Meclis'in gündemi, Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. Önümüzdeki günlerde Genel Kurul'da görüşülmesi planlanan teklifin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki ön müzakereleri de oldukça tartışmalı geçti.
Bankacılık kökenli CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, teklifin komisyon görüşmeleri sırasında söz alarak, bankaların yabancılaşması ve ipotekli tarım arazileri konusuna dikkat çekti. Yabancı sermayeli bankaların, Türk bankacılık sistemini adeta kuşattığın ve bu bankaların izlediği kredi politikaları nedeniyle, özellikle tarım arazileri üzerinde ciddi bir egemenlik sahası oluşturduklarını vurgulayan Hancıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendi bölgemde -ben Samsun Milletvekiliyim- tüm çiftçilerin arazileri, bilirsiniz, Karadeniz’de daha parçalanmamıştır, baba, dede, ata üzerinedir araziler, bunlar tamamen ipotek altına alındı bu bankalar tarafından. Tabii ki biliyorsunuz ülkemizdeki durumu da, çiftçi borcunu tamamen kapatamıyor ya da o gün kapatıyor, tekrar o bankadan kredi kullanıyor. Benim merak ettiğim, tamam, çiftçinin borcu devam ediyor. Bu yabancı banka yarın buradan çekip gittiğinde bu araziler ne olacak, kimlere satılacak, bu konuda ne yapılacak çok merak ediyorum, bu yüzden sormak isterim."
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN YARISI YABANCILARIN ELİNDE
Konuya ilişkin bir açıklama yapan Hancıoğlu, satın alma, kuruluş ve şube açma yoluyla, şu anda yabancı sermayeli 21 bankanın Türkiye'de faaliyette olduğunu; sermaye hacmi ve işlem kapasitesi baz alındığında, bankacılık sistemimizin yarısının bu bankaların kontrolü altına girdiğini kaydetti.
Halkbank ve Ziraat Bankası gibi kamu bankalarının asli görevlerini yerine getirmeyerek, çiftçiyi ve esnafımızı yabancı sermayeli bankalara mahkum bıraktığını ifade eden Hancıoğlu açıklamasını şöyle tamamladı:
"Çiftçimiz, borcunu çevirebilmek için çaresizce bu yabancı bankaların kapısına gidiyor. Sonuçta tarlalara ipotek konuyor, borç ödenemezse haciz ediliyor. Mülkiyeti, yabancı sermayeli bankaların eline geçen tarım arazilerimizin ne kadar olduğu hiç bir zaman açıklanamıyor. Bu, büyük bir sorundur ve çözümü de köklü olmak zorundadır. İktidar ve bankacılık sisteminin düzenleyici ve denetleyici yetkiye sahip olan bütün paydaşları, hiç zaman kaybetmeden, bu sorunu ortadan kaldıracak politikaları ve uygulamaları hayata geçirmek zorundadır. Aksi takdirde, ülke ekonomisi de tarım sistemimiz de çok daha ağır bedeller ödeyecektir."