Cumhuriyet’in, demokrasinin ve hukuk devletinin yok edilmesi anlamına gelen yeni Anayasa dayatmasını 100 yıllık mutabakat alanlarına ve değerlerine yapılan sistemli ve planlı bir saldırı olarak gördüklerine değinen Yılmaz, “Her partiden, her kesimden yurttaşlarımızla bu dayatmayı ve saldırıyı geri püskürtüp, bu süreci bir fırsata çevirerek, içinden geçtiğimiz bu kirli, kanlı, karanlık kaos sürecinin parantezini kapatmak istiyoruz” diye konuştu.
GERÇEK MUHABİR / ANKARA
CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, Maraş katliamının 38’inci yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, vicdanlarda ve tarih önünde zaten mahkum olmuş olan katliam faillerinin elbet bir gün hukuk önünde de gerekli cezayı alacaklarını vurgulayarak, “Çünkü insanlığa karşı işlenen suçlar zaman aşımına uğramaz, unutulmaz, unutturulamaz ve asla affedilemez” dedi. Her gün Türkiye’nin dört bir tarafında yaşanan terör eylemleri ve katliamlar üzerinden sistemli olarak yürütülen kutuplaştırmanın toplumsal barışa yönelik bir tehdit olarak endişeleri artırdığını belirten Yılmaz, “Cumhuriyetimiz’in, demokrasimizin ve hukuk devletinin yok edilmesi ve halk egemenliğinin bir kişiye devredilmesi anlamına gelen yeni Anayasa dayatmasını 100 yıllık mutabakat alanlarımıza ve değerlerimize yapılmış, sistemli ve planlı bir saldırı olarak görüyoruz. Her partiden, her kesimden yurttaşlarımızla bu dayatmayı ve saldırıyı geri püskürtüp, bu süreci bir fırsata çevirerek, içinden geçtiğimiz bu kirli, kanlı, karanlık kaos sürecinin parantezini kapatmak istiyoruz” diye konuştu.
“İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR ZAMAN AŞIMINA UĞRAMAZ”
Yılmaz yaptığı açıklamada, Maraş’ta bundan 38 yıl önce 12 Eylül faşist darbesine giden yolda solcu ve Alevi yurttaşlara yönelik bir katliam yaşatıldığını anımsattı. 1978’in 19-26 Aralık günleri arasında Maraş’ta yaşanan olaylarda, resmi rakamlara göre 111 kişinin katledildiğini, 800 civarında ev ve iş yerinin yakılıp, yıkıldığını kaydeden Yılmaz, 24 Aralık 1978’de Maraş sokaklarının kan gölüne çevrildiğini, devrimci, aydın ve Alevi vatandaşların yüzde 80’inin Maraş’ı terk ettiğini anımsattı. Çorum, Gazi, Sivas ve benzeri katliamlar gibi Maraş katliamının da aynı işbirlikçi, gerici ve karanlık odaklar tarafından gerçekleştirildiğini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
“ABD ve NATO merkezli bu katliama aracılık eden taşeron unsurlar, insanlığa karşı işlenen bu vahşetin sonucunda yargılanmamıştır. Maraş davası 12 Eylül faşizmi koşulları altında katillerin değil, saldırıya uğrayan devrimcilerin ve canları için direnen Alevi vatandaşların yargılandığı bir dava olarak görülmüştür. Vicdanlarda ve tarih önünde zaten mahkum olmuş olan katliam failleri, elbet bir gün hukuk önünde de gerekli cezayı alacaktır. Çünkü insanlığa karşı işlenen suçlar zaman aşımına uğramaz, unutulmaz, unutturulamaz ve asla affedilemez.”
HER KOŞULDA TERÖRE KARŞI BİRLİK KORUNMALI
Yılmaz, Maraş katliamında olduğu gibi, devlet içinde yuvalanmış ve etkin olmuş uluslararası güçlerin maşası olan, hukuk dışı unsurların yakın tarihte de terör eylemlerini, faili meçhul cinayetleri, toplumsal kutuplaştırmayı, siyaseti ve ülke geleceğini şekillendirmenin bir aracı olarak kullanılmaya devam ettiğini vurguladı. Darbe ve dikta süreçlerinin inşaasında bu yöntemlere sıklıkla başvurulduğuna değinen Yılmaz, “7 Haziran seçimlerinden bu yana, toplumsal şiddetin ve terör eylemlerinin toplumsal yapının ve politik süreçlerin şekillendirilmesinde kullanılan etkili bir araca dönüştürülmesini kaygı ile gözlemliyoruz. Her gün Türkiye’nin dört bir tarafında yaşanan terör eylemleri ve katliamlar üzerinden sistemli olarak yürütülen kutuplaştırma, toplumsal barışımıza yönelik büyük bir tehdit olarak endişelerimizi fazlasıyla artırmaktadır. Maraş katliamının acısını ve etkilerini unutmak ve gidermek 38 yıl sonrasında dahi mümkün değildir. Yaşadığımız katliamlar karşısında, acılarımızı bilince taşıyarak, yaşadıklarımızdan çıkardığımız derslerle; her koşulda teröre karşı birlik olacağımıza dair mutabakatımızı korumak durumundayız” dedi.
KARANLIK KAOS PARANTEZİNİ KAPATMAK İSTİYORUZ”
Oluşturulmak istenen algının aksine bu terör eylemlerinin karşısında acz içinde kalan demokrasinin ve hukuk devletinin değil, basiretsiz, tutarsız, terörle mücadele çizgisi kırık olan yönetimler olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi:
“Cumhuriyetimiz’in, demokrasimizin ve hukuk devletinin yok edilmesi ve halk egemenliğinin bir kişiye devredilmesi anlamına gelen yeni Anayasa dayatmasını yüz yıllık mutabakat alanlarımıza ve değerlerimize yapılmış, sistemli ve planlı bir saldırı olarak görüyoruz. Her partiden, her kesimden yurttaşlarımızla bu dayatmayı ve saldırıyı geri geri püskürtüp, bu süreci bir fırsata çevirerek, içinden geçtiğimiz bu kirli, kanlı, karanlık kaos sürecinin parantezini kapatmak istiyoruz. Tüm yurttaşlarımızla birlikte barış ve huzur içinde yaşadığımız bir Türkiye’ye yürümek istiyoruz. Bu inanç ve duyarlılıkla 38. yılında Maraş katliamını lanetliyor, yaşamını kaybedenleri saygıyla anıyorum.”