Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, “Son zamanlarda bazı park, bahçe buralardaki bankların üzerinde yatanlar, şunu açık ve net söylüyorum, bunların bir kısmının öğrencilikle alakası yok. Bunlar, kendilerine göre güya sözde öğrenci. Bunlar aynen Gezi Parkı olayı neyse bunun bir başka versiyonudur” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısının ardından konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ana başlıklarıyla şöyle:
“YEŞİL KALKINMA DEVRİMİ: Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki hitabımızda ülkemiz için çok önemli bir milat olduğuna inandığım bir müjdeyi de sizlerle ve tüm dünya ile paylaştık. Türkiye, 2053 vizyonumuzun ilk ve en kritik hedeflerinden biri olduğuna inandığım, yeşil kalkınma devriminin tabii bir sonucu olan iklim değişikliği konusunda yeni ve tarihi bir adım atıyoruz. Bilindiği gibi ülkemiz, 2015 yılında Paris İklim Anlaşması’na muvafakat veren devletler arasında yer alıyordu. Ancak, yükümlülüklerle ilgili kısımdaki adaletsizliklere olan itirazımız sebebiyle anlaşmanın Meclisimizdeki onay sürecini başlatmamıştık. Son dönemde yaşanan gelişmeler, ülkemize verilen taahhütler ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde önümüzdeki ay, meclisin yeni yasama yılının başlamasıyla bu anlaşmayı onaylama kararı aldık.
GLASGOW’A KADAR TAMAMLAMIŞ OLACAĞIZ: Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda duyurduğumuz bu kararımızın ülkemize ve dünyaya hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah, Kasım ayında Glasgow’da yapılacak iklim değişikliği zirvesine kadar onay sürecini tamamlamış olacağız. Bu karar, belirlediğimiz takvim çerçevesinde yatırımdan üretime, ihracattan istihdama kadar geniş bir alanda kapsamlı değişikliklere gideceğimiz manasına geliyor. Esasen, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uyum için gerek eylem planını hazırlayıp devreye alarak bu konuda zaten önemli bir adım atmıştık. Şimdi bunu Paris İklim Anlaşması ile 2053’e kadar uzanan bir perspektifte orta ve uzun vadeli hedef haline getiriyoruz.
KALKINMA HAMLELERİNDEKİ EN KESKİN TERCİH: Girdiğimiz bu yeni yol, Türkiye’nin Cumhuriyet dönemindeki kalkınma hamlelerinde yaptığı en keskin tercihlerden birini ifade ediyor. Her ne kadar birileri sırf bunun altında bizim, hükümetimizin, cumhur ittifakının imzası var diye yapılan işi değersiz hale getirmeye önemsizleştirmeye hatta tam tersi göstermeye çalışsa da gerçekten tarihi bir karar aldık. Her şeyden önce, anlaşmalara taraf olduğu halde hiçbir yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, artık Türkiye’yi bu sebeple eleştiremeyecekler. Tam tersine artık her platformda biz onları yükümlüklerini yerine getirmeye zorlayacağız. Avrupa Birliği başta olmak üzere ekonomik ve sosyal kalkınmamıza destek talep edeceğimiz çevrelerin karşısına artık daha güçlü bir şekilde çıkacağız.
BU TERCİH BİZİM İÇİN BİR LÜKS, BİR KAYIP, BİR TAVİZ DEĞİL : Orta ve uzun vadeli tüm kalkınma programlarımızı planlarımızı, uygulamalarımızı Yeşil Kalkınma devriminin gerektirdiği yapısal dönüşümünü rehberliğinde hazırlayacak ve yürüteceğiz. Bu tercih bizim için bir lüks, bir kayıp, bir taviz değil tam tersine bugünden geleceğe hazırlanmanın yol haritası olacaktır. Zaten bir süredir yenilenebilir enerji, atık yönetimi, orman alanlarının özellikle artırılması gibi hususlardaki gayretlerimizde bu konuda belirli bir mesafe kat etmiştik. Ülkemizin ilk yerli otomobilini, elektrikli olarak tasarlamamız, nükleer güç santrali kurmaktaki ısrarımız, akıllı binalar ve şehirler konusundaki teşviklerimiz bile bu doğrultudaki tercihlerimizin birer örneğidir. Madem iklim değişikliği bir gerçektir ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. Elbette Türkiye böyle hayati bir meselede öncü rol üstlenecektir. Yaşadıkları yerler su altında kalarak yok olacak veya çölleşecek milyonlarca insan her geçen yıl, bu hakikatle çok daha acı şekilde yüzleşmek zorunda kalacaktır. Dünya iklim değişikliğine bağlı büyük göçlerin arefesindeyken bizim şu veya bu mülahazayla böyle bir sürecin dışında kalmamız düşünülemez.
NET 0 EMİSYON HEDEFİ: İlgili kurumlarımız şimdiden ülkemizin 2053 taahhüdü olan net 0 emisyon hedefi doğrultusunda eylem planlarını hazırlamaya başlamıştır. Enerji, sanayi, ulaştırma, bina, tarım, atık, orman ve su alanları başta olmak üzere hayatımızın her boyutunu kuşatan bu eylem planlarını Meclisimizin onayının ardından yürürlüğe koyacağız. Elbette bu öyle kolay bir süreç olmayacaktır. Ama başaracağımızdan hiç şüphemiz yoktur. Nice sessiz devrimleri hayata geçiren, Türkiye’de yeşil kalkınma devrimini de inşallah milletimize biz kazandıracağız.
ESKİ TÜRKİYE HASTALIKLARI: Türkiye ekonomisi, salgın şartlarını ve daha önce yaşadığı kimi sıkıntıları hızla geride bırakarak hak ettiği yere doğru hızla yol alıyor. İş dünyamızın yatırım iştahı, üretim gücü, ihracat kabiliyeti, istihdam kapasitesi hızla artıyor. Uluslararası yatırımcıların, ülkemize olan ilgisi de giderek güçleniyor… Bu gelişmelerin gerisinde Türkiye’yi küresel siyasi ve ekonomik sistemin dışına itmeye, eski Türkiye hastalıklarını yeniden hortlatmaya çalışanların heveslerini kursaklarında bırakmak için verdiğimiz mücadelede elde ettiğimiz başarı vardır.
KÜRESEL İNOVASYON ENDEKSİNDE 10 BASAMAK SIÇRAMA: Ülkemizin yıllık ihracatı, tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşarak 210 milyar doları geride bıraktı. İstihdamımız, düzenli olarak artıyor. Ülkemizde bu yılın ikinci çeyreğinde 15 yaş üstü nüfusun iş gücüne katılma oranı, yüzde 51 ve istihdam oranı da yüzde 45 olarak gerçekleşirken işsizlik oranı, yüzde 12’ye geriledi. Geçtiğimiz günlerde aldığımız güzel bir haber de ülkemizin 132 ülkenin yer aldığı, küresel inovasyon endeksinde 10 basamak birden sıçrayarak tarihinin en yüksek konumuna ulaşmasıdır. Bu başarıyla, orta üst gelir grubunda dördüncü sırada yer alan Türkiye, inşallah önümüzdeki yıllarda çok daha iyi yerlere gelecektir.
AZİZ SANCAR BURS PROGRAMI BAŞLIYOR: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız da bu başarıların kalıcı olması ve daha ileriye taşınması için kısa adı STAR bursu olan TÜBİTAK Stajyer Araştırmacı Programını başlattı. Bu yıl uygulamaya geçirilen bu program kapsamında 1500 lisans öğrencimiz, kamu destekli AR-GE projelerinde bizzat yer aldı. Şimdi STAR burs programını 1500 öğrencimiz için daha yeniden açıyoruz. Yine TÜBİTAK tarafından Nobel ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar adına Ocak ayında doktora sonrası araştırma bursu programı başlatıyoruz. Bu programda yer alan öğrencileri, Aziz hocamız bizzat seçecek ve kendi laboratuvarında onlarla çalışacak. Aziz Sancar Burs Programı’nın da araştırmacılarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Görüldüğü gibi gençlerimiz başta olmak üzere ülkemizin tüm imkanlarını hedeflerimize ulaştırmak için harekete geçirmenin gayreti içerisindeyiz. Türkiye’nin ekonomideki gerçek potansiyelini, gücünü, fotoğrafını yansıtmayan haberler, beyanlara kimsenin itibar etmediğini zaten biliyoruz. Büyüyen gelişen, kalkınan, güçlenen Türkiye’den rahatsız olanlar içerideki şeamet tellallarını da kullanarak iş dünyasının ve halkımızın moralini bozmaya çalışıyor.
YALAN VE İFTİRA BATAKLIĞINA MAHKUM EDİYORUZ: Ülkenin ve milletin felaketinden kendine siyasi ikbal devşirme peşinde olanları, içinde bulundukları yalan ve iftira bataklığına mahkum ediyoruz. Biz, bakanlıklarımızla, kurumlarımızla, Meclisimizle, Cumhur İttifakı ile büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda durmadan, duraksamadan, dinlenemeden mücadele etmeyi sürdürüyoruz. İnşallah, 2023 hedeflerimize de ulaşarak ülkemizi küresel rekabet liginin en üstüne çıkartmış ve artık gençlerimize 2053 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri bir Türkiye emanet edebilir hale geleceğiz. Gelişen ve büyüyen Türkiye gerçeğini görmek için şöyle durup etrafa bir bakmak, dünyada olup bitenleri takip etmek, oralardaki insanların hangi sıkıntılarla yaşadıklarını görmek dahi yeterlidir. Biz kimseye ‘illa dükkanı kapatıp buraya gelin’ demiyoruz. Ama herkesten biraz vicdanlı, insaflı, hakka ve hakkaniyete uygun davranışlar, sözler tutumlar beklemenin de hakkımız olduğuna inanıyoruz.
YÜZ YÜZE EĞİTİMİN KESİNTİSİZ ŞEKİLDE DEVAMI İÇİN AŞI OLMAYA DAVET EDİYORUZ: Aziz milletim, eğitim hükümetlerimiz döneminde en çok önem verdiğimiz en büyük yatırımı yaptığımız alandır. Özellikle, salgın sürecinde teknolojinin imkanlarından istifade ile uzaktan yürütülen eğitim öğretim faaliyetlerinin yüz yüze eğitim öğretimin yerini almadığını gördük. Bunun için bu yıl her kademedeki eğitim kurumunun faaliyetini yüz yüze sürdürmesi konusunda kararlı bir tutum ortaya koyduk. Nitekim, okul öncesi ilkokul, ortaokul ve liselerde 6 Eylül’de başlayan eğitim öğretim faaliyetleri alınan tedbirlere ve belirlenen kurallara uygun şekilde başarıyla yürüyor. Ülke genelindeki resmi ve özel 71.320 okulda bir milyon 172 bin öğretmenle 17 milyon 436 bini aşkın öğrencimizle eğitim öğretim faaliyetleri devam ediyor. Yaklaşık bir buçuk yıllık aranın ardından elbette ufak tefek aksaklıklar olmuştur. Ama bunlar da ilgili kurumlarımız tarafından süratle giderilmiştir. Okullarda yüz yüze eğitimin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla bu dönem için 722 milyonluk bir ödeneği yerlerine ulaştırdık. Temizlik konusunda herhangi bir aksaklık yaşanmaması için mevcut 71 bin temizlik personelini 42 bin ilave ile 113 bine çıkardık. Öğrencilerimizin nerdeyse tamamının derslere katılması, çocuklarımızın okulu özlediğini gösteriyor. Öğretmenlerimizin aşılama oranı artarken velilerimizi ve aşı sırası gelen öğrencilerimizi de yüz yüze eğitimin kesintisiz şekilde devamı için aşı olmaya davet ediyoruz.
AYNEN GEZİ PARKI OLAYI NEYSE BUNUN BİR BAŞKA VERSİYONUDUR: Bugünden itibaren de pek çok üniversitemiz, önceden ilan ettikleri akademik takvime uygun şekilde eğitim öğretim faaliyetlerini başlattı. İnşallah, önümüzdeki hafta da külliyemizde üniversitelerimizin tamamını kapsayan ortak bir akademik yıl açılış töreni gerçekleştireceğiz. Tabii üniversitelerin açılmasıyla öğrencilerimizin barınma ihtiyaçları konusunda iki yılın birikimine bağlı yoğun bir talep ortaya çıktı. Her şeyden önce şu gerçeği milletimin dikkatine sunmak istiyorum. Türkiye dünyanın en fazla sayıda kamu yükseköğrenim öğrenci yurduna ve yatağına sahip ülkesidir. Sevgili milletim, bunu altını çizerek özellikle vurgulamak istiyorum. Son zamanlarda bazı park, bahçe buralardaki bankların üzerinde yatanlar, şunu açık ve net söylüyorum, bunların bir kısmının öğrencilikle alakası yok. Bunlar, kendilerine göre güya sözde öğrenci. Bunlar aynen Gezi Parkı olayı neyse bunun bir başka versiyonudur. Hükümete geldiğimizde aziz milletim, ülkemizde 190 olan yurt sayısını 774’e, 182 bin olan yatak kapasitesini 719 bine biz çıkardık.”