MHP’lilerin Erdoğan’ı ne kadar onayladıkları önemli ve araştırma ‘onaylamayanların’ yüzde 70 olduğunu gösteriyor" ifadesini kullanan Mahçupyan, "Diğer deyişle oradan referanduma gelecek desteğin 3 puan ile sınırlı olduğu anlaşılıyor ki bu da AK Parti içindeki Erdoğan’ı onaylamayanların yarattığı en az 5 puanlık açığın nasıl kapanacağı sorusuna bizi geri getiriyor" diye yazdı.
Etyen Mahçupyan'ın "Erdoğan'ı onaylayanların oranı ne?"başlığıyla yayımlanan (29 Aralık 2016) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanlığı sistemini’ hayata geçirmek için uğraşan AK Parti’nin, bu arada tabanıyla bağını kaybetmesi yazık olur… Muhtemelen partide kimse böyle bir tehlikenin olmadığını düşünüyor, hatta bu bağın daha da güçlendiği söyleniyordur. Ama salı günü sözünü ettiğim saha çalışmasındaki bulgular aksi yönde ipuçlarına sahip.
Toplumsal temelde bakıldığında AK Parti’nin başından itibaren daha az eğitimli kesimden oy aldığı biliniyor ve bunda değişiklik yok. Aynı şekilde bu partinin kadınlardan ve alt/orta gelirli kişilerden oy aldığı da neredeyse bütün çalışmalarda doğrulanmış bir durum. Ancak görünen o ki cinsiyet ve gelir açısından bakıldığında AK Parti ‘kimlik’ değiştirmekte. Kasım ortası yapılan araştırmada erkeklerin yüzde 53’ünün, kadınların ise yüzde 45’inin AK Parti’ye oy vermeyi düşündüğü ortaya çıkıyor. Oysa bu eğilim geçmiş on dört yıl boyunca tam tersiydi.
Gelir alanında da bir taban farklılaşmasının yaşandığı anlaşılıyor. Bin liralık katmanlar halinde ayrıştırıldığında, AK Parti’ye destek verenlerin ya bin lira altında, ya da dört bin lira üzerinde kazanca sahip olduklarını beyan edenler olduğu görülüyor. Yani geliri 1000-4000 arasında olan kesimde AK Parti desteği azalmakta. Net bir hesaplama şansımız yok ama eğer bunlara ‘orta sınıf’ diyeceksek, AK Parti’nin söz konusu tabanda desteğinin yüzde 40-45 arasında kaldığını anlıyoruz. Diğer deyişle ‘orta sınıf’ giderek iktidardan uzaklaşıyor ve sonraki yazıda görüleceği üzere bu siyasi bir duruşa da karşılık geliyor.
Diğer taraftan yukarıda zikredilen dezavantajlara rağmen AK Parti’nin hala en güçlü ve isteklerini en kolay kabul ettirecek parti olduğu açık. Her şeyden önce partilerine ‘sıkı bağlı’ olanların oranı bütün partiler için yüzde 80. Bu da AK Parti’nin bugün için hiçbir koşulda yüzde 40’ın altına düşmemesini garanti ediyor. Ancak bu partinin avantajı kendi çeperinde oy alabileceği ve böylece yüzde elliyi aşabileceği bir kitle yaratmış olması. Araştırma her parti için mevcut oy potansiyelini (oy verme ihtimali kesin veya muhtemel olanları) ve azami oy potansiyelini (oy vermeyi düşünebilecek olanları) ölçmüş. Mevcut potansiyel açısından partilerin durumu şu: AK Parti 47 – CHP 25 – MHP 20 – HDP 13. Azami potansiyel açısından ise şöyle: AK Parti 59 – CHP 42 – MHP 40 – HDP 23. AK Parti oy tabanını yüzde 25 daha artırma kapasitesine sahip ve yüzde elliyi geçebilen tek parti. En ilginç bulgu ise MHP’nin gerçek oyunu neredeyse dört katına çıkarabilecek bir atmosfer yaratmış olması…
***
Soru AK Parti’nin bu potansiyelini kullanıp kullanamayacağı ve MHP’ye olan yükselen ‘sempatinin’ bu noktada avantaj mı, yoksa dezavantaj mı olduğu. Liderlerin onaylanma oranları bir ipucu sağlıyor, çünkü referandum doğrudan Erdoğan’ın onaylanması biçiminde algılanıyor ve bunun değişme ihtimali çok zayıf. Kasım ortasında Erdoğan’ın ‘onaylanma’ oranı yüzde 46 olarak gözüküyor. Hemen ekleyelim bu oran 15 Temmuz sonrası yüzde 67,5 imiş… AK Parti içinde Erdoğan’ı ‘onaylamayanlar’ yüzde 10. Oysa Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin her ikisinin de kendi partililerince onaylanmama oranı yüzde 21,5.
***
Erdoğan AK Parti tabanı açısından kendisini kabul ettirmiş bir lider. Ne var ki referandumun geçmesi diğer parti tabanlarından ve özellikle MHP’den oy almasını gerektirecek. Bu nedenle MHP’lilerin Erdoğan’ı ne kadar onayladıkları önemli ve araştırma ‘onaylamayanların’ yüzde 70 olduğunu gösteriyor. Diğer deyişle oradan referanduma gelecek desteğin 3 puan ile sınırlı olduğu anlaşılıyor ki bu da AK Parti içindeki Erdoğan’ı onaylamayanların yarattığı en az 5 puanlık açığın nasıl kapanacağı sorusuna bizi geri getiriyor…