İşte Kaya’nın kaleme aldığı o mektup;
Yüce Türk Milleti'nin asil ferdi;
Sizin oyunuzla seçildiğinin farkında olan bir milletvekiliyim. Nedeni belirsiz bir şekilde ülke gündemine getirilen sistem değişikliği referandumunda, Genel Başkanım ve Parti yönetimi “Başkanlık Sistemi” lehinde tercihlerini ortaya koyarken, ben, getirilmek istenen “Tek Adam-Parti Devleti” rejimine “Hayır!” denilmesine ve güçlendirilmiş parlamenter sistemin savunulmasına dair taşıdığım inancın gereği olarak, Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifa ettim. Halen bu inancı taşımakta ve –elimden geldiğince- kitlelerle paylaşmaktayım. Sizlerin vekili olarak, aldığım vekâleti kullanma biçimimin hesabını siz asillere vermek istiyorum:
Ülkemizi -15 yıla yakın zamandır- yönetmekte olanlar, Türk milletine; din istismarının, mezhepçiliğin, yolsuzluğun, yoksulluğun, işsizliğin, yandaş kadrolaşmanın, terörün, BOP eşbaşkanlığının, Habur'un, Oslo'nun, şehirlerin cephaneliğe dönüşünü seyretmenin, dış politikada yalnızlaşmanın ve milli çıkarları koruyamamanın, yasalarla yapboz oynamanın, yürütmeyle uyumlu yargı istemenin, basın özgürlüğünü boğmanın, Türk milliyetçiliğini ayaklar altına almanın … bütün acı sonuçlarını yaşattılar. “Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyerek yola çıkanların, “anayasadan Türklüğü çıkartacağız” diyen Meclis Başkanvekilleri, “anayasadan laikliği çıkartalım” diyen Meclis Başkanları oldu. PKK'sından FETÖ'süne, terör örgütlerine “ne istedilerse verdim” diyenler, “Rabbim beni affetsin” demenin ötesinde bir bedel ödemediler. Adeta, “yaptığımız duble yollara, köprülere sayın” demeye getirdiler. Ülkeyi bu hale getirenler –yaptıklarının yanlarına kâr kalması yetmezmiş gibi- üstüne bir de ödül olarak; ülkeyi, ancak mutlak monarşi ve diktatörlük düzenlerinde görülebilecek yetkilerle, denetimsiz şekilde yönetmeyi istemekteler.
Bu istek sahipleri; Yürütme tek adamın iradesinden ibaret olsun istiyorlar. Bu tek adam tarafsız olmasın, partisinin başında bulunsun ve yasamayı da o belirlesin istiyorlar. Bu tek adam tarafsız olmasın ama eski anayasamızın “tarafsız” cumhurbaşkanına tanıdığı Anayasa Mahkemesi üyelerini ve rektörleri atama yetkilerini kullansın istiyorlar. Bu tek adam dilediğinde TBMM'yi feshedebilsin istiyorlar. Bu tek adam ülkeyi kararnamelerle yönetsin hatta OHAL ilan edip insan hak ve hürriyetlerini bile askıya alabilsin istiyorlar. Bu tek adam ülkenin idari teşkilat yapısını tek başına değiştirebilsin istiyorlar.
Bu tek adam milletin seçmediği sadece kendisinin takdir ettiği sayıları belirsiz başkan yardımcılarına ülkeyi vekâleten yönettirebilsin istiyorlar. Bu tek adam bütün üst düzey bürokratları –usulünü de kendi belirleyecek şekilde- tek başına seçsin ve atasın, Meclis'in onayına da gerek duymasın istiyorlar. Bu tek adam uluslararası antlaşmaları yapsın istiyorlar. Bu tek adam, bütçesi Meclis'te kabul edilmese bile, eski bütçesini arttırarak kullanabilsin istiyorlar. Bu tek adam yargıyı belirlesin; kendisi ile kendi seçeceği yardımcı ve bakanların yargılanmaları da ömür boyu imkânsız mesabesinde olsun istiyorlar. Bugüne dek ağızlarına “Türk” sözünü almayanlar, bir de Türklüğü ambalaj kâğıdı olarak kullanıp, isteklerini “Türk Tipi Başkanlık” kisvesi altında sunmak istiyorlar.
Vekâletini taşımaktan onur duyduğum, milletimin asil ferdi;
Sizlerden oy isterken, nasıl parti programı ve seçim beyannamesindeki ilke ve görüşlere sadık kaldıysam, halen bu sadakatin gereğini yerine getirme azim ve kararındayım. Sizlere verdiği söze sadakat gösteren her milletvekilinden beklenecek şekilde, egemenliği milletten alıp bir kişiye verecek “Tek Adam-Parti Devleti” seçeneğine “Hayır!” diyor ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunuyorum. Değişen ben değilim. Bunu unutmamanız dileğiyle…
Saygılarımla
11 Nisan 2017 Salı 10:56
Son Güncelleme: 11.04.2017 11:12