Erdoğan Toprak, TBMM’nin Irak-Suriye gündemiyle olağanüstü toplanması gerektiğini belirterek, “TBMM’nin görüş ve değerlendirmeleri, Irak Meclisi’nden daha değersiz değildir. Musul’a operasyon hazırlıkları hız kazanırken, Bağdat’ın TSK’yı topraklarında ‘işgalci’ olarak suçlaması, ABD’nin onayı ve bilgisi dışında olamaz. ABD’nin, TSK’yı, Irak’ta illegal olarak nitelemesi bunun teyididir. Asıl hedef, Türkiye’yi bölgede ve uluslararası alanda zora sokmaktır. ” dedi.
İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Toprak, yaptığı açıklamada şunları gündeme getirdi:
“Cerablus operasyonuna başlangıçta sessiz kalan ABD, Rusya ve Suriye hükümeti şimdi farklı gerekçelerle, TSK’nın uluslararası hukuka aykırı davrandığını, Şam hükümetinden izin ve onay alınması gerektiğini dile getiriyorlar. Suriye yönetimi, Türkiye’yi egemenlik haklarını ihlal ve ülke topraklarını işgal ettiği gerekçesiyle, BM’ye şikâyet ederek, TSK’nın derhal geri çekilmesini istedi. Cumhurbaşkanının ifade ettiği, Suriye topraklarında güneye, El Bab’a yürünmesi, 45 kilometre derinliğe inilmesi ve 5 bin kilometrekarelik bir alanın terörden arındırılarak ÖSO’nun denetimine bırakılması planı, TSK’nın Suriye’de kalıcı olarak yerleşmesi demektir. Rusya, El Bab konusunda kesin tavrını Esad ve Suriye ordusundan yana ortaya koymuş, Türkiye’yi uyarmıştır. Anlaşılan hükümet bu uyarıyı dikkate almıştır ki, Putin 10 Ekim’de Türkiye’ye gelmeyi kabul etmiştir. Aksi durumda, Türkiye-Rusya ilişkilerinin, 24 Kasım 2015’den de daha kötü hale gelmesi ihtimali söz konusu olacaktır. Kaldı ki, ÖSO’nun bu genişlikte bir alanı kontrol edecek, IŞİD’e karşı koruyacak gücü yoktur. Böyle bir planın anlamı, TSK’nın Suriye topraklarında geniş bir alanda yerleşmesi ve kalıcı olarak üslenmesidir. Bu aynı zamanda Türkiye’yi doğrudan Suriye savaşının taraflarından birisi haline getirmek, isyancıların hamisi konumuna sokarak, Suriye’de doğrudan cephe açmaktır. Suriye’de çeşitli güçlere destek veren hiçbir ülke bugüne kadar kara birliklerini Suriye topraklarına doğrudan sokmadı. Hükümetin, Mehmetçiği ve tankları bu ülkeye sürmesi, ucu açık, tehlikeli ve uzun süreli bir maceraya ülkemizin sürüklenmesidir. Şam yönetiminin Türkiye’yi BM’ye şikâyet etmesiyle eş zamanlı olarak, Irak Yönetimi’nin TSK’yı işgalci olarak nitelendirip, topraklarından çıkmaya çağırması dikkat çekicidir!”
Toprak, Cumhurbaşkanının Musul’la ilgili açıklamaları ve Irak-Suriye tezkeresinin TBMM’den geçirilmesi sonrasında, Bağdat’ın tavrındaki bu sert değişimin, ABD’nin bilgisi, onayı ve teşvikiyle gerçekleştiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Irak Meclisi’nin aldığı kararın hemen ardından, Irak’taki IŞİD karşıtı koalisyonun sözcüsü ABD’li John Dorrian’ın, TSK’nın Irak’taki varlığının illegal olduğunu, Irak hükümetinin izni ve onayının bulunmadığını açıklaması, bu değerlendirmelerimin doğruluğunu göstermektedir. Kasım’da başlaması planlanan Musul harekâtına, TSK’nın ve Başika’da TSK tarafından eğitilen, eski Musul Valisi Esil Nuceyfi’ye bağlı silahlı güçlerin katılmasına, ABD ve Bağdat yönetimi karşı çıkmaktadır. Bu kuvvetlerin, Irak ordusu emrine girmeleri gerektiği ifade edilmektedir. Irak Ordusu, Irak Özel Kuvvetleri, Barzani peşmergeleri ve Şii Milis Güçlerinin yer alacağı belirtilen Musul harekâtında, TSK ve eğittiği Esil Nuceyfi birliklerinin yer alması halinde, bir Şii-Sünni mezhep savaşının başlayacağı endişeleri dile getirilmektedir. Musul’un ardından IŞİD’ten kurtarılması hedeflenen Tel Afer’de ise durum daha ciddi ve vahimdir. IŞİD işgali sırasında, IŞİD’le işbirliği yaparak, Şii Türkmenleri katleden ve Tel Afer’den çıkartan Sünni Türkmenlerin, bu defa harekâta katılacak Şii Türkmen milislerce katliama uğramasından kaygı duyulmaktadır. TSK’nın harekâtta yer alması durumunda, Şii milislerle TSK arasında çatışmalar yaşanması gündeme gelecektir. Böyle bir durumda, Türkiye’nin bir anda kendisini sonuçları kestirilemeyecek bir Şii-Sünni mezhep savaşının ortasında bulması, kuvvetle muhtemeldir. Hükümet, Suriye ve Irak’ta ülkemizi daha büyük tehlikeler ve tehditlerle karşı karşıya bırakmadan, konu tüm boyutlarıyla TBMM’de gerekirse kapalı oturumda acilen görüşülmeli, muhalefetin de görüş ve değerlendirmeleri, uyarıları dikkate alınmalıdır. TBMM’nin varlığı ve görüşleri, Irak Meclisi’nden daha değersiz değildir. Her saat başı dengelerin ve tarafların değiştiği, ittifakların yeniden kurulduğu Ortadoğu coğrafyasında, ülkemizin büyük bir felâkete sürüklenmemesi için, hükümeti Irak ve Suriye politikalarını gözden geçirmeye çağırıyorum.”
Son Güncelleme: 06.10.2016 10:06