''Erdoğan CHP'den Korkuyor, İstediği Kadar Saldırsın''

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, istediği kadar saldırsın. Kendisinden sonra CHP’nin iktidara geldiğini görüyor. CHP’den korkuyor. İsraf ile nasıl mücadele edilir, yoksulluk ile nasıl mücadele edilir, verginin her kuruşunun hesabı nasıl vatandaşa verilir, bunları tüm dünya görecek” diye konuştu.

05 Ocak 2021 Salı 16:11
''Erdoğan CHP'den Korkuyor, İstediği Kadar Saldırsın''

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz 2016 sonrasını 12 Eylül dönemine benzeterek, “Türkiye, sivil darbe içindedir” dedi. Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan atamaya tepki gösteren öğrencileri engellemek için kapıya kelepçe takılmasına ilişkin “Darbe döneminin daha güzel fotoğrafı olabilir mi” yorumunu yaptı. Demokrat Parti’nin Millet İttifakı’ndan ayrılacağı iddialarını yalanlayan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ı beslemek için o haberler yapılıyor” dedi. Kılıçdaroğlu, partisine yönelik eleştiriler hakkında da “Erdoğan, istediği kadar saldırsın. Kendisinden sonra CHP’nin iktidara geldiğini görüyor. CHP’den korkuyor. İsraf ile nasıl mücadele edilir, yoksulluk ile nasıl mücadele edilir, verginin her kuruşunun hesabı nasıl vatandaşa verilir, bunları tüm dünya görecek. Partiye zarar veriyor mu? Bizim partimize zarar vermez” diye konuştu. “HDP kapatılsın” çağrıları için de Kılıçdaroğlu, “Bu AK Parti ve MHP’nin sorunu. Kapatılabilir mi? Kapatılabilir. Darbe dönemindeyiz. Her şey yapılabilir. Bunlar doğru mu? Hayır, demokrasimizi geriye götürür. Siyasi partilere her türlü eleştiriyi yaparsınız ama kapatma doğru değil” dedi. CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in katledilen Pınar Gültekin’in babasına "davadan vazgeç" dediği iddiaları için de Kılıçdaroğlu, “Bir iftira var. Sonuna kadar gidin hesabını sorun. Milletvekili o kadar açık söyledi” dedi ve “İftirayı atan kim” sorusunu ise önümüzdeki günlerde açıklayacaklarını belirtti. 

Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde gazeteciler ile bir araya geldi ve sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları ve sorulara verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:

NEREYE DOKUNSANIZ SORUN YUMAĞI: Mağdurun hakkını korumak bize düşer. Mağdur vatandaş sesini çıkardığında ya savcı çağırıyor ya da anında linç yiyor. Vatandaşlarımın bilgisine sağduyusuna güveniyorum. Kim doğruyu söylüyor kim söylemiyor bunu en iyi vatandaşlarımız bilir. Türkiye’nin dünya kadar sorunu var, nereye dokunsanız bir sorun yumağı. Mutfaklarda yangın var, insanlar perişan. Hükümetin önüne her sorun için çözüm koyduk. Bizim çözümlerimizi yanlış bulabilirler ama onlar da bir çözüm koysunlar. Ekonomiyi neden dövizle faiz arasındaki eksene oturttular? İşsizlik yakıyor. Torpili olan iş buluyor torpili olmayan isterse KPSS’de 100 alsın eleniyor, liyakat kavramını hangi gerekçe ile unuttuk? 2020’den sorunları devraldık, ‘artık yeter’ diyoruz. Çözüm üretim. Erdoğan bu soruma asla cevap veremiyor, 82 milyon insanı hangi gerekçe ile Londra’daki tefeciye mahkûm ettin? Halktan yana mı yoksa tefeciden yana mı davranacaklar? Halktan yana yönetselerdi tefecilerin kucağına oturmazlardı. Vatandaşım emin olsun ülkenin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Sorunu çözecek insan adalet diyecektir, adaletsizliğe karşı çıkacaktır, israfa izin vermeyecektir, 13 uçakla gezmeyecektir, israf haramdır, karşı çıkacaktır, vatandaşlar arasında ayrım yapmayacaktır, kendi vatandaşına hakaret etmeyecektir, eleştiriyi saygıyla karşılayacaktır, demokrasiye inanacaktır, demokrasinin erdemini tüm İslam dünyasına anlatacaktır, bu topraklarda bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece uyumayacaktır. Bu niteliklere sahip olan insanlara oy veriniz. Bu nitelikleri savunanların yanında durunuz.

TÜRKİYE, SİVİL DARBENİN İÇİNDE: (İlker Başbuğ’un 27 Mayı açıklaması) 20 Temmuz’dan sonra Türkiye bir sivil darbenin içindedir. Biz hiçbir darbeyi savunmadık.  Demokrasinin bu noktaya gelmesinin temelinde darbeler vardır. Biz hem askeri hem de sivil darbelere karşıyız. 12 Eylül’de Kenan Evren ve arkadaşları ne yaptıysa 20 Temmuz’dan sonra benzerini bunlar yaptı. OHAL koşullarında darbe süreci sürüyor. Bugün Erdoğan’ı eleştirme cesaretini kaç kişi gösterebiliyor? Kenan Evren ile kıyaslayınca paralelliği görürüsünüz. O dönem de parlamento askıya alınmış göstermelik parlamento vardı, şimdi de o var. Biz her iki darbeye karşıyız.

DARBE DÖNEMİNİN FOTOĞRAFI: (Boğaziçi kampüsünde kelepçe takılması ve CHP’nin akademik özerklik konusunda projeleri) YÖK kimin zamanında kuruldu? 12 Eylül darbecilerin yaptığı yasal düzenlemelerin hepsi hala yürürlükte. O dönem üniversiteye nasıl atanırsa hala öyle atanıyor. Erdoğan istediğini atıyor. Tek koşulu var partili olması lazım. Tek görevi Erdoğan ve arkadaşlarını alkışlamak. Akademik özerklik çok önemli. Bilim üretilen yerlerde, her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı yerde akademik özerklik vardır. Bildiri yüzünden akademisyenler atılıyorsa geçmişteki darbenin bir benzerinin yaşandığını gösterir. Bir üniversitenin bilimsel, yönetsel, mali özerkliğinin olması lazım. Bunun dışındaki yerlere üniversite demek çok zor. Kelepçe takılması için darbe döneminin daha güzel fotoğrafı olabilir mi? Üniversitenin kapısına kelepçe vuruyorsunuz.

AKP’NİN SİYASİ TERCİHİ BÖYLE: (En düşük emekli maaşının asgari ücretin altında kalması) 18 yılın sonunda Türkiye, ekonomik buhranla karşı karşıya. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki borcun faizini ödemek için de borçlanmak zorunda. Peki, bu borçların ödenmesini hangi toplumsal sınıflar üstlenecek? Memura, işçiye, emekliye hak ettiği paralar verilmiyor. Milyonlarca da işsizimiz var. Toplumun üreten kesimi fatura ödemek zorunda kalıyor. AK Parti’nin siyasi tercihi böyle. Geniş kitleler buna karşı çıkıyorsa oylarını ve tercihleri değiştirmek zorunda. AK Parti, TÜİK’e talimat veriliyor. Merkez Bankası Başkanı’nı ‘benim dediğimi yapmadı’ diye görevden alıyorsanız, onu da alacaksınız. Bilim insanlarının açıkladığı rakamla sokaktaki vatandaşın rakamı aynı, TÜİK’inkiler farklı.

GEREKSİZ TARTIŞMA: (Fikri Sağlar’ın CHP’ye yönelik eleştirileri) Gereksiz bir tartışma, herhangi bir değerlendirmem de yok. Gündemde olmayan bir tartışmayı gündeme getirmenin de hiçbir mantığı yok.

BİZİ BİR KİŞİ DEĞİL, FELSEFE KURTARACAK: (Cumhurbaşkanlığı seçimleri için muhalefetin adayı) Kendimizi bir kişiye kilitlersek yanlış yapmış oluruz. O şu demek oluyor; ‘Devleti bir kişi yönetecek.’ Bu algı yaratılmaya çalışılıyor, tehlikeli bir algı. ‘Bir kişi gelecek bizi kurtaracak’, biz Orta Çağ’da mıyız? Bizi kurtaracak olan akıl, erdem, istişaredir. Bir felsefe kurtaracak, bir kişi değil. Birlikte, beraber çözüm. Beraber yapacağız bunu.

PARA HER ŞEY DEĞİLDİR: (SMA hastası için başlatılan kampanyaya iktidar kanadının tavrı) Umut her zaman değerlidir, umudun önüne para konulamaz. Karşı çıkanlar, kendi çocukları aynı pozisyonda olsalardı karşı çıkarlar mıydı? O beyler o annelerin dramını biliyorlar mı? Para her şey değildir. Her şey insan için yapılmıştır. Acı olan bunun hekim tarafından dillendirilmesidir.

ERDOĞAN’I BESLEMEK İÇİN YAPILIYOR: (Demokrat Parti’nin ittifaktan koptuğu iddiaları) Endişeniz olmasın, o haberler doğru değil. Erdoğan’ı beslemek için o haberler yapılıyor. Daha üç dört gün önce aynı masada Sayın Genel Başkan ile yemek yedik.

PARLAMENTER SİSTEM İÇİN ÇALIŞMAMIZ VAR: (Parlamenter sisteme dair bir çalışma ortaya konulacak mı, HDP ile temas olacak mı?) Çalışmamız var. (Parlamenter sisteme dair) Ön çalışmalar yapılıyor. Sadece biz yapmıyoruz. Gelecek Partisi de yaptı. Millet İttifakı’nı oluşturan diğer partiler de yapıyor. Bu çalışmalar bir olgunluğa oluştuğu zaman, ittifakı oluşturan partiler belki bir ortak metin çıkarılabilirse Türkiye’nin önüne güzel bir çalışma konulmuş olacak. Bütün siyasi partiler bizim için değerlidir. Her siyasi parti, bu çalışmayı gönderirse teşekkür ederiz. AK Parti’de böyle bir şey yaparsa teşekkür ederiz. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, Türkiye’nin büyümesi açısından, siyaset kurumunun halka hesap vermesi açısından çok önemli. HDP böyle bir çalışma yapıyor mu bilmiyorum.

İTTİFAK İÇİN ORTAK KARAR VERİRİZ: (Yeni dönemde ittifakın genişlemesi tartışmaları) Onu bilemiyorum. Ben Millet İttifakı sözcüsü değilim. Bütün genel başkanlar eşit düzeyde. Bir araya gelir, belirli konularda karar veririz.

ERDOĞAN, CHP’DEN KORKUYOR: (CHP’ye yönelik eleştiriler) Erdoğan, istediği kadar saldırsın… Kendisinden sonra CHP’nin iktidara geldiğini görüyor. CHP’den korkuyor. İsraf ile nasıl mücadele edilir, yoksulluk ile nasıl mücadele edilir, verginin her kuruşunun hesabı nasıl vatandaşa verilir, bunları tüm dünya görecek. Partiye zarar veriyor mu? Bizim partimize zarar vermez. CHP bugün gerçek anlamda halkın partisidir. Erdoğan’ın dokunamadığı tüm kesimlere CHP dokunuyor. Taşeron işçilerin sorununu kim çözdü, biz çözdük. Asgari ücreti sen veremiyorsun, biz belediye olarak veriyoruz. CHP, artık 2021 yılının en güven veren partisidir. Söylediği her söz doğrudur. Sorunu çözme konusunda ortaya koyduğu görüş yüzde 100 doğrudur. Erdoğan, apartman görevlileri kim, bilir mi? Biz biliriz. Emeklinin durumunu bilir mi? Biz biliriz. Onlar devleti arpalığa çevirdiler. Mühendis, mimar işsiz, bunlar beş maaş alıyorlar. Nasıl beş maaş alıyorsun? Bu sorularımıza yanıt veriyor mu? Asla vermiyor.

AŞI TAKVİMİNE İHTİYACIMIZ VAR: (Aşı tartışmaları) Doktorların kararlarına uymamız gerekir. Aşı konusunda benim bir açıklama yapmam doğru olmaz. Çin aşısı daha mı iyi daha mı kötü, bunu tartışmak yerine tartışmamız gereken konu şu, kim ne zaman aşı olacak? Köydeki, şehirdeki, mahalledeki ne zaman olacak? Bunları bilmiyoruz. Maske takvimi koyamadılar, beceremediler. Bari bir aşı takvimi koyun. Bu takvime ihtiyacımız var.

KAPATMA DOĞRU DEĞİL: (HDP kapatılsın çağrılarının sorulması) Bu AK Parti ve MHP’nin sorunu. Kapatılabilir mi? Kapatılabilir. Darbe dönemindeyiz. Her şey yapılabilir. Bunlar doğru mu? Hayır, demokrasimizi geriye götürür. Siyasi partilere her türlü eleştiriyi yaparsınız ama kapatma doğru değil.

BİR İFTİRA VAR: (CHP vekili Girgin hakkındaki iddialar) Bir iftira var. Sonuna kadar gidin hesabını sorun. Milletvekili o kadar açık söyledi, bırakın CHP’yi milletvekilliğinden istifa ederim dedi.

(İftirayı atan kim?) Önümüzdeki günlerde bu konu bilgilendirilecek, meraklanmayın.

(CHP’deki taciz iddiaları) Suç işleyen insanlar üzerinden partileri yargılamak doğru değil. Kişi suç işlemiş ise gereğinin yapılması lazım, bu kadar basit. Gereğini yapıyoruz.

KENAN EVREN’İN AKLINA GELMEMİŞTİ: (Gazetecilerin basın kartlarına engelleme) Özgür medyaya baskı var. Doğru habere iletişim engeli getiriliyor yargı kararıyla. Adam sahte diploma sahibi, mahkemede itiraf ediyor, siz kalkıyorsunuz bunu Meclis’te savunuyorsunuz ve bir de sahte diploma haberlerine erişim yasağı getiriyorsunuz. Kenan Evren’in aklına gelmemişti bu. Özgür medya, haberlerini baskılara rağmen yapacak. Bir ülkenin hapishanelerinde gazeteci varsa o ülkede demokrasi yoktur. Medya üç tür baskı altında. İlki doğrudan gazeteci üzerine. Tutuklanabilir tazminata mahkûm edilebilir. İkincisi gazeteye ceza. BİK aracılığı ile. Sonuncusu da Maliye Bakanlığı aracılığı ile yapılıyor, gazete patronu cezalandırılıyor. Havuz medyası ise BİK aracılığı ile besleniyor. Gazetelerin tirajları yanlış. 300 bin tirajlı gazete 30 bin satıyor. 180 bin tirajlı gazete kapandı. Beş bin bile satmıyordu. BİK aracılığı ile devlet soyuluyor.

İNCE İSTİFA ETTİ Mİ BİLMİYORUM: (Muharrem İnce istifa etti mi) Bilmiyorum arkadaşlar. Üyelikten kim ayrıldı ya da ayrılmadı, her hafta MYK’de partiye katılanlar ve ayrılanlar bildirilir, o hafta en genç bir kız ve erkeğe ben telefon eder, aramıza hoş geldin diye tebrik ederim. Onun dışında partimiz gayet iyi herhangi bir sorunumuz yok. Üyemiz de azalmadı.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.