CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti grup toplantısındaki sözlerine ilişkin şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanı'nın zehir dolu, sataşma dolu ve iftira dolu sözlerini duyunca birkaçına cevap verme ihtiyacı doğdu. Sayın Cumhurbaşkanı kendi konuşmasında bile büyük çelişkilere düşmüştür. Bir taraftan işin pis olduğunu, kirli olduğunu, yenemediği bileği bükmek için cezaevine koymak için savcı talimatlandırdığını biliyor. İşin pis olduğunu bildiği için 'biz yokuz bu işte' diyor. 'CHP'liler getiriyor. Bırakın yargı görevini yapsın' diyor ama diğer taraftan turplardan haber veriyor. Sayın Cumhurbaşkanı sen nereden biliyorsun turpları? İki ay önce 'turpun büyüğü heybede' dedin. Şimdi, 'daha büyüğü geliyor turpun' dedin. Nereden biliyorsun? Sen Cumhurbaşkanısın. Sen yürütmenin başındasın, sen Adalet Bakanı'nı atayan kişisin. Sen hakimler ve savcıların atama yazılarının altında imzası olan kişisin. Demek ki bütün deliller sana geliyor ve sen takdir ediyorsun. Bakıyorsun, inceliyorsun ona göre de savcılara talimat veriyorsun. Bunu da itiraf ediyorsun. Normalde senin dosyayla, delillerle, tanıklarla, şikayetlerle, ifadelerle hiçöbir ilginin olmaması gerekir.
Birazcık hukuka saygın olsa, birazcık ettiğin yemine saygın olsa, sana böyle bir konu geldiğinde 'arkadaşlar ben cumhurbaşkanıyım. Beni bunlara bulaştırmayın. Bırakın yargı görevini yapsın' demen gerekir. Ama sen haber verecek kadar dosyanın içindesin. Sayın Cumhurbaşkanı, tanıkları da say. Tanık ifadelerini de anlat istersen. Çünkü biliyorsun ve içindesin, itiraf ediyorsun.
"Pislik örtme uzmanı sizsiniz"
Delilleri çok iyi biliyor, takdir etmiş ve bize diyor ki, 'pisliğinizi örtemeyeceksiniz.' Bir defa pislik örtme uzmanı sizsiniz. Biz değiliz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı, Melih Gökçek'i, başka belediye başkanlarını neden görevden aldınız? Niye yargılanmadılar? Zehra Taşkesenlioğlu neden yargılanmadı? Kendi bakanlığına dezenfektan satan bakan niye yargılanmadı? Pislik örtme uzmanı siz olduğunuz için bizim pislik örtme konusundaki yeteneğimizi sorguluyorsunuz, buna hakkınız var çünkü bu konuda uzman sizsiniz.
''Atatürk'ün partisine dokunmak sizin haddiniz de hakkınız da değildir''
'CHP'nin içinden gelen bizzat bilgiler' diyor. Ne demek bu? Demek ki sen tanıklara, bilgilere, dosyadaki delillere hakimsin. Takip ediyorsun, sana geliyor bunlar. Demek ki sen aslında cumhuriyet başsavcısısın. Bir an evvel karar vermelisin Sayın Cumhurbaşkanı. Cumhurbşkanı mı olacaksın, ettiğin yemine sadık mı kalacaksın yoksa başsavcılık mı yapacaksın? Delilleri biliyor, turpları biliyor, ne zaman geleceğini biliyor. Bizim o pislikleri örtemeyeceğimizden de emin olmuş beyefendi. Sonra diyor ki, 'biz bu işin içinde yokuz. CHP'lilerin, CHP'lilerle meselesi'.
Boğazına kadar bu işin içindesin, bu operasyonun tetikçisi sensin. Ve anlıyoruz ki Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Halk Partisi'ne operasyon hazırlığı yapıyor. Bugünkü konuşması açıkça ele vermiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisine, Kuvayımilliye'den köklerini alan, savaş meydanlarında kurulan Cumhuriyet Halk Partisi'ne operasyon çekme cesareti göstereceğini, hazırlıklarını yaptığını söylüyor. Senin ona gücün yetmez, senin kalibren yetmez. Atatürk'ün partisine dokunmak sizin haddiniz de, hakkınız da değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi kongre kararını almıştır. Sizin iftira attığınız, sizin binbir vaatle, binbir baskıyla ifade ealdığınız meczuplara rağmen bin 300 delegemiz gelecek ve orada iradesini tekrar Türkiye'ye ve size gösterecek. Bizim partimizle oynamaktan vazgeçin. İki düşmanınız var. Bacaklarınız tir tir titriyor. İktidarınızı kaybedeceğinizi fark ettiniz. Biri Ekrem İmamoğlu, cezaevine koydunuz ama Cumhuriyet Halk Partisi çok büyüdü. Yüzde 50'leri buldu. İlk seçimde seni yenecek. Kaçamıyorsun, 'Cumhuriyet Halk Partisi'ni de bölelim, tartıştıralım, kayyum atayalım, zayıflatalım.' Bu sizin yapabileceğiniz bir şey değil. Bunu yapamayacaksınız. Yiğitçe, mertçe o sandık gelecek, o sandıkta halkın vicdanında tartılacaksınız. O sandıktan kaçma şansınız yoktur. Ve bir an evvel o sandığı getirmenizde hem sizin hem de bu memleketin hayrınadır."
"Bir polis memuru ve İBDA-C'li militanlar caminin içerisinde top oynuyorlar"
Erdoğan'ın ''Şezadebaşı Camii'ndeki mezar taşlarının kırıldığı'' iddiasına yanıt veren Emir, şunları söyledi:
"Yine iftiralar bitmiyor, 'Şehzade Camii'nde mezar taşlarını kırmışlar.' Bir defa Şehzade Camii mezar taşlarını ve oradaki kutsalları koruma görevi 2021 yılındaki protokol iptal edildiği için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde değil. Buna rağmen İBB Miras ekibi, sizin cezaevine koyduğunuz Mahir Polat'ın kurduğu ekip o kutsallarımıza gözü gibi bakmaya devam etti. İki tane mezar taşı kırılmış, kimin kırdığı belli değil. Ama ben size bu sabıkalıların kırmış olabileceğini buradan söylüyorum. 'Kabataş yalanını atanlar, camide içki içildi' yalanını atanlar, şimdi bu göstericileri, gençleri suçlamak için bu yalanı atıyorlar.
''Elinden gelse 'beni mumyalayın, cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturtun' diyeceksin''
Ama bakın herkes gördü. Bu photoshop değil, bunun görüntüleri de var. Bir polis memuru ve İBDA-C'li militanlar caminin içerisinde top oynuyorlar. Bu görüntüler herkesin elinde var. Montaj falan değil, buna bir cevap ver. Veremezsin ama alanlara çıkan milyonları suçlarsın. Alanlara çıkan gençlere 'terörist bunlar' dersin. Ama buna bir cevap veremezsin. Bu yalanları bırakın artık. Kutsallarına saldırmışlar da gençler kutsalları kırmış da işte 'Özgür Özel'in de mezarı kazılacakmış.' Özgür Özel'in bir gün mezarı kazılacak. Kendisi bir fani olduğunun farkında. Her birimiz bir gün öleceğiz. Her birimizin birer mezarı olacak. Eğer çok olağanüstü bir kaza sonucu yaşamımızı kaybetmezsek. Senin de olacak Sayın Cumhurbaşkanı. Hani 'ömrüm vefa ettiği kadar cumhurbaşkanı olacağım' diyorsun ya. Demek ki senin niyetin ölüme kadar cumhurbaşkanı olmak. Ya elinden gelse kendini mumyalattıracaksın. Elinden gelse beni mumyalayın, cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturtun diyeceksin. Muhtemelen sen mezarın olmayacağını düşünüyorsun ki Özgür Özel'i mezar taşının kırılacağından hareketle tehdit ediyorsun. Bunlar bir defa normal bir konuşmada bile konuşulmayacak derecede ağır ve kaba sözler.
"Anketlerde biz yüzde 40-45 çıktıkça panik oluyorsun"
Bir de diyor ki 'senin gramın ne?' Özgür Özel'in gramını ben size söyleyeyim. Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin Genel Başkanı. Daha bu pazar günü 15,5 milyon vatandaşımızın gidip sandıklara oy verdiği partinin genel başkanı. Korkudan mesnetsiz, delilsiz, haksız uygulamalarla cezaevine koyduğun Ekrem İmamoğlu'nun Genel Başkanı ve Türkiye'nin birinci partisinin Genel Başkanı. Sen bunu biliyorsun. Anketlerde biz yüzde 40-45 çıktıkça panik oluyorsun. Özgüvenin düştükçe, özgüvenin azaldıkça narsizmin doruklarında geziyorsun. Bırak bu narsistliği. Siyasetçi halkın vicdanında tartılır, sandıkta tartılır getir sandığı al boyunun ölçüsünü."
"Burnu kırılmış, gözü patlamış, bacağı kırılmış gençlerimiz var"
Eylemlerde gözaltına alınanlara kötü muamele edildiğini kaydeden Emir, şöyle devam etti:
"Gözaltı ve tutuklama işlemlerine maruz bırakılan vatandaşlarımızın ve gençlerimizin şu andaki durumlarından bahsetmek istiyorum. Anayasal haklarını, en temel haklarını kullanan ve bunca hak gaspına, seçme ve seçilme hakkının gaspına, toplantı ve gösteri yürüyüşünün hakkına, ifade özgürlüğü hakkına müdahale edilmesine razı gelmeyen, adalet bekleyen, özgür bir ülkede yaşamak isteyen, umut veren bir Türkiye'de yaşamak isteyen, 'hayallerimi bu topraklarda gerçekleştirmek istiyorum' diyen gençleri anlamak yerine gözaltına alıyorlar. O gece alamazlarsa sabah şafak operasyonlarıyla alıyorlar. Kaç gencimizin, kaç vatandaşımızın gözaltında olduğu belli değil. Ama bildiğimiz, hapishaneler doldu, gözaltı merkezlerine geri getiriyorlar.
Orada da kötü muamele devam ediyor. Burnu kırılmış, gözü patlamış, bacağı kırılmış gençlerimiz var. Daha dün gece İstanbul'da gençlerimizi gözaltına aldılar. En büyüğü 22 yaşında. Berkay'ın suçu ne? Berkay'ın suçu 'Her şey çok güzel olacak Ekrem abi' demek değil mi? Efendim neymiş? Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmış. Yapacak. Size mi soracak? Anayasal hakkını size sorarak mı kullanacak? Türkiye sıkı yönetimde de biz mi bilmiyoruz? 'Berkay hakaret etmiş' Nerede etmiş? Sosyal medyada. Etmemiştir de velev ki etsin. Niye tutukluyorsun? Çünkü korkuyorsun, bacakların titriyor. Gençlerden korkuyorsun. Alandaki milyonlardan korkuyorsun. Ve sertleştikçe korkutabileceğini ve vatandaşları evlerinde tutabileceğini zannediyorsun ama başaramazsın. Ben size sırrını söyleyeyim, alanlara gelenler ne istiyor diye bakacaksınız. Ne istiyorlar? Adalet istiyorlar. Demokrasi istiyorlar. Halkın iradesiyle, halkın oyuyla seçilmiş birini cezaevine koymayın diyorlar. Özgür bir ülkede yaşamak istiyorlar. Cumhurbaşkanı dahil herkesin yasalara saygılı olduğu bir ülkede yaşamak istiyorlar. Bunun sözünü ver. Bunun sözünü veremeyince sokaklarda insan avı yapıyorsun. Eğitim-Sen temslicisi Levent Dölek'i alıyorsun, akademisyenleri alıyorsun, gençleri alıyorsun. Cezaevleri yetmiyor, gözaltı merkezleri kuruyorsun. Nereye kadar Sayın Erdoğan? Bu ülkeyi, 86 milyonu avcunun içine alıp sıkıştıramayacaksın. Sonun yaklaşıyor, zulmün artsın ki tez zeval bulasın."
"Ekrem İmamoğlu 15.5 milyon vatandaşın oyu ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin cumhurbaşkanı adayıdır"
Emir, bir gazetecinin Ekrem İmamoğlu'nun ''CHP'nin olağanüstü kurultayında genel başkanlığa aday olup olmayacağına'' ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"Sayın Genel Başkanımız, kurultay açıklamasını yaptığında bütün Cumhuriyet Halk Partililerin aday olabileceğini söylemişti. Dolayısıyla ben bir siyasi değerlendirme yapma ihtiyacına bile girmem böyle bir dedikodu üzerinden ama teorik olarak düşündüğünüzde herkesin elbette aday olma olasılığı vardır. Ama şunu söylemek lazım, Ekrem İmamoğlu 15.5 milyon vatandaşın oyu ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin Cumhurbaşkanı adayıdır. 13'üncü Cumhurbaşkanı olacaktır. Bunu herkes bildiği için en iyi de Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu bildiği için onu haksız bir biçimde, keyfi bir biçimde cezaevine koymuştur. Asıl üzerinde durulması gereken budur."
''Seçimden kaçtıkça sonları daha kötü olacaktır"
''CHP'nin AK Parti'yi erken seçime nasıl ikna edeceğine'' ilişkin soru üzerine Emir, şunları kaydetti:
''AK Parti sadece şu son olaylarda bile Türkiye'yi yönetemediğini ve yönetemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Sadece üç günlük ekonomik maliyet 28 milyar dolardır. Kendi ağızlarından verdikleri rakamlar. Türkiye'yi giderek kaotik bir sürece sürükleyen bu yanlış tutumlarıdır ve ülkeyi bir cendere altına alabileceklerini zannetmiş olmalarıdır. Dolayısıyla biz artık erken seçimin kaçınılmaz olduğunu görüyoruz ve onlar bunu görmedikçe, sandıktan, seçimden kaçtıkça sonları daha kötü olacaktır. Dolayısıyla anlayacaklar ama ne kadar erken anlarlarsa o kadar Türkiye için iyi olacak."
"Cumhurbaşkanı'nın da bilmiyor olması gerekir"
Murat Emir'e, Erdoğan'ın, "Başı İstanbul'da olan ahtapotun kollarının nerelere uzandığı yakında görülecek" ifadeleri hatırlatılarak, bu konuya ilişkin bilgisi olup olmadığı soruldu. Emir, şunları söyledi:
"Hayır. Benim bir duyumum olamaz. Ben sadece bir milletvekiliyim. Görevimi yapıyorum burada. Cumhurbaşkanı'nın da bilmiyor olması gerekir. Duymuyor olması gerekir ama o duyuyor. Çünkü deliller onun önüne gidiyor önce. Delil kırıntıları önüne gidiyor. Ondan sonra dosyayı renklendiriyorlar, sonra abartıyorlar. Sonra gizli tanıklarla genişletiyorlar. Sonra gelsin tutuklamalar. Cumhurbaşkanı'na sorun bu soruyu. Nereden biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı? 'Bu duyumlar, bu bilgiler, bu deliller size nasıl gelebiliyor' diye bir sorsanıza. Bana gelmiyor çünkü."