmak bizi ebedi kurucumuzun eşsiz belagatle ifade ettiği ‘gaflet, dalalet ve hatta hıyanet’ üçgeninde sıkışarak tarihsel bir vebalin ağırlığı altında ezilmeye götürür” diyen Çıray konuşmasını şu sözlerle bitirdi:
“Peki iktidarın bundan ne gibi fayda beklediklerine gelince. 1. Bir zamanlar kendilerine yakın bir iş adamı, danışman tarafından ifade edildiği gibi sifonun çekilmesini erteletebilecekleri en son noktaya kadar erteletmek. 2. Metropollerde ve büyük şehirlerde büyük topluluklar oluşturmalarına müsaade ettikleri koruma altındaki Suriyelilerin oy verme hakkına sahip vatandaşlar haline gelmelerini sağlayarak, şu anda kaybettikleri gördükleri önümüzdeki ilk seçimlerde uğrayacakları kayıpları telafi etmek! Ama nafile bir çaba yeni Anayasamızın geçici maddeleri arasına, bu konudaki tasarrufların tüm sonuçlarıyla birlikte yok sayıldığı hükmünün konulacağını şimdiden deklare ederken; çalıştayımızın Türk Milletine, acı çeken bütün Suriyelilere ve gerçek barış ve refah şartlarının yaratılması için iyi niyetle gayret eden tüm insanlara ve insanlığa hayırlı olmasını diliyorum.”
(Anka)