Polis teşkilatında Fethullahçıların yerini kim aldı?

HDP'li Filiz kerestecioğlu, Anayas Komisyonunda büyükelçi saldırısını gündeme getirerek, "Yarın kalkıp da 'Ya, biz kandırılmışız, bu sefer de Nusracı bir örgütlenme varmış' demeyeceğinizden nasıl emin olabilecek bu halk" diye sordu. 

21 Aralık 2016 Çarşamba 16:48
Polis teşkilatında Fethullahçıların yerini kim aldı?

AKP ve MHP uzlaşısıyla Meclis’e getirilen Anayasa değişiklik teklifinin ilk gününde Ankara Emniyet Müdürlüğünde görevli bir polisin Rusya Büyükelçisine düzenlediği suikast gündeme geldi. HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, komisyonda yaptığı konuşmada, "Yarın kalkıp da 'Ya, biz kandırılmışız, bu sefer de Nusracı bir örgütlenme varmış” demeyeceğinizden nasıl emin olabilecek bu halk" diye sordu. Kerestecioğlu, şu ifadeleri kullandı:

Rusya Büyükelçisinin ölümüyle ilgili uluslararası medyada yer alan haber neydi, biliyor musunuz? “Türk polisi Rus Elçiyi vurdu”. Çok ciddi bir sorumluluk bu, gerçeklik budur. “O meczuptu, bu ‘FETÖ’cüydü” diyebilirsiniz ama bu polisle ilgili çok ciddi sorular ve şüpheler var. Deniyor ki: “Polis teşkilatı içinde şimdi de Nusra örgütlenmesi mi var?”.

15 Temmuz'dan sonra bütün partiler bir bildiriye imza attı ve 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasından sonra iki yol vardı: Bir yol demokrasiye çıkardı, bir yol diktatörlüğe çıkardı. Siz diktatörlüğü tercih ettiniz. Eğer demokrasiye çıkılsaydı bugün Rus Büyükelçisi vurulmazdı, bu ülkede OHAL olmazdı, kanun hükmünde kararnamelerle yönetiliyor olmazdık. Yapılması gereken, demokrasinin önünün açılmasıydı. 

O zaman dediniz ki, “Fetullah örgütlenmesi varmış, kandırıldık”, şimdi ne diyeceksiniz? “Polis” deyince rahatsız oluyorsunuz. Ama bundan rahatsız olmamak için aynı zamanda, Fetullahçı örgütlenmenin yerine başka bir örgütlenmenin yerleşmediğinden emin olmak gerekir. Emin miyiz bundan? Yarın kalkıp da “Ya, biz kandırılmışız, bu sefer de Nusracı bir örgütlenme varmış” demeyeceğinizden nasıl emin olabilecek bu halk? Hamasetten vazgeçelim, gerçekten hamasetten vazgeçelim. Bu ülkede hepimiz yaşıyoruz ve Suriye gibi bizim ülkedeki vatandaşlarımızın da torbalarını ellerine alıp yollara düşmesini istemiyorsak, biz gerçekten bir Suriye haline gelmek istemiyorsak hepimizin yapması gereken şeyler var. 

Bugün zannetmeyin ki insanlar, baştan sona diktatöryal bir rejimi örgütleyen, İç Tüzük’ün 38’inci maddesine göre de şurada asla görüşmememiz gereken bir şeyi merak etmiyor, yaşam hakkını merak ediyor. Şunu çok ciddi olarak vurgulamak isterim: On dört yıldır bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz, biz yönetmiyoruz. Bize, partimize defalarca suçlamalar getirdiniz, defalarca. Parti binalarımız yakıldı, kundaklandı, parti yöneticilerimiz şu anda içerideler, eş başkanlarımız içeride, milletvekillerimiz, grup başkan vekillerimiz. On dört yıldır bu ülkeyi biz yönetmiyoruz, on dört yıldır bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz. İnanın ki biz yönetiyor olsaydık 30 patlama değil, 1 değil, 2’ncide istifa ederdik. Siyasi sorumluluk bunu gerektirir.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.