“Taş ocakları kapitalist köstebeklerin yuvasıdır”

CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Mahir Polat, İzmir’in Menemen ilçesinde bir şirket tarafından yapılması planlanan kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi projesini Meclis gündemine taşıdı

12 Kasım 2019 Salı 11:57
“Taş ocakları kapitalist köstebeklerin yuvasıdır”

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi veren Polat “Taş ocakları ile güzel doğamız kapitalist köstebeklerin yuvası haline geldi. Doların yeşili halk sağlığını tehdit ediyor.” dedi.

“TAŞ OCAKLARI KAPİTALİST KÖSTEBEKLERİN YUVASIDIR”
Polat “İzmir’in Menemen İlçesi’nde Adakaya Tepe mevkiinde bir şirket tarafından yapılması planlanan kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi projesi ile ilgili 2 milyon ton taş çıkarılacak, yıllık 1 milyon 200 bin ton kapasiteli kırma eleme tesisi yapılacaktır. Proje alanının 450 metre yakınında konut bulunmakta ve DSİ 2. Bölge Müdürlüğü tarafından inşası planlanan içme suyu temini amacıyla kullanılacak olan Değirmendere Barajı rezervuar alanına 1030 m mesafede yer almaktadır. Taş ocağı, İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliği’ne göre ‘Orta mesafeli koruma alanı’ içerisinde kalmaktadır. Taş ocaklarının oluşturduğu çevre sorunları ve kent genelinde çok sayıda taş ocağı bulunması, bölge halkının tepkisini çekmektedir. Taş ocaklarına sınırlama getirilmesi yönünde talepler varken devasa boyutta yeni tesisler için ÇED süreçlerinin başlatılması tepkilere neden olmaktadır.” dedi.
“DOĞAL DENGE BOZULDU CİĞERLERİMİZ KURUDU”
Polat “Patlamaların etkisiyle etrafa yayılan yoğun toz partikülleriyle taş ocağında çalışan işçiler ve çevre halkının akciğer kanserine ve silikozis gibi akciğer hastalıklarına yakalanma riskleri çok yüksektir. Aynı zamanda patlatmalar ile doğal denge bozulmakta su kaynaklarının değişmesi sebebiyle hayatını ekip biçme ile kazanan çiftçiler ve toprakları zarar görmekte, bu durum bölgeyi kuraklığa götüren sürecin başlamasına sebep olmaktadır.  Yağmur suları ile birlikte taş ocağı çukurlarına doldurulan atıkların yeraltı sularına sızması ile başta içme suyu olmak üzere tarım arazilerinin sulanmasında kullanılan su kirlenmektedir. Taş ocakları ile birlikte ormanlık alanlar hızla yok olmakta ve buna bağlı olarak bölgede toprak erozyonları yaşanmakta, bitkiler kurumaktadır. Taş ocaklarının; yerleşim yerlerinden, ormanlık alanlardan, tarım arazilerinden, su kaynaklarından uzakta ve ağaçlandırılamayacak kayalık alanlarda yapılması gerekmektedir. Taş ocaklarının çıkardığı toz, gürültü ve bölge ekosistemine verdiği zarar göz önüne alındığında taş ocaklarına uygulanan çevre denetimlerinin artırılması büyük önem taşımaktadır.” diye ifade etti.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM’A SORULAR:
Son beş yılda İzmir’de kaç taş ocağı faaliyete geçmiştir? Bakanlığınızın hızla artan taş ocaklarının çevreye verdiği zararlara karşı aldığı önlemler nelerdir?
Projenin hayata geçirilmesinin ardından DSİ 2. Bölge Müdürlüğü tarafından inşası planlanan içme suyuna yaratacağı olumsuz etkiler gözetilmiş midir?
Kalker ocağı ve kırma-eleme tesisinin yaşam alanlarına 450 metre yakınında olduğu gözetilmiş midir?
Önergenin yanıtlandığı tarih itibariyle özelde İzmir, genelde Ege Bölgesi’nde kaç adet maden ve taşocağı tesisi için ruhsat başvurusu yapılmıştır? Bu tesislerin ÇED süreci nasıldır? ÇED gerekli değildir kararı verilen kaç tesis bulunmaktadır?

Son Güncelleme: 12.11.2019 12:48
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.