Köylü kadınların ve tüm vatandaşların bahçelerinin işgal edilmesine ve yollarının kapatılmasına şiddetli tepki gösterdiği ortamda yaratılan çevre tahribatına isyan eden Adıgüzel, 1 ay önce çok yakında çıkan yangının sabotaj olduğunu ve bu konuda soruşturma başlatmayan savcılığın, çevre derneği, üniversite hocaları ve madenin zararlarını yayınlayan gazetelere soruşturma başlattığını ifade etti.
“Bu ormanları yakanların, İzmir’den çekilirken şehri yakıp yıkan Yunan ordusundan ne farkı var?” diye soran Adıgüzel’in açıklamaları şu şekilde:
“Burada altın madeni vatandaşın bahçesine kadar girmiş ve köyler arasındaki yolu da işgal etmiş durumda. Orman Müdürlüğü’nden izin almadan ormanı da kırmaya başlamışlar. Bunlar hiç hak hukuk tanımıyor.
Biliyorsunuz bir ay kadar önce ben burada bir yangına müdahale etmiştim. Buraya geldiğimizde sabotajla çıkarıldığı çok net olan bir yangın görmüştük. Her taraftan sınıra dayanmış olan bu altın madeni sadece Ünye tarafına doğru yani yangın çıkan ormanın olduğu tarafa doğru genişleyebilir. Yani buraları hiç etmek için bu yangının çıkarıldığı ortada ve bunun sabotaj olduğunu savcılara suç duyurusunda bulunarak ifade ettim. 1 ay geçmiş olmasına rağmen hiç bir işlem yapılmadı.
Bunun üzerine çevre derneğimiz, üniversiteden hocalarla çalışarak bu altın madeninin zararlarını ispat etmek için analiz yaptılar. Bizler de hep söylüyorduk zaten, Elekçi Irmağını zehirliyorsunuz diye... Maden işletmecileri de zehrin suya karışmadığını iddia ediyordu. Çevre derneğimizin üniversite hocaları ile yaptığı analizde 20 yıl öncesine göre Kurşun ve arsenik oranlarında 20 kata kadar artış tespit ettiler. Bu maden işletmesi, açıklamayı yapan derneği, hocaları ve yayınlayan gazeteyi yüzsüzce mahkemeye verdi. Burada sabotajla bu ormanların yakılması ile ilgili suç duyurumuza sessiz kalan savcılık soruşturma başlattı.
Yani vatan toprağını yakanlara soruşturma açmayan savcı, vatan toprağını korumaya çalışan çevre derneği, işini yapan bilim insanları ve halk adına yayın yapan gazeteye soruşturma başlatıyor.
Vatanı toprağı yakan kimlerdi? Kurtuluş Savaşı'nda Yunanlılar İzmir'den çekip giderken bütün İzmir’i ateşe vermişlerdi. Orayı yakan Yunanlılarla burayı yakan madenciler arasında ne fark var? Bu toprakları eken biçen bu halka sahip çıkacaksınız. Türkiye'deki mahkemeler kararlarını Türk Milleti adına alırlar. Hani nerede millet adına alınan kararlar.
Bir de diyorlar ki altın madeni ülkeye para bırakıyor. Bu Fatsa’daki madenin yılda devlete kazandırdığı para 2 milyon dolar. Fakat sadece bu bölgeden yetişen 107bin ton fındığın ülkemize katkısı 300 milyon dolar. Tam 150 katı. Bakın bunun yanına kiviyi koyun, meyveler, hayvancılığı koyun, balıkçılığı koyun zira Karadeniz’i zehirliyor. Bunun yanına arıcılığı koyun, burası kestane bal ormanı. Bu nasıl bir anlayıştır? Siz geri zekalı mısınız? Değilseniz hesap açık.
Şimdilik bu maden alanı 2000 dönüm ve burayı genişletme çalışıyorlar. 4000 dönüme çıkarmak istiyorlar. Ben buradan Fatsamın güzel insanlarına sesleniyorum. Sizi deniz ile siyanür arasına hapsetmek istiyorlar. Bizler buna izin vermeyeceğiz. Haksız hukuksuz şekilde iş yapan, doğayı, ormanımızı, suyumuzu, toprağımızı mahveden bu maden buradan kalkana kadar mücadelemiz devam edecek.”
