Kurumun oluşturulamaması nedeniyle; Türkiye’de hak ihlallerini ve ayrımcılığı inceleyecek, işkence ve kötü muamele iddialarını yerinde denetleyecek en önemli mekanizmanın ölü doğduğunu da vurgulayan İlgezdi'nin bu çerçevedeki soru önergesi şöyle:
"TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan Binali YILDIRIM tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.02.2017
Merkezi Washington’da bulunan Özgürlük Evi (Freedom House), 2017 Dünyada Özgürlükler Raporunu açıkladı. Rapor, Türkiye açısından içler acısı sonuçları bir kez daha gün yüzüne çıkarmıştır.
Basında da yer aldığı üzere; 195 ülkeyi ve 14 bölgeyi kapsayan raporda Türkiye, 100 üzerinden topladığı 38 puanla, 2016’da, kısmen özgür olan ülkeler arasında yer almıştır. Bu sonuç, ülkemizi 2016 yılında en çok gerileyen ülkeler kategorisinde ilk sıraya oturturken, son 10 yılda özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke konumuna getirmiştir.
Freedom House raporu; ülkemizin siyasi haklar ve sivil özgürlükler konusunda dipsiz bir kuyunun içine itildiğinin en somut örneğidir. Açıktır ki, Türkiye’de ayrımcılık, işkence, kötü muamele ve yasaklar konusundaki denetim mekanizmaları işlevsizleştirilerek, vatandaşlarımız sistem karşısında çaresiz bırakılmıştır.
Kamuoyunun da anımsayacağı gibi, iktidar partisi, geçtiğimiz yıl Nisan ayında, yangından mal kaçırırcasına İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna getirdiği İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Tasarısını, ilgili tarafların görüşlerini dahi alma gereği duymadan, Muhalefet partilerinin itirazlarını önemsemeden, Meclis genel kuruluna getirmiş ve 7 gün içerisinde yasalaştırmıştı. 20 Nisan 2016 tarihli ve 29690 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6 Nisan 2016 tarihli ve 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun kabulü üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun yerine yeni bir Kurum kuruldu. Ancak kurulan yeni kurum ne genişlemesini tamamladı ne de faaliyetlere başladı. Paris İlkelerine aykırı olarak, tamamı Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından atanacak 11 üyeden oluşan kurumun karar organı olan İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu şeklen bile oluşturulmadı. Böylece Türkiye’de hak ihlallerini ve ayrımcılığı inceleyecek, işkence ve kötü muamele iddialarını yerinde denetleyecek en önemli mekanizma ölü doğmuş oldu. Bu çerçevede,
- Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kanununun kabulünün üzerinden yaklaşık olarak 1 yıl geçmesine rağmen kurum üyeleri neden atanmamıştır?
- Türkiye’de hak ihlallerini ve ayrımcılığı inceleyecek, işkence ve kötü muamele iddialarını yerinde denetleyecek kurumu kurup, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu üyelerini atamamaktaki amacınız nedir?
- İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu üyelikleri için 2 Mayıs 2016 tarihinde ilana çıkılmış, başvurular için son süre 6 Haziran olarak belirlenmişti. Bu ilan için kaç kişi başvurmuştur? Başvurular neden sonuçlandırılmamıştır?
- Adalet Bakanlığı, işkence ve kötü muamele iddialarının araştırılmadığı yönündeki eleştirileri, kapatılan Türkiye İnsan Hakları Kurumunu referans göstererek, “Kurum faaliyetlerini sürdürüyor” şeklinde yanıtlamıştır. Kurum faaliyetlerini devam ettiriyorsa kanunun yürürlüğe girdiği 20 Nisan 2016 tarihinden bugüne kadar kaç başvuru alınmıştır? Kaçı sonuçlandırılmıştır?
- 15 Temmuz sonrası kuruma kaç ihlal başvurusu olmuştur? Bu ihlallerle ilgili çalışmalar yapılmış mıdır?
- Hali hazırda İnsan Hakları ihlallerini, ayrımcılığı ve kötü muameleleri incelemek için kurulmuş İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu varken Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu neden kuruldu?
- İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu’na kayyum atamayı ya da Varlık Fonuna devretmeyi düşünüyor musunuz?
- Türkiye, son 10 yılda özgürlüklerde en çok kötüye gidişin yaşandığı ülkeler sıralamasında Orta Afrika Cumhuriyeti’nin ardından ikinci sırada yer almıştır. 2017 için Orta Afrika Cumhuriyeti’ni de geride bırakıp 11 yılda en çok kötüye giden ülke olmak için neler yapılacaktır?"