Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Ekonomi Forumu’na gönderdiği mesajda, “Türkiye’nin Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’de attığı adımların ne kadar isabetli ve yerinde olduğu anlaşılmıştır. Ülkemiz bu coğrafyalarda üstlendiği sorumlulukla teröre set çekmiş, demokrasiyi korumuş, diyalog ve uzlaşının önünü açmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrimiçi gerçekleşen Katar Ekonomik Forumu’na, gönderdiği görüntülü mesajla katıldı. Erdoğan, mesajında; “İslam düşmanlığı”, “yerli aşı”, “ekonomi”, “terör” konuları üzerinde durdu.
“Katar’a yönelik uygulanan haksız abluka ve yaptırımların kaldırılmasına ve kardeş Körfez halklarının yeniden kucaklaşmasına imkân sağlayan Körfez İş Birliği Konseyi kararlarından duyduğumuz memnuniyeti de buradan tekrar ediyorum” diyen Erdoğan’ın görüntülü mesajındaki konuşması özetle şöyle:
“AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER SALGINDA KADERİNE TERKEDİLDİ: 2020 yılına dair ekonomik veriler, dünyanın nasıl bir girdabın içinde olduğunu göstermeye yeterlidir. Küresel sistemin çeperinde yer alan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler salgın karşısında kaderlerine terkedildi. Aynı kayıtsızlığın aşı meselesinde de sergilendiğine şahit oluyoruz. 100’e yakın ülkenin ilk doz aşıya dahi ulaşamadığı vahim tabloyla karşı karşıyayız. Analizler, 2023 yılına kadar 85 yoksul ülkenin aşıya erişim imkanı bulamayacağını işaret ediyor. Aşı ve ilaç acil bir şekilde tüm ülkelerin kullanımına açılmadıkça küresel ekonomik canlanmanın mümkün olmayacağını biliyoruz.
İNSANLIĞIN AŞISI OLACAK: 158 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi malzeme desteğinde bulunduk. Bir taraftan farklı kaynaklardan temin ettiğimiz aşıları vatandaşlara uygularken diğer taraftan henüz aşıya ulaşamamış dost ve kardeş ülkelere yardımcı olmaya çalışıyoruz. Yıl sonuna doğru kullanıma hazır hale getirmeyi planladığımız milli aşı çalışmalarımızı bu hassasiyetle yürütüyoruz. Türkiye’nin geliştirdiği Covid-19 aşısının milletimizle birlikte tüm insanlığın da aşısı olacağının müjdesini paylaşmak istiyorum.
IRKÇILIK VİRÜSÜ…: Giderek küresel bir boyut kazanan ırkçılık virüsüne de değinmekte fayda görüyorum. Salgın sadece ekonomik adaletsizlikleri derinleştirmekle kalmamış, İslam düşmanlığı ve göçmen karşıtlığını da alevlendirmiştir. Birçok batılı ülkede kültürel ırkçılık, tahammülsüzlük koronavirüsten daha tehlikeli bir hal almıştır. Batıda ırkçı ve İslam düşmanı saldırılar son 5 yıl içinde yüzde 250 artmıştır. Camilere derneklere, Müslümanlara ait iş yerlerine, Müslüman kadın ve gençlere yönelik ırkçı eylemlerin tırmandığını görüyoruz. İki hafta önce Kanada’da gerçekleşen benzer bir terör eyleminin haberini aldık. Bir Müslüman aile, İslam düşmanı terörist tarafından alçakça katledildi. Irkçı terör saldırıları sadece Müslümanları değil, Musevileri, Afrikalıları, Asya kökenlileri, Romanları da hedef alıyor. Ancak uluslararası medya ve insan hakları örgütleri bırakınız tepki göstermeyi derin bir sessizliğe bürünüyor. DEAŞ ile mücadelede sergilenen küresel dayanışmanın terör parantezine alınarak Müslüman düşmanı akımlara karşı da gösterilmesi şarttır.
SALGIN RİSKLER OLUŞTURSA DA FIRSAT PENCERESİ DE AÇIYOR: Salgın sonrasında dünyanın ekonomik, sosyal ve siyasi bakımdan büyük değişimlere sahne olacağını görebiliyoruz. Salgın her ne kadar ülkelerimiz ve ekonomilerimiz için riskler oluştursa da pek çok fırsat penceresi de açıyor. Salgın döneminde sadece sağlıkta değil, üretim, lojistik, kamu güvenliği, istihdam, sosyal destekler alanında da ülkemiz pozitif yönde ayrıştı. Asya merkezli üretim ağına alternatif arayışların da üç kıtayı birleştiren stratejik konumuyla Türkiye, daha fala ön plana çıkmaya başladı. Olumsuz ekonomik iklime tedarik ve lojistik zincirlerindeki aksaklıklara ve artan korumacılığa rağmen 2020 yılını büyümeyle kapattık. Yüzde 1,8’lik oranla G-20 içerisinde en yüksek büyümeyi kaydeden ikinci ülke olduk. G-20’de sanayi üretimi en çok artan devletler arasında yer aldık. OECD tarafından yayımlanan son raporlarda Türk ekonomisi için 2021 yılında yüzde 5,7 ve 2022 yılında yüzde 3,4 büyüme görülüyor. Bu OECD üyeleri arasında görülen en güçlü toparlamalardan biridir. Bu yıl toplam ihracatta 200 milyar dolara ulaşarak yeni bir rekora imza atmayı planlıyoruz.
TÜRKİYE’NİN SURİYE, LİBYA VE DOĞU AKDENİZ’DEKİ ADIMLARI İSABETLİDİR: Ülkemizi sivil, daha demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma hedefiyle başlattığımız çalışmaları sürdürüyoruz. Bölgemizdeki sorunları çözmek, küresel istikrar ve barışa katkıda bulunmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Karşılıklı saygı ve eşit ortaklık temelinde komşularımızdan başlayarak bölge ülkeleriyle iş birliğimizi ilerletmekte kararlıyız. Türkiye’nin Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’de attığı adımların ne kadar isabetli ve yerinde olduğu anlaşılmıştır. Ülkemiz bu coğrafyalarda üstlendiği sorumlulukla teröre set çekmiş, demokrasiyi korumuş, diyalog ve uzlaşının önünü açmıştır.”