İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çömez, şunları söyledi:
"AKP iktidara geldiği günden bu yana cezaevlerinde toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 59 bin 429'du. Bu rakam bugün 400 binin üzerinde ve her gün artıyor. 23 yıl iktidarda kalacaksınız ve cezaevlerindeki tutuklu sayısı bu kadar dramatik bir şekilde artacak bunun öncelikle sorusunu kendinize sormanız ve millete hesap vermeniz düşer. 2024 yılında maalesef en çok etkilenen çocuklar. 41 bin 488 çocuğumuz hapse mahkum olmuş. Bir ülkenin bir yıl içinde 40 binden fazla evladı hapse mahkum oluyorsa o iktidar sahiplerinin uyuyamaması lazım. Kendi çocuklarına her türlü ihtimamı gösteren yeri geldiğinde yurt dışında eğitimini yapan bu güruh sokaklarda açlığa, yoksulluğa ve suça sürüklenmiş çocuklardan haberdar değil. İktidar bu rakamlardan rahatsız değil belli ki. Bu yıl toplam 700 bin metrekareden fazla 11 cezaevinin yapımına başlanmış. Avrupa'nın en büyük cezaevi Silivri'de 832 metrekarelik yeni bir cezaevi inşa etmek için düğmeye bastılar. 2027 sonuna kadar da cezaevleri için ayrılmış bütçe 23,5 milyar lira.
2010 yılında suça sürüklenen çocuk sayısı 83 bindi, 2022 yılına geldiğimizde bu rakam 206 bini bulmuş. Bu, son derece ciddi ve son derece vahim bir tablo. 2024 rakamlarına henüz ulaşamıyoruz. 2023 yılında 25 bin 700 yavrumuza bu ülkede cinsel istismar uygulanmış. Medeni bir ülkede bir tek yavruya cinsel istismar yapılmış olsa o ülke ayağa kalkar. Yargıya intikal etmemiş ne kadar çocuğumuz var onu da bilmiyoruz. Geçtiğimiz günlerde Bandırma'da bir cami imamı caminin içerisinde 4 tane yavrumuza tecavüz ettiği için yargılandı. Bu ülke ne zaman bu hale geldi? Camilerin içerisinde çocuklara tecavüz edilecek seviyeye ne zaman geldi? Sivas'ta da 10 yaşında altı çocuğumuza ilkokul öğretmeni tecavüz etmiş. Bunda temel sorumlu bu ülkeyi yönetenlerdir."
"Küçük bir Avrupa kentinin nüfusu kadar kişiye uyuşturucudan işlem yapılmış"
Ankara'da gerçekleştirilen Narkokapan- Ankara uyuşturucu operasyonuna ilişkin konuşan Çömez, "Sabahın erken saatlerinde çakarlarla poz verilmesi eleştireceğimiz bir konu. Devlet böyle çalışmaz. Devlet meydan okuyarak çalışmaz. Meydan okunacak yer dış politikadır. Devlet işini yapar ve sükunetle hukukun tesisi için gayret sarf eder. Günlerdir Ankara'da polislerin izinlerinin iptali konuşuluyor. Acaba partilere kayyum mu atanacakmış, bazı belediyelere operasyon mu yapılacakmış, yine sabahın köründe insanların kapısı mı çalınacakmış diye gereksiz tartışmalar aldı başını gitti. Bunların bile oluyor olması Türkiye'de tek adam rejiminin nelere mal olduğunun bir göstergesi" dedi.
"525 torbacıyı yakaladığınız için teşekkür ederiz" diyen Çömez, "Ülkenin başkentinde, sokaklarda 525 torbacıdan bahsediyoruz. Daha da vahimi bunları 110 tanesi çocuk. Nasıl bir ülke tesis ettiniz siz? Adalet Bakanlığı'nın resmi verilerine göre 2024 yılında 433 bin 482 kişiye uyuşturucu ile ilgili işlem yapılmış. Korkunç bir rakam bu. Bu ülkede bu kadar çocuk tecavüzü, bu kadar yolsuzluk, uyuşturucu düzeni nasıl kuruldu? Orta ölçekli bir Avrupa kentinin nüfusu kadar kişiye uyuşturucudan işlem yapılmış" diyerek tepki gösterdi.
"Türkiye yeniden bir ek bütçe yapmak zorunda kalacak"
2025 yılının ilk üç aylık bütçesini geçen sene ile kıyaslayan Çömez, "İlk üç ayın bütçe giderlerini 2024 yılıyla kıyasladığımızda 2024 yılında 2,15 trilyonmuş 2025'te ise bütçe giderleri yüzde 45 artmış 3,12 trilyon olmuş. Bütçe giderlerinde dramatik bir artış var. Bu ülkeyi nas politikaları ile yöneten Erdoğan'ın ülkeyi düşürdüğü hal budur. 2024'ün ilk üç ayında 250 milyar liralık bir faiz gideri var ama 2025'te 464 milyar liralık bir faiz gideri söz konusu. Türkiye 2025 yılı için 1 trilyon 950 milyar liralık bir faiz öngördü ve bu faiz saatlik 220 milyon lira. Bu korkunç bir şey. Yabancı tefeciye ödenen faiz ile millet giderek fakirleşiyor. İktidarın 2025 itibarıyla hazırlamış olduğu bütçe hiçbir zaman hayata geçmeyecek ve göreceksiniz önümüzdeki aylarda sonbahar gelmeden Türkiye yeniden bir ek bütçe yapmak zorunda kalacak" dedi.
"Önümüzdeki aylarda daha derin sıkıntılarını hissetmeye başlayacağız"
Don felaketi ile ilgili kurulan Meclis araştırma komisyonunda bütün partilerin ortak hareket ettiğini belirten Çömez, İklim Yasa Teklifi’nin ne kadar yanlış olduğunu bu sürecin bir kez daha gösterdiğini belirterek, nihayetinde teklifin geri çekildiğini söyledi. Çömez, "Bu doğru bir adımdı ancak yeniden gündeme geldiğinde biz gerekli erken uyarı sistemlerimizi çalıştıracağız ve iktidarı olması gerektiği uyaracağız" dedi. Don felaketinin etkilerinin çok büyük olduğunu belirten Çömez, şunları söyledi:
"Önümüzdeki aylarda daha derin sıkıntılarını hissetmeye başlayacağız. Türkiye'nin önemli ihracat kalemlerinden olan meyve ihracatında büyük bir sorunla karşı karşıya kalacağız. Öte yandan borç içinde olan üretici almış olduğu kredi borçlarını ödeyemez hale gelecek. Bunun önüne geçilmediği takdirde bir sonraki sene üretici hasadını yapamayacak. Bunlar iç piyasada da çok yüksek bir enflasyona neden olacak ki zaten gıda enflasyonunda dünya rekorları kırıyoruz. Bir yasa teklifi verdik, yüzde 30'un üzerinde etkilenen bölgelerin afet bölgesi ilan edilmesini önerdik. Ziraat Bankası borçları en az bir yıl ertelenerek çiftçimize sıfır faizli kredi verilmeli. Elektrik ve sulama giderlerinde ise destek ve teşvik verilmeli. TARSİM uygulaması doğru bir projeydi ancak gerektiği şekilde uygulanmadı."
"Çayırhan'da dört üniteden iki bazen üç tanesi çalıştırılmıyor"
Çayırhan Termik Santrali'ne ilişkin konuşan Çömez, "Yandaş bir gruba 20 milyar liraya satıldı. Gerçek değeri ise 160 milyar liraydı. 160 milyar liralık kar eden bir işletme neden 20 milyar liraya satılıyor? Neden bu paraya sattıklarını sorduğumuzda zarar ettiğini söylediler. Bununla ilgili bir araştırma yaptık. Çayırhan'da dört ünite var, son iki yıldır bu dört ünitenin bazen iki bazen üç tanesi çalıştırılmıyor. Bu esnada 'bakım yapıyoruz, tadilat yapıyoruz' demişler. Aslında gerçekte kar eden üniteleri zarar eder hale getirmişler. Siz satacağınız üniteleri neden tamir ediyorsunuz ve neden bunu gerekçe göstererek zarar ettiğini iddia ediyorsunuz" diye sordu.
"Çocuklar perişan okullarda gösteri yapıyorlar"
Çömez, proje okullardaki öğretmen atamalarına ilişkin ise şunları söyledi:
"Bu öğretmenleri neden ve hangi kriterlere göre gönderiyorsunuz? Ortada bir düzen, bir kural yok. Böyle bir uygulama olur mu? Çocuklar perişan okullarda gösteri yapıyorlar. Bu ülkede travma yaşatmadığınız kim kaldı? En son lise öğrencileri mi, öğretmenler mi kaldı? Niye bu gençlere eziyet ediyorsunuz? Bu öğretmenler şu anda çaresiz. En az 6 bini nereye gideceğini bilmiyor ve onların öğrenciler de okullarının bahçesinde üzgün. Kimi neye göre nereye gönderiyorsunuz? Buradaki öğretmenlerin tayini için hangi kriterleri öne çıkartıyorsunuz? Okullarında kalan öğretmenlerin ortak özellikleri Eğitim Bir- Sen üyesi olmaları. Siz bıkmadınız mı yandaşlık yapmaya?"
"AYM kararına uymuyorsanız o zaman bu ülke anayasal bir rejim değildir"
Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay ile ilgili kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla ilgili de konuşan Çömez, şunları söyledi:
“Kendisi anayasanın aksine demir parmaklıkların arkasında tutuluyor ve Hatay halkının iradesi gasp edilmiş durumda. Biz Can Atalay ile ayrı siyasi görüşlere sahip insanlarız ama Silivri'nin soğuk zindanında kendisiyle kucaklaştık, dertleştik ve kendisi el yazısı ile bana bir mektup verdi. ‘Hepimizin demokrasi için yan yana olabilmemiz lazım’ dedi. Bir an önce özgürlüğüne kavuşması ve Hatay iradesinin parlamentoda yeniden tecelli etmesi için gereğinin yapılması şart. Anayasa Mahkemesi’nin kararını ihlal etmek için Anayasa ihlal edildi dün Meclis'te. Anayasa Mahkemesi, 'Can Atalay milletvekilliğine geri dönsün' dedi. Eğer siz hukukun üstünlüğünün tecelli etmesini istiyorsanız Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyacaksınız. AYM kararına uymuyorsanız o zaman bu ülke anayasal bir rejim değildir. Dün daha önceden Meclis Başkanı’nın iradesiyle ısrarla ve planlı bir şekilde okutulmayan AYM kararı nöbetçi Meclis Başkanvekili tarafından okutuldu. Fakat bunun ardından tutanaklar yayınlandı, ardından kaldırıldı. Tutanak bürosuna giderek bunu sordum ve ellerinde olduğunu söylediler. ‘Saatler geçti niye yayınlanmadı’ dediğimizde 'Meclis Genel Sekreterliği’nden talimat bekliyoruz' dediler. Böyle bir uygulama olur mu? Savaşı yönetmiş gazi Meclis’in çatısı altında okunmuş bir AYM kararı konulmuyor. Hepimiz hangi görüşte olursak olalım bir hukuk mücadelesi, demokrasi mücadelesi vermek durumundayız."