Şule Çet cinayetinin tüm ülkeyi sarstığını ve vicdanları yaraladığını belirten Taşcıer “Her kadın cinayeti davasında olduğu gibi bu davada da katiller öldürülen kadını suçlamaya çalıştı. ‘O saatte orada ne işi vardı, içki içmişti’ gibi bahanelerin ardına sığınmaya çalışan katilleri her davada görüyoruz. Bizim mücadelemiz işte bu zihniyete karşı.” ifadelerini kullandı.
“MÜCADELEMİZ KADINI İKİNCİ SINIF İNSAN GÖREN ZİHNİYETE KARŞI”
“Dava sürecinde sanıkların tutumları hem Çet ailesi hem de biz davayı takip edenler açısından oldukça zorlayıcıydı.” hatırlatmasını yapan Taşcıer, “Türkiye’nin dört bir yanında katıldığım diğer davalarda olduğu gibi, bu davada da katledilen kadın suçlandı, ‘ama’ ile başlayan sözde savunmalarla kadınların adeta eşitliği tartışıldı, indirim alabilmek için çirkin iftiralar atıldı. Mahkemeden çıkan indirimli ceza ise gerekli adaleti sağlayamadı.” dedi. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin sürmesinde karanlık bir zihniyetin etkili olduğunu ifade eden Taşcıer, “Kadınlar için ‘o saatte orada ne işi vardı, etek giymişti, ruj sürmüştü’ gibi bahaneleri öne süren ve daha da kötüsü bu bahaneleri indirim gerekçesi olarak kabul eden mahkemeler olduğu sürece kadınlara yönelik şiddet ve cinayetler de sürecek. Bizim mücadelemiz de kadını ikinci sınıf insan gören bu zihniyete karşıdır. Örgütlü kadın mücadelesi bu zihniyete karşı olan mücadelesini mutlaka kazanacaktır.” dedi.
“KADINLARIN TAM ANLAMIYLA ÖZGÜR OLACAĞI GELECEĞE ULAŞACAĞIZ”
Şule Çet isminin Ankara’da bir parkta yaşatılmasının, kadın mücadelesi için sembolik bir önemi olduğunu vurgulayan Taşcıer, “Kadınların tam anlamıyla özgür olacağı, eşitsizliği büyüten zihinlerdeki kodların ortadan kaldırılacağı, cinsiyetçiliğin ve ayrımcılığın son bulacağı bir geleceğe inanıyoruz ve bu geleceğe mutlaka ulaşacağız. Bu inançla, Şule Çet’i ve katledilen tüm kadınları anıyorum.” ifadelerini kullandı.