Artan terör saldırılarıyla ilgili "Bir öldürülme korkusu Türkiye'nin üzerine sinmiş vaziyette" diyen Kılıçdaroğlu "Türkiye'de 70 ilden IŞİD'e militan devşiriliyorsa nasıl mücadele edeceksiniz" diye konuştu.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
Bu memleket, birlikte yaşadığımız memleket, komşumuzu sorgulamadığımız bir geleneği nasıl yok ettik, kimler yok etti. Eğer bu soruyu sormazsak, güzel bir gelecek inşa edemeyiz. En büyük endişem, 2017'nin 2016'yı aratmasıdır. Böyle bir tabloyu içime sindiremiyorum.
Böyle bir tabloyu Türkiye daha uzun süre kaldıramaz. Bu memleketi bu hale kim getirdi derken, kimler getirdi bu hale, kimler yönetiyor Türkiye'yi? Bakkal mı sorumlu bu işten, manav mı sorumlu işten, sanayici mi sorumlu bu işten. Her türlü acının yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz. Ahlak dediğimiz bir kavram var. Anayasayı okudun, anayasada söylüyor zaten. Sorumlu hükümettir, sorumlu bu ülkeyi yöneten siyasilerdir diyor. Ortada sorumlu yok, ne olduğu belli değil. Ve dönüyor, ülkeyi yöneten sayın Başbakan diyor ki buna benzer terör eylemleri olacaktır diyor. Önleyeceğiz demiyor, olacaktır diyor. Türkiye'yi umutsuzluğa sürüklemek için bundan daha farklı bir cümle kullanamazsınız. Herkeste kaygı var. Bir öldürülme korkusu Türkiye'nin üstüne sinmiş vaziyette.
"Bir öldürülme korkusu Türkiye'nin üzerine sinmiş vaziyette"
Ama size şunu söyleyeyim, her yerde gururla söyleyebilirsiniz, iyi ki CHP var. Evet, mazlumun başı derde girdiği zaman CHP orada. Terör olayları dolayısıyla hayatını kaybeden aileler acılarını paylaşırken CHP orada. Bir kişiye haksızlık yapıldığı zaman CHP orada. Çözüm üreten tek parti olarak CHP orada. Saygınlığımızı korumak için, hukuk devleti için her türlü çabayı harcayan parti olarak CHP orada. Acaba iktidarın yaptığı doğruların hepsi yanlıştır demeyen CHP var. İnsan sevgisi üzerine inşa edilen bir siyaset anlayışını yaymak istiyoruz. Bize oy vermeyen, hayatı boyunca CHP'ye oy vermeyen vatandaş mağdur olduğunda onun yanında olan partinin de CHP olduğunu unutmayın.
Elinizi vicdanınıza koyun, kavgadan bıkmadınız mı? Elinizi vicdanınıza koyun, gözyaşından bıkmadınız mı? Annelerin feryadından bıkmadınız mı, korkmadınız mı, üzülmediniz mi. Babalar çocuklarını toprağa verirken üzülmediniz mi? Hayatı boyunca hiç CHP'ye oy vermemiş vatandaşlarımıza sesleniyorum. Kendinize sormayacak mısınız? Biz neyle uğraşıyoruz, bunlar ne yapıyor. Her türlü desteği verelim, bitirin terörü. Artık şu gerçeği 80 milyonun kabul etmesi lazım. Türkiye yönetilmiyor. Başbakan var, bakanlar, cumhurbaşkanı var doğru, ama Türkiye yönetilmiyor. Şu anda çöken bir devlet gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Teröre teslim olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Mücadeleyi nasıl yapacağını bilmeyen iktidarla karşı karşıyayız. Terörle mücadele bilgiyle, akılla, basiretle olur. Birilerinin sırtını sıvazlarsanız terörü yeşertirsiniz. Biz bunları söylediğimiz zaman "Vay yine CHP ne söylüyor". CHP sana yaptığınız hataları hatırlatıyor ki bir daha yapma diye. Dünyanın dört bir tarafından militanlar Türkiye üzerinden Suriye'ye geçtiler. Ben söylemiyorum bunu.
"Türkiye'de 70 ilden IŞİD'e militan devşiriliyor"
12 Ağustos 2012, IŞİD komutanı söylüyor. Bize savaşın başında katılan savaşçılarımız yanı sıra tedarikimiz de Türkiye üzerinden geldi. Bu ülkenin istihbaratı yok muydu? Nasıl oldu bu? IŞİD militanları televizyonlara çıkıyordu, sözde namaz kılıyorlardı hükümet neredeydi? Mısır konsolosluğumuz basıldı, vatandaşlarımız rehin tutuldu IŞİD yaptı diyebildiler mi? Diyemediler.
Şimdi hayatı boyunca CHP'ye oy vermeyen vatandaşıma sesleniyorum. Bir ülkenin cumhurbaşkanı terör örgütleriyle muhatap olursa Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarı derinden sarsılır. Terör örgütleriyle iş tutan bir devlet imajı doğar. Defalarca söyledim, 70 ilden IŞİD'e militan katıldı. 70 ilden IŞİD'e militan devşiriliyorsa, böyle bir iklim yaratıldıysa nasıl mücadele edelim? Suriye'de yaralandıklarında Türkiye'de tedavi edip tekrar gönderiyorsanız ve bunu söyleyen Sağlık Bakanı'ysa ne diyeceksiniz. Hayatı boyunca CHP'ye oy vermemiş seçmenlere sesleniyorum, devlet böyle mi yönetilir? Devletin valisi, kaymakamı, rektörü, hakimi nasıl oldu da teröre teslim edildi? O makamlar nasıl oldu da terör örgütlerine bırakıldı? Bir Allah'ın kulu çıkıp da bu işin sorumlusu benim niye demedi. CHP sorumludur diyorlar, ya iktidarda mı CHP?
İnsanda biraz ahlak olur, şimdi onu bıraktılar "Efendim üst akıl yapıyor" Sen hükümet değil misin kardeşim, sen hükmetme gücünü kaybetmişsin, aciz durumdasın ve bunu itiraf ediyorsun. Üst akıl bu tuzakları kuruyor, e sen hükümetsin tuzağı boz kardeşim. Bunları yapamıyorsan istifa edeceksin kardeşim, istifa edeceksin. Ben beceremiyorum diyeceksin, yönetemiyorum diyeceksin, terörü önleyemiyorum diyeceksin. PKK, FETÖ, IŞİD terör örgütlerine ülkeyi teslim ettim beni affedin diyeceksin, bunu dersen sana saygı duyarım, demiyorsan sen saygı duyulmayı hak eden bir hükümet değilsin kardeşim.
"Hep söyledik, etnik kimlik üzerinden siyaset yapmayın diye"
Hep söyledik, etnik kimlik üzerinden siyaset yapmayın. İnanç üzerinden siyaset yapmayın. Yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmayın. Bu üç ana unsur terör örgütlerini besleyen unsurlardır. İnsanı insana düşman etmektir. İnanç üzerinden siyaset, bölücülüktür. Yaşam tarzı üzerinden siyaset, bölücülüktür. Allah inandırsın dilimde tüy bitti, nereye gitsem "Etnik kimlik, inanç, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmayın" diye defalarca söyledim. Bazı çevreler, hükümet sağır duymuyor. Havuz medyası zaten dipten sağır, duymuyor. Etnik kimlik üzerinden siyaset olur mu? Kim çıkıp anne-babamı seçme özgürlüğüne sahibim diyecek. Herkesin kimliği kendisine aittir. İnanç üzerinden siyaset, bölücülüktür. Herkesin inancı kendisine aittir. Allah ile kul arasına kimse girmiyor. Böyle bir teraziyi elinde tutacak kimseye yetki verilmedi. Çıkıyor kendi kendine tüm suçu Allah'a yıkıyor, böyle bir Müslümanlık olabilir mi?
Yunusların yaşadığı Anadolu kültürü hele, dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Dostluk üzerine inşa edilmiş. Bu kadar zengin insan sevgisi yaşatmıştır Anadolu, biz bunların tamamını bir kenara bıraktık. Suudi Arabistan'dan Selefileri getiriyoruz, böyle bir Müslümanlık yoktur arkadaşlar, kendileri dışında herkesin katledilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Yılbaşı gecesi, güvenlik önemleri alınmış. Terör örgütü militanı taksiyle geliyor, elinde kalaşnikof, sokakta ateş ediyor, polisi öldürüyor, güvenliği öldürüyor, içeri giriyor 39 kişinin hayatına kast ediyor sonra elini kolunu sallaya sallaya gidiyor. 250 metre ötesinde de karakol var, etrafı polis kaynıyor.
Nasıl oluyor arkadaşlar bu? Şimdi bize Ak troller saldıracaklar bunu dedim diye, istediğiniz kadar saldırın, saldırmazsanız adam değilsiniz. Şimdi laikliği ayrıştırma aracı olarak görmeye başladılar. Ya laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir, kimsenin inancına, yaşam tarzına müdahale edilmemesi içindir. Şimdi bunun üzerinden toplumu ayrıştırmaya kalkıyorlar. Yine inançları kullanarak. Onlara şunu söylemek isterim.
Sevgili peygamberimizin hayatını yeniden okuyun, nasıl yaşadığına bakın. Yüreğindeki insan sevgisini görün. Size dayatılan kitapları değil, hiçbir şeyi yapmıyorsanız açın kutsal kitabımızı okuyun, orada bütün gerçekler vardır. Değerli arkadaşlarım, bütün bunları fırsat bilip zam yağmurunu yağdırdılar. Terör var, herkes can derdinde. Ama bunlar aynı zamanda mal derdinde. Zam üstüne zam yaptılar. Kimse nasılsa farkına varmaz, giydir giydirdiğin kadar. Asgari ücrete de zam yaptılar, yüzde 8. 1404 lira. Duyduğumda açıklama yaptım, 1404 lirayla istirham ediyorum sayın cumhurbaşkanı, bakanlar, milletvekilleri bu parayla geçinsinler. Çalışma Bakanının yaptığı açıklamaya bakın "Kılıçdaroğlu'nun duygusal ve tahrik edici konuşmasını doğru bulmuyorum". Ya bir ay dene, ne olacak.
"Asgari ücret net 1.500 liradır"
Açık ve net söylüyorum, ben kul hakkı yemem ama onların tamamı kul hakkı yer. Ben devletin malına el uzatmam, onların tamamı devlet malına el uzatmıştır. Benim evimdeki ayakkabı kutularında ayakkabı var, onlarınkilerde dolar var. Kendisi iktidar olsa artırabilecek midir diyorlar, seçimlerde biz asgari ücret net 1500 olacak; CHP'nin tüm belediyelerinde asgari ücret 1500 liradır.
Deli Dumrul istemiyoruz biz, Boğaziçi Köprüsü'nden mesela bakın parayı devlet alıyor, ötekinden bakın devlet cebinden para veriyor. Bütün bunlara AA ajansı "Köprü geçiş ücretleri güncellendi" diyor, sevsinler senin güncellemeni, hükümet yapıyor ya, zam diyemiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi otobüs ücretlerine zam yaptı diye veriyor Anadolu Ajansı. Bunun adı Anadolu Ajansı, Mustafa Kemal Atatürk'ün dünyayı bilgilendirmek için kurduğu ajans. Devleti çökertirsen bu tür çöküşlere ortam hazırlamaz.
Anadolu Ajansı'nın Genel Müdürüne sesleniyorum. Devletin kölesi misin, haber ajansı mısın sen, senin paranı ben ödüyorum ben, vergilerim ödüyor, yalan haber yapmak zorunda mısın. Seni ciddiye almıyorlar dünyada, Anadolu Ajansı mı hükümetin sözcüsü işte.
Doğalgaz Santralleri elektrik üretmiyor arkadaşlar. Kasım ayında elektriğin yüzde 37'si bu santrallerde yapılıyordu, yüzde 17'ye düştü bu oran. Vallahi de billahi de Türkiye'ye yönetemiyorlar, yönetme güçleri yok.
Bunların derdi bir kişinin başkan olması. CHP'lilere teşekkür ediyorum, komisyonda gereken her şeyi yaptılar. Tarihe not düştüler, rejim değişikliğidir dediler. Bütün bilgiler verildi. Esad'a kızan adamlar, Esad'a Esed diyen adamlar, Esad'ı yerinden edeceğiz diyen adamlar gidip Esad'ın anayasasını getirip Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasası olarak Meclis'e getirmek istiyorlar.
Biz tarihe bağlıyız diyorlar. Siz tarihe bağlı değilsiniz, siz yeri geldiğinde tarihi bile inkar eden adamlarsınız. Bu anayasa değişikliğinin demokrasi açısından büyük bir ayıbı var. Bazı milletvekilleri, AKP milletvekilleri anayasa değişikliği metnini görmeden imzalar attılar, açık ve net söylüyorum. Hayatımda CHP'ye oy vermedim diyen vatandaşlara sesleniyorum. Türkiye gibi bir ülkede anayasa değişiklik metnini görmeden o metni imzalayanlar milletvekili olamazlar. Bu kadar büyük bir ayıbı bu parlamento kaldıramaz.
Türkiye'de rejimi değiştiriyorsun, ne olduğunu bilmiyorsun, kalkıyorsun imzalıyorsun. Sen milletvekili olamazsın, sen adam da olamazsın. Bu kadar açık ve net söylüyorum. Sonra TBMM'nin yetkileri bir kişiye devrediliyor. Çıkıyor havuz akademisyenleri televizyonlara, "Meclisin yetkisi arttı" diyorlar. Onlar da kalemlerini, ahlaklarını sattılar. Ahlakı bu ülkede egemen kılacağız, sağlıklı tartışmayı bu ülkede egemen kılacağız. Birbirimizin düşüncelerine saygı göstermeyi egemen kılacağız. Eğer TBMM yetkilerini bir kişiye devrediyorsan, TBMM'nin tarihine ihanet ediyorsun demektir. O ihanet içindeler. Ve bir kişiye, Mustafa Kemal Atatürk'e verilmemiş yetkiyi, TBMM'yi fesih yetkisini bir kişiye veriyorsun. Yarın sabah kalkıp meclisi feshetse gerekçe göstermek zorunda değil. Hangi gerekçeyle feshedeceksin? Ve bunun altına imza atığ bunu savunuyorlar. Allah akıl fikir versin ne diyeyim. Güçler ayrılığı ilkesini kaldırıyorlar. Yasama yürütme yargı yok, yetki bir kişide olsun diyorlar. Türkiye daha karanlık bir ortamın içine süratle çekilmektedir.
Sayın cumhurbaşkanından, başbakandan rica ediyorum, bu teklifi geri çekin. Bu gerilimi Türkiye kaldıramaz. Tarihe bakın, demokrasiye bakın, dünyanın tüm ülkelerine bakın böyle bir düzenlemeyi Türkiye kaldıramaz. TBMM özellikle, eğer Gazi Meclis, milli Kurtuluş Savaşı'nı yönetmişse, Mustafa Kemal Atatürk'e bile başkomutanlık yetkisini sınırlı süre ile vermişse, darbe girişiminde bile çalışmasını sürdürmüşse bu teklifin geri çekilmesi lazım. Çekilmiyorsa bu parlamentoya ihanet ediliyor demektir. Bir kişi, birden fazla ili kapsayan bölgeler kurma yetkisi veriliyor. Eyalet sistemi de getiriliyor. Bir kişiye devleti yeniden yapılandırma yetkisi veriyoruz. Ne aklın, ne mantığın, ne vicdanın kaldıramayacağı bir düzenlemedir asla doğru bulmuyor.
Bu anayasa değişikliği CHP'nin sorunu değildir tek başına. Atatürkçüler, Liberaller, demokratlar, samimi Müslümanlar, adalet bekleyenlerin ortak sorunudur. Muhafazakarların ortak sorunudur. Hep beraber mücadele etmek zorundayız. Sayın cumhurbaşkanı sizden rica ediyorum, TBMM Başkanı, Başbakan sizden rica ediyorum lütfen bu anayasa teklifini geri çekin, Türkiye'ye en büyük hizmetini yapmış olursunuz.
İki değerli bilim insanı, yazarımız hapisten çıktılar ve onlar şu anda yaşamlarını sürdürüyorlar. Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan. Kendileriyle telefonda konuştum "Hiç üzülmeyin, gönlünüz rahat olsun, içeridekiler ve dışarıdakiler arasında pek bir fark yok.
Otobüse binemiyorlar, istedikleri kitap okuyamıyorlar ama dışarıdakiler de yarı açık cezaevinde" dedim. Ahmet Şık, FETÖ'den tutuklandı, FETÖ kitabı yazdığı için tutuklanmıştı. Namuslu, onurlu bir adam. Her zaman sevdik, sevmeye devam edeceğiz. Hepinize yeniden mutu bir yıl diliyorum."