İnce İzmir’de on binlerin toplandığı Cumhuriyet meydanında konuşmasına Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in ünlü “acıyı bal eyledik” şiirini okuyarak başladı… “Tersanelerine girilmiş bir ülkede ilk kurşunu atan İzmir, Atatürk sevgisi, cumhuriyet sevgisi İzmir, aydınlık İzmir, gelecek İzmir” diye seslenen İnce’nin konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
KELİME OYUNLARIYLA SONUÇ ALMAYA ÇALIŞIYOR: Biliyorsunuz şimdi bir fesih tartışmasıdır gidiyor. Cumhurbaşkanın Meclis’i fesih yetkisi var mı, yok mu? Eğer gerçekten anayasa maddelerini okumuşsa görmüştür fesih yetkisinin olduğunu. Yok eğer kitap okumayıp özet okuyanlar gibi okumuşsa tabi o zaman göremez. Kelime oyun yapıyor.
FESİH YOK, İSTEDİĞİ ZAMAN SEÇİME GÖTÜRME VAR: Örneğin artık siz hiç zam kelimesi duyuyor musunuz, zam yok, ne var, güncelleme var. Fesih yok, seçime götürme var, hem de istediği zaman. Doktora gittiğin zaman senden idrar tahlili istemesi gibi. İdrarın öbür adını söylemezsiniz. Fakir ekmek çalar hırsız olur, zengin kristal vazo çalar kleptomani olur.
GÖRDÜNÜZ MÜ KARANAMEYİ NASIL İMZALIYOR?: Kanun zor, meşakkatli ve zaman alıcı bir süreçte hazırlanır. Zor ama doğru olanı budur. Kararname nasıl olur peki? Gördünüz mü dün güzellik uzmanlarının kararnamesini nasıl imzalıyor! ‘Hasan getir kararnameyi bakayım’ dedi. Buna güzellik uzmanları sevinebilir. Ama bir de bunun tersini görmek lazım. Ben anlatayım size kararnameyi. Eğer EVET derseniz, bir sabah kalkar, ‘Hasan getir kararnameyi, 3.5 milyon Suriyeli Türk vatandaşı yapılmıştır’ bitti. İki emekli ikramiyesi 20 taksitte olacak, bitti, üç şu şu eyaleti kuracağım, bitti. Şu şu kişileri yardımcı atadım, hanımefendiyi kendime birinci yardımcı yaptım. Bu nerede oldu. Azerbaycan’da. Aliyev akşamdan yengeye söz vermişti, sabah ilk işi kararnamesini imzalamak oldu değil mi?
ABDULLAH GÜL VE BÜLENT ARINÇ’IN HALLERİNİ GÖRÜYOR MUSUNUZ?: Milletvekili sayısı 50 artıyor. Bunun bu fakir millete maliyeti yıllık 400 milyon lira. Bütçeyi tek başına yapabilecek. Meclis kabul etmezse bir miktar artış koyar yine bütçe devam eder. Eğer EVET derseniz, altı ay süreyle OHAL ilan etme yetkisi vermiş olacaksınız. AKP’li kardeşim sakın ‘bana bir şey olmaz, ben AK partiliyim’ deme. Abdullah Gül, Bülent Arınç da AK Partiliydi. Bir daha önceki durumlarına bir de bugün hallerine bakın. Abdullah Gül ve Bülent Arınç partiye bile giremiyorlar. Gör hallerini gör. Güvenoyu yok. Sözlü soru kalkıyor, gensoru kalkıyor. Bakanlar beş senede Meclise bir kere gelecek. Milletvekili bakana soru soramazsa, hesap soramazsa sen de milletvekiline hesap soramazsın.
BABANI AĞLATAN ADAMA YALAKALIK YAPIYORSUN: Federasyon başkanı EVET diyor ihale alıyor. O federasyon başkanına bir çift sözüm var: Biliyorsun o bir zamanlar senin babanı ağlatmıştı. Şimdi sen, babanı ağlatan adama yalakalık yapıyorsun, babanı ağlatan adamın anasını ağlatacaksın. Ben boş fizik derslerine girmek istedim, Meclis Başkanı olmaz dedi, izin vermedi. Ama TRT FETÖ’cü Hakan Şükür’e 200 bin TL maaş ödedi.
EY DİYANET DEVLET OLANAĞIYLA EVET KAMPANYASI YAPANLARA DA FETVA VERSENE: Ne düzgün insanlar var, bu Anadolu’da. Vatandaşın birisi devlet memuru, arkadaşlarıyla birlikte bir devlet dairesinde çalışıyorlar. Bir tane su ısıtıcı almışlar, su ısıtmak için. Şeker almışlar, çay almışlar, su almışlar. Ama devlet dairesinde, devletin elektriğini kullanarak çay demleyecekler. Acaba diyorlar böyle bir çay demlersek bu haram olur mu? Bu caiz midir? Diyanete soruyorlar, diyorlar ki, ‘Ben devlet dairesinde memurum, burada çay demlesek, su ısıtsak devletin elektriğiyle caiz midir?’ Diyanet fetva veriyor; ‘caiz değildir’ diyor. O çayı içemezsin. Onlar da demlemiyorlar. Ey Diyanet, sen görmüyor musun devletin uçağıyla ‘evet’ propagandası yapıyorlar. Onlara da bir fetva versene.
BENİM PAYIM HARAM ZIKKIM OLSUN TRT’YE: Devletin örtülü ödeneği, devletin uçağı, devletin helikopteri, devletin parası, devletin TRT’si, biz o TRT’ye hepimiz para ödüyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı TRT’ye Dde bir fetva versene. Biliyorsunuz, ”Elektrik faturalarının yüzde 2’si TRT payıdır. ‘Evet’ diyenler de, ‘hayır’ diyenler de her elektrik faturasından TRT’ye pay ödüyor. Peki TRT’de bizi görüyor musunuz. TRT’yi izlersen, Türkiye’nin yüzde 99’u ‘evet’ diyor. Bir tane ‘hayır’ propagandası yok. Benim payım haram zıkkım olsun bu TRT’ye.
BEYGİRDEN DÜŞTÜĞÜ İÇİN GAZİLİK VERECEKLER HERHALDE: Cumhurbaşkanına gazilik unvanı verilecekmiş, ben duydum. Siz de duydunuz mu? FETÖ’çüleri genaral yaptığı, ne istediler de vermedik dediği için önce bir madalya taksınlar. Sonra gazilik de verirler. Savaş kazanmadığına göre herhalde beygirden düştüğü için verecekler. Öyle değil mi?
HAYIR ÇIKARSA MİNARELERDEN KLASİK MÜZİK Mİ ÇALINACAK, AYIPTIR AYIP: Afişler görüyorum. Ezan için evet. Ezanlar günde beş kere özgürce okunuyorsa, bayrağımız gönderde özgürce dalgalanıyorsa bu şehitlerimiz ve Atatürk sayesindedir. Yani hayır çıkarsa minarelerden klasik müzik mi çalınacak. Ayıp, yazık, hiç utanmıyor musunuz? Hayır çıkarsa bir başka bayrak mı olacak. Sen zaten Ankara’da iki bayrak yaptın. Göklerden mesaj var diyorlar. Bu işte ilkel bir din anlayışıdır. Getirin yani şu kararı da bir görelim. Allah her yerdedir, içimizdedir, kalbimizdedir.
EVETÇİ GURBETÇİLER O ZAMAN TÜRKİYE’YE GELSİN, AVRUPA’DA OTURMASIN: Dün Manisa’da bir vatandaşımız ben yurt dışında yaşayanlar için bir şey söylememi istedi. Ne söyleyeyim dedim. Şunları söyle dedi: Yurtdışında oturanlar Almanya’nın demokrasisinden, Avrupa’nın demokrasi kültüründen yararlanıyor sonra da EVET diyorlar, bizi tek adamın lütfuna bırakacaklar ama kendileri Almanya’nın Avrupa’nın demokrasisinde yaşayacaklar. Öyle şey olmaz dedi, gelsinler burada yaşasınlar o zaman dedi. Ben şimdi buradan onun isteğini söylüyorum.
ALLAH’TAN HİZMETKAR, BİR DE PADİŞAH OLSAYDI: Çıkmış bir de ‘Ben sizin hizmetkarınızım’ diyor. Sarayı , uçakları, mercedesi var. Damadı bakan, şoförü vekil, sekreter spor il müdürü mü? Hanlar hamamlar, damat bakan, şoför vekil... Allahtan hizmetkar. Ya padişan olsaydı Allah korusun o zaman.
ERDOĞAN'A ÇADIR TEPKİSİ... HAKARET EDECEKSEN GELME O ZAMAN: Bir konu daha oldu biliyorsunuz. Hayır çadırına uğradı Cumhurbaşkanı. Güzel, hiç itirazım yok. Bu kadar gerginlik olduğu zamanda güzel bir hareket. Ben de zaman zaman EVET çadırlarına gidiyorum ve onlara başarılar diliyorum. Onlarla tartışmaya gitmiyorum bu nezaketin gereğidir. Hem CHP’nin çadırına gidiyor hem de CHP’nin genel başkanıaı hakaret ediyorsun! Ya sen kimsin, gelme o zaman, ali kıran baş kesen misi?. 16 Nisanda memleketin bahtı mı, tek insanın tahtı mı? İşte oylanacak olan gerçek budur.
FETÖ'CÜ DAVULCU BİLE VAR TEK MİLLETVEKİLİ YOK: FETÖ ile birlikte yönetiyordunuz ülkeyi. FETÖ senin yönetim ortağındı. Bakın FETÖ'cü hemşire var mı, var... FETÖ'cü general, savcı, hakim, öğretmen, baklavacı, davulcu, zurnacı var mı, var. Bir tek FETÖ'cü milletvekili yok. Peki siz buna inandınız mı? FETÖ'cü milletvekillerini açıklayayım mı! Siz sandık başında açıktan oy kullanayım derseniz kullandırırlar mı, hayır. Ama bazıları açıktan oy kullandı, 'işte benim oyum bu' dediler. İşte onlar FETÖ'cü vekillerdir.
MEĞER TEK DERDİMİZ PARTİLİ CUMHURBAŞKANIYMIŞ: Ben çıkmayacağına kesinlikle inanıyorum... Ama diyelim pakete evet çıktı. Ama değişiklikler 2019’da yürürlüğe girecek. Bir madde var ki o ise hemen yürürlüğe girecek. O da partili cumhurbaşkanlığı maddesi. Yani Türkiye’nin hiçbir derdi yokmuş, işsizlik yokmuş, enflasyon yokmuş, dış politikada sorun yokmuş, emeklinin derdi yokmuş; tek derdimiz partili cumhurbaşkanıymış. Meğer tek derdimiz buymuş.
HER ŞEY DEVLETTEN, BAS HAYIRA KURTUL BU İLLETTEN: Ey İzmirliler hani Padişah Mecnun ile Leyla’yı çağırmış saraya. Leyla’ya bakmış, bakmış. Mecnun’a dönerek, ‘Ya Mecnun Leyla bu mu ya, hani uğruna dağlar deldiğin Leyla bu mu?’ diye sormuş. Mecnun da, ‘Padişahım siz bir de onu benim gözümle bir görseniz’ demiş. İşte eyy İzmirliler Onlar bizim gözümüzle cumhuriyete bakmıyor. Bizim aşkımızla bakmıyor. Sandık başına gittin. Zarf, pusula, mühür hepsi devletten. Bas hayıra kurtul bu illetten. Peki hangi rengi tercih edeceksin. Beyaz demokrasinin kefeni, geç onu hemen öbürüne geç. Öbürü toprağın bereketi kahverengi. Bas kahverengiye oyun bereketli olsun.
BÜTÜN DERTLERİ MİLLİYETÇİ OYLAR: Şimdi bütün dertleri milliyetçi oyları almak. Onun için yurtdışından medet umuyorlar. Ama ülkücü kardeşlerim ben görüyorum ki, bu oyuna gelmiyorlar. Türkiye - Hollanda krizi de bu milliyetçi oylar yüzünden çıktı. Biz kişileri birer devlet olarak kabul edelim. Ben ve siz iki devlet olalım... Ben sizi arıyorum, diyorum ki, sizi ziyarete geleceğim. Siz de diyorsunuz ki, 'benim düğünüm var, çocuğumu evlendiriyorum, sonra gelin'. Hollanda'da seçim var, müsait değilim sonra gelin diyor yani. Ben ısrar ediyorum, 'hayır şimdi geleceğim'. Komşuluk ilişkilerinde kapı kırarak ziyaret olur mu?
HOLLANDA OLAYININ ÖZÜ DANIŞIKLI KAVGADIR: Bakın burada ne var. 2008 tarihli yasa. Altında kimin imzası var. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzası var. Diyor ki, ‘Yurtdışında ve temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz.' Bir başka örnek. Yıl 2004. Bakın Tayyip Erdoğan ne diyor Sayın Rauf Denktaş'a, 'ne anlatacaksan Kıbrıs'ta anlat; Türkiye'de niye miting yapacaksın?' Bulgaristan türküne de burada propaganda için izin vermiyor. Şimdi bu yaptıkları hepsi oyun, hepsi danışıklı aslında. MHP ve AKP tabanlarını ikna edemediklerini gördükleri için bu tür krizleri çıkarıyorlar. İşte olayın, kavganın özü budur...
Son Güncelleme: 30.03.2017 20:39