Torun, “ülkemizde yaşanan doğal afetlerin hemen hepsinin altından iktidarın akıl dışı uygulamaları ve kontrolsüzlüğü çıkıyor. Öte yandan hükümet çocuklarımızın geleceği olan doğal kaynakları sorumsuzca ranta peşkeş çekiyor ” diye konuştu. Torun, “devlet doğamızı altın şirketlerine peşkeş çekmektedir. Sanki çıkarılacak altın hazineye girecekmiş gibi halka ve doğaya karşı maden şirketleri korunmaktadır. Kamu yararını gözetmesi gereken hükümet oysa çevreye zarar vermemesi için bu şirketleri sıkı denetlemeli” dedi.
KİMSE DOĞAL AFET SÖZÜNÜN ARKASINA SAKLANMASIN
Seyit Torun, “hükümet plansız, projesiz ve sorumsuz uygulamalarıyla ülkemize ve doğamıza ihanet etmektedir. Kimse doğal afet sözünün arkasına saklanmasın” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, son dönemde yaşanan doğa felaketlerine dikkat çekerek, hükümetin hem tedbir almadığını hem de doğayı ve üzerindeki insanı koruyan bir politika geliştirmediğini söyledi. Torun, hükümetin tedbirsizliği nedeniyle yaşanmış felaketlere şöyle dikkat çekti: “Her yerde sel baskını, her yerde erozyon. Bakın Düzce’deki felakete, uyarılara rağmen derenin önü kapatılmış ve orada göl oluşmuş. Bakın Rize’ye, derenin içine binalar dikilmesine izin verilmiş, bakın Ordu’ya, 50 yıllık köprü selde gitmiyor, bunların yaptığı 10 yıllık köprü gidiyor. En ufak yağmurda Doğu Karadeniz şehirleri göl oluyor. Doğu Karadeniz sahil yolu hem doğayı tahrip etti, hem de insanlığı. Artık hiçbir kentte doğru dürüst denize giremezsiniz. Sorun küresel iklim değişikliği değil, asıl sorun bizim iktidarın sorumsuzluğu.”
TÜM ÜLKE RİSK ALTINDA
Hükümetin attığı her adımda felakete davetiye çıkardığını belirten Torun sözlerine şöyle devam etti:
“Bin yıllardır oluşmuş dere yataklarını imara açmaz, derelerin önünü plansız projesiz doldurmaz, derelerin yataklarını değiştirmez, altın ararken hayatı zehirleyen siyanür kullanmazsanız, maden arama bahanesi ile doğayı ve doğal kültür alanlarını talan etmenizseniz, küresel iklim değişikliğine karşı önlem almış olursunuz. Ancak bizim hükümet, ülkemizin akciğerleri olan bütün bakir doğayı, batıdan doğuya, kuzeyden güneye mahvetme peşinde. Hükümet örneğin İstanbul Kuzey Ormanları’nı, Artvin Cerattepe’yi, Kaz Dağları’nı, Çanakkale’yi, Antalya Alakır Vadisini, Ordu ve Munzur Dağları’nı gözü gibi koruması gerekirken ranta peşkeş çekmeye çalışmaktadır. Ülkede bilimsel şartlara uygun olmadan yapılacak maden faaliyetlerine karşı, suyumuzun zehirlenmemesi, ormanımızın yok edilmemesi için hükümeti uyarıyoruz. Şirketler kar edecek diye Kaz Dağları’nı yok edemezsiniz, Munzur’da dünyanın en temiz suyu madene kurban edilemez. İktidara yakın şirketlere, vakıflara kamu arazileri ve ormanları tahsis edemezsiniz. ”