CHP'li Yılmaz'dan çarpıcı 'Kadın Raporu'

CHP’li Yılmaz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde “AKP İktidarında Kadın Olmak” başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda, kadın emekçilerin işgücündeki durumundan işsizliğine, kadın cinayetlerinden kız çocuklarının maruz kaldığı istismara kadar pek çok veriye yer verildi. Rapora göre, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı OECD ülkelerinin yarısı kadar. Kadın istihdamında ise Türkiye, Yunanistan ve Güney Afrika’nın bile gerisinde yer alıyor.

09 Mart 2017 Perşembe 12:29
CHP'li Yılmaz'dan çarpıcı 'Kadın Raporu'

Türkiye, kadınları yaşatan bir ülkeden çok öldüren bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Kadınlar en çok iş ya da eş cinayetlerine kurban gidiyor. 2016’da eş ve aileleri eliyle 328 kadın katledildi. İş cinayetlerinin yüzde 6’sını ise kadınlar oluşturuyor. Geçen yıl 368 kız çocuğu cinsel istismara uğradı. Yılmaz, Türkiye’de kadın olmanın ne kadar zor olduğunun raporla bir kez daha görüldüğünü belirterek, “Siyasete egemen kılınmaya çalışılan kavga dilinin karşısına, uzlaşı kültürü konularak, kadın hakları kadınlarla beraber savunulmalıdır” dedi.

CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde Türkiye’deki kadınların ve kız çocuklarının yaşadığı sorunlara dikkat çekmek amacıyla bir rapor hazırladı. “AKP İktidarında Kadın Olmak” başlıklı rapora göre, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı OECD ülkelerinin yarısı düzeyinde. Kadın istihdamında ise Türkiye, Yunanistan ve Güney Afrika’nın bile gerisinde yer alıyor. Kadınlar en çok iş ya da eş cinayetlerine kurban gidiyor. 2016’da eş ve aileleri eliyle 328 kadın katledildi. İş cinayetlerinin yüzde 6’sını ise kadınlar oluşturdu. Geçen yıl 368 kız çocuğu cinsel istismara uğradı. Yılmaz, Türkiye’de kadın olmanın ne kadar zor olduğunun raporla bir kez daha görüldüğünü belirterek, “Siyasete egemen kılınmaya çalışılan kavga dilinin karşısına, uzlaşı kültürü konularak, kadın hakları kadınlarla beraber savunulmalıdır” dedi.

KADININ İŞGÜCÜNE KATILIMI OECD’NİN YARISI

Yılmaz’ın hazırladığı raporda, Türkiye’de kadınların, neoliberal politikaların neden olduğu çalışma koşulları içerisinde iş hayatının dışına itildiğine, çalışan kadınların ise yine bu politikalarla esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerine maruz bırakıldığına dikkat çekildi. Kadının tek rolünün “annelik” olduğu vurgusuyla, kadınların eve hapsedildiği ifade edilen raporda, yarı zamanlı, esnek çalışma koşullarının meşrulaştırıldığı vurgulandı. Kadınların işgücü katılma ve istihdam oranlarının OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığı rapora göre, Türkiye’de erkeklerin işgücüne katılım oranı kadınların katılım oranının 2 katından fazla olduğu görülürken, kadınların işgücüne katılım oranı dünyanın çok gerisinde. Fransa’da yüzde 51.6, İsveç’te yüzde 69.5, Almanya’da yüzde 54.7 olan kadınların işgücüne katılım oranı, Türkiye’de sadece yüzde 31.5 düzeyinde.

KADIN İSTİHDAMINDA TABLO DAHA DA KÖTÜ

OECD ülkelerinde kadınların istihdama katılım ortalaması 2015 yılında yüzde 61.8 iken, bu oran kadınlarda yüzde 30.5 düzeyinde kalıyor. OECD ülkelerinde kadın ve erkek istihdam oranları arasındaki fark düşükken, Türkiye’de ise makas çok daha geniş.  2015 yılındaki istihdam oranlarına bakıldığında Türkiye kadınların istihdam oranında son sırada bulunuyor. Güney Afrika ve yakın süreçte büyük bir ekonomik kriz yaşayan Yunanistan’ın kadın istihdam oranı dahi Türkiye’den yüksek.

KAYITDIŞILIK VE İŞSİZLİK

Rapora göre, Türkiye’de istihdam edilen kadınların yarısı kayıt dışı çalışmaya zorlanıyor. Bu da kadınları güvencesizlik ve geleceksizlik kıskacına itiyor. Türkiye’de kadın işsizliği son 2 yılda yüzde 36 artarak 1 milyon 151 binden 1 milyon 566 bine yükseldi. Genç kadın işsizlik oranı ise yüzde 19.4’ten yüzde 28.6’ya çıktı. En büyük artış ise tarım dışı genç kadın işsizliğinde gözlendi.

KADINLAR EŞ VE İŞ CİNAYETİNE KURBAN GİDİYOR

Türkiye’nin kadınları yaşatan bir ülkeden çok öldüren bir ülke olma yolunda hızla ilerlediğine dikkat çekilen raporda, hızla artan toplumsal şiddet, ayrımcılık ve eğitim sisteminde yaşanan derin sorunların bu şiddeti artırdığı, kadınların ya iş ya da “eş” cinayetlerine kurban gittiği vurgulandı. Rapora göre, 2016’da 325 kadın eşleri ya da aileleri eliyle katledildi. Uluslararası Af Örgütü`nün yaptığı araştırmalara göre, 15-40 yaşları arasındaki birçok kadın kanser, trafik kazaları ya da sıtma gibi hastalıklardan değil erkeklerin şiddeti nedeniyle ölüyor ya da yaralanıyor.

2016 yılında iş cinayetine kurban giden 1970 işçinin yüzde 6’sını ise kadınlar oluşturuyor.

KIZ ÇOCUKLARINA İSTİSMAR

Rapora göre, 2016 yılında 368 kız çocuğu cinsel istismara uğradı. Bu çocukların yüzde 3’ü engelliyken, cinsel istismarların yüzde 59’unun okullarda yaşandığı tespit edildi. Bunun dışında kız çocukları sokakta, zorla götürüldükleri evlerde, alıkonuldukları araçlarda, kandırılarak götürüldükleri evlerde, kurslarda, otobüslerde ve parklarda cinsel istismara maruz kaldı.

2015’te zorla evlendirilen çocuklardan 31 bin 337’sini kız, 1483’ünü ise erkekler oluşturdu. Son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu zorla evlendirildi. 2010-2015 yılları arasında 16-17 yaşlarında zorla evlendirilen kız çocuklarının sayısı ise 232 bin 313’ü buldu.

“KADINI EVE HAPSEDEN ANLAYIŞTAN VAZGEÇİLMELİ”

Yılmaz, raporun sonuç bölümündeki değerlendirmesinde, Türkiye’de neoliberal ve gerici politikaların, erkek egemen anlayışla ortaklaşarak kadın emeğini ve kimliğini önemsizleştirdiğine dikkat çekti. AKP’nin, kadınların kamusal yaşamda, aile ve çalışma hayatında ve siyasette erkeklerle eşit konuma gelmeleri yönünde bir iradesinin bulunmadığını vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:

“Özellikle son dönemlerde AKP hükümetinin yürütmekte olduğu toplumu ayrıştıran, kutuplaştıran ve ötekileştiren politikalar ile kadınların yaşadığı sorunlar katlanarak artmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığı AKP’nin ayrıştırıcı politikalarının bir ayağını oluşturmaktadır. Son 14 yılda, kadınların güçlendirilmesine ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik hiçbir niteliksel gelişme sağlanamamıştır. Kadınlarımız için öncelikli olarak cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerektiği açıkça ortadadır. Kadını eve hapsetmeye çalışan, toplumsal hayattan ve çalışma hayatından dışlayan, ikincil plana atan erkek egemen anlayış terk edilmeli, herkese güvenceli iş ve güvenceli istihdam koşulları yaratılmalıdır. Esnek ve güvencesiz çalışma koşullarının yerini tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları almalıdır. İşyerlerindeki cinsiyetçi politikalar son bulmalı, kadınlara yönelik şiddet ve taciz vakalarının üzeri örtülmemeli, cezalar arttırılmalıdır. Kadınlarımızın görevi gibi görülen ev içi sorumluluklar kamu politikalarıyla aşılmalıdır.”

“HEDEFİMİZ ÖZGÜRLÜKLERİN TÜRKİYESİ’Nİ YARATMAK”

CHP’nin 1931 programında “kadınlara milletvekili seçilme hakkı verilmesi” gibi dönemin tüm çağdaş uluslarının da ilerisinde çağdaş bir hakkın tanınacağını belirttiğini, 1935 programından önce bu hedefin gerçekleştiğini kaydeden Yılmaz, “Kadınlarımızın aile, çalışma, toplumsal ve siyasal hayattaki yerinin güçlendirilmesi ve var olması partimiz için önceliklidir ve partimizin tarihsel rolüdür. Partimizin önceliği, hukukun üstünlüğünü ve temel hakları yeniden tesis edip, korkuya son vererek, ‘Özgürlükler Türkiyesi’ni’ yaratmaktır. Ülkemizin genç, kadın, emekçi ve kırılgan tüm kesimlerinin her türlü baskıcı ve ataerkil güç odaklarına karşı savunulması gerekmektedir. Haklarına sahip çıkan özgür kadınlar, demokratik ve kalkınmış bir toplumun temel taşıdır. CHP, haklar ve özgürlükler siyasetini hayata geçirerek kadınlarımızı güçlendirecek ve özgürlüklerini teminat altına alacaktır. Bugün toplumun yaşadığı tüm sorunların odağında kadınlarımız yer almaktadır. Unutulmamalıdır ki, bir siyasal sistemin özgürlük anlayışı kadına bakışı üzerinden ve şekillenir ve ölçülür. CHP olarak, kadınlarımızı siyasal, toplumsal ve üretim alanında güçlü hale getirmek bizim tarihsel rolümüzdür” diye konuştu.

RAPORUN TAMAMI ŞÖYLE:

1. GİRİŞ

Türkiye’de kadınlar, neoliberal politikaların neden olduğu çalışma koşulları

içerisinde iş hayatının dışına itilmekte, çalışan kadınlarımız ise yine bu politikalarla esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerine maruz bırakılmaktadır.

Kadının tek rolünün “annelik” olduğu vurgusuyla, kadınlarımız eve hapsedilmekte ve  yarı zamanlı, esnek çalışma koşulları meşrulaştırılmaktadır.

2. KADIN EMEĞİ

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) verilerine göre, son bir yılda sigortalı çalışan 40 bin kadın işten çıkarılmıştır. Kayıtsız çalışanlarla birlikte bu sayının yüz binleri bulduğu vurgulanmaktadır.

OHAL ilanından sonra çıkarılan KHK’lerle binlerce memur, öğretmen, akademisyen meslekten ihraç edilmiş, yani kadın emekçilerin yıllardır yaşadığı sıkıntılara AKP iktidarıyla yenileri eklenmiştir.

2.1. TÜRKİYE’DE KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI OECD ÜLKELERİNİN YARISI KADAR

OECD ortalamasına bakıldığında erkeklerin iş gücüne katılım oranı toplamda % 69,2 iken, kadınların iş gücüne katılım oranı % 55.4’tür. Ancak ülkemizde erkeklerin iş gücüne katılımı, kadınların iş gücüne katılımının 2 katından fazladır ve ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı dünya örneklerine göre de oldukça düşüktür. Fransa’da kadınların işgücüne katılım oranı % 51,6, İsveç’te % 69,5, Almanya’da % 54,7 gibi yüksek oranlardayken, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımı neredeyse bu ülkelerin yarısı kadardır.

Tablo 1. Seçilmiş OECD ülkelerinde cinsiyete bağlı işgücüne katılım oranları

İşgücüne Katılma Oranı %                 2015

Ülkeler                                                   Erkek                                 Kadın

Belçika                                                    58.9                                   48.0

Almanya                                                 65.9                                   54.7

Fransa                                                     60.9                                   51.6

İsrail                                                        69.3                                   59.1

Birleşik Krallık                                      68.8                                    57.7

İspanya                                                    65.7                                   53.7

İtalya                                                       59.6                                    40.2

Türkiye                                                   71.6                                    31.5

OECD Ortalama                                    69.2                                    55.4

Kaynak: OECD (2015). Employment. http://stats.oecd.org/Index.aspx?DataSetCode=GENDER_EMP

2.2. TÜRKİYE KADIN İSTİHDAMI AÇISINDAN OECD ÜLKELERİ İÇERİSİNDE EN SON SIRADA

Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımını etkileyen faktörler, kadınların istihdama katılımını da kısıtlamaktadır. Ülkemizde kadınların istihdama katılımı 1950’li yıllarda başlamış, yıllar içerisinde artmıştır. Ancak ülkemizde kadın istihdamı hâlâ istenilen düzeyde değildir ve birçok OECD ülkesine göre de kadınlarımızın istihdam oranı çok düşüktür.

2015 yılındaki istihdam oranlarına bakıldığında Türkiye kadınların istihdam oranında son sıradadır. Güney Afrika ve yakın süreçte büyük bir ekonomik kriz yaşayan Yunanistan’ın kadın istihdam oranı dahi Türkiye’den yüksektir.

OECD ülkelerinde kadınların istihdama katılım ortalaması 2015 yılında % 61,8’dir. Türkiye’de ise bu oran kadınlarda % 30,5, erkeklerde ise % 69,9’dur. Görüldüğü gibi, kadınların istihdama katılım oranı, OECD ülkelerindeki oranın yarısı kadardır.

OECD ülkelerinde kadın ve erkek istihdam oranları arasındaki fark genelde azdır. Fransa’da kadınların istihdama katılım oranı % 46,5, erkeklerin ise % 54,3’tür. Aynı şekilde Belçika, İsveç, İspanya, Birleşik Krallık, Almanya ve İtalya’da da kadınlarla erkekler arasındaki istihdam oranlarındaki fark düşüktür.

Tablo 2. Seçilmiş OECD Ülkelerinde Cinsiyete Göre İstihdam Oranları

İstihdam Oranı %                                2015

Ülkeler                                                   Erkek                                 Kadın

Belçika                                                    53.5                                   44.3

Almanya                                                 62.6                                   52.4

Fransa                                                     54.3                                   46.5

İsrail                                                        65.7                                   55.9

Birleşik Krallık                                      64.9                                   54.5

İspanya                                                   52.0                                   41.1

İtalya                                                       52.8                                   35.1

Türkiye                                                   65.0                                   27.5

OECD Ortalama                                   63.5                                    50.9

Kaynak: OECD.(2015). Employment: Employment and unemployment rate(quarterly data), by sex

2.3. TÜRKİYE’DE İSTİHDAM EDİLEN KADINLARIN YARISI KAYITDIŞI ÇALIŞIYOR

Kasım 2016 TÜİK verilerine göre, kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 32.7’dir. Bunların yüzde 43.5’ininde kadınlar kayıt dışı çalışmaktadır. Yani çalışan kadın emekçilerin neredeyse yarısı kayıt dışı çalışmaktadır. Kadın emekçilerimizin yaşadığı “güvencesizlik” ve “geleceksizlik” sorunu bu oranlarla bir kez daha görülmektedir.

2.4. TÜRKİYE’DE KADINLARIN İŞSİZLİK ORANI, ERKEKLERDEN DAHA FAZLA

Ülkemizde yaşanan ve her geçen gün artan ekonomik sorunlar, kırdan kente yaşanan göç ve tarım sektörünün daralması ve sanayileşmede yaşanan problemler kadın işsizliğini her geçen gün arttırmaktadır.

Tarım sektöründe yaşanan daralma bu sektörde çalışan kadın iş gücünün azalmasına neden olurken, kentlerdeki toplumsal cinsiyete dayalı, erkek egemen çalışma koşulları ise kadın işsizliğinin artmasına sebep olmaktadır.

TÜİK’in verilerine göre, kadın işsizliği son iki yılda yüzde 36 artarak 1 milyon 151 binden 1 milyon 566 bine yükselmiştir.

Aynı verilere göre, 2006 yılında yüzde 19.4 olan genç kadın işsizlik oranının bir önceki yılın Kasım ayına göre 6,9 puan artarak 28,6’ya yükseldiği görülmektedir.

2006 yılında yüzde 18.9 olan tarım dışı kadın işsizliği artarak yüzde 20,7’ye yükselmiştir. Tarım dışı genç kadın işsizliği ise bir önceki döneme göre 7,8 puan artarak yüzde 33,9 olarak gerçekleşmiştir. En büyük artışın tarım dışı genç kadın işsizliğinde yaşandığı görülmektedir.

3. KADIN CİNAYETLERİ

Açıklanan veriler ve her gün basında yer alan haberler, Türkiye’nin kadınları yaşatan bir ülkeden çok öldüren bir ülke olma yolunda hızla ilerlediğini göstermektedir.

Hızla artan toplumsal şiddet, ayrımcılık ve eğitim sisteminde yaşanan derin sorunlar bu şiddeti arttırmakta; kadınlar ya iş ya da “eş” cinayetlerine kurban gitmektedirler.

3.1. “EŞ” CİNAYETLERİ

Kadın cinayetlerini önlemek için gönüllüler tarafından kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2016 kayıtlarına göre, İstanbul’da 34, Adana’da 17, Ankara ve İzmir’de 16, Antalya ve Gaziantep’te 14, Kocaeli ve Muğla’da 11, Manisa ve Konya’da 10 kadın öldürülmüştür. 2016 yılında öldürülen 328 kadının katilleri eş ve aileleri iken bu kadınların yüzde 46’sının çocuğu bulunmaktadır.

Uluslararası Af Örgütü`nün yaptığı araştırmalara göre; 15-40 yaşları arasındaki birçok kadın kanser, trafik kazaları ya da sıtma gibi hastalıklardan değil erkeklerin şiddeti nedeniyle ölmekte ya da yaralanmaktadır. Her 3 kadından biri, diğer bir deyişle dünyadaki 1 milyar kadın, erkekler tarafından dövülmekte, cinsel ilişkiye zorlanmakta ya da taciz edilmektedir. Kadın cinayet kurbanlarının, %70`i erkek partnerleri tarafından öldürülmektedir. 

2015 yılında 303 kadın, “kadın” olduğu için öldürülmüştür. 2013’te 237 ve 2014’te 294 kadın cinayeti işlenmiştir. Buna göre 2015’te kadın cinayetlerinde ciddi önlemleri gerektiren bir artış görülmektedir. En çok kadın cinayeti işlenen İstanbul’da 44, İzmir’de 20, Ankara’da 15, Diyarbakır’da 13, Antalya ve Bursa’da 12, Adana, Gaziantep ve Muğla’da 11, Kocaeli’de 10, Mersin’de 9 kadın hak mücadelesi verirken hayatını kaybetmiştir.

3.2. İŞ CİNAYETLERİ

İSİG’in raporuna göre, 2016 yılında 1970 işçinin hayatını kaybettiği belirtilmektedir. Bu işçilerden yaklaşık %6’sını kadınlar oluşturmaktadır.

4. TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNDE KIZ ÇOCUKLARI

- 2016 yılında 368 kız çocuğunun cinsel istismara uğradı

Ocak 2016- Aralık 2016 tarihleri arasında 368 kız çocuğunun cinsel istismara uğradığı belirtilmiştir. Cinsel istismara uğrayan kız çocuklarının % 3’ü engelliyken, bu cinsel istismarların % 59’unun okullarda yaşandığı tespit edilmiştir. Bunun dışında kız çocukları sokakta, zorla götürüldükleri evlerde, alıkonuldukları araçlarda, kandırılarak götürüldükleri evlerde, kurslarda, otobüslerde ve parklarda cinsel istismara uğramıştır.

Türkiye’de nüfusun cinsiyete göre dağılımında sayısal eşitlik olmasına karşın, toplumsal cinsiyet eşitsizliği giderek derinleşmektedir. Kız öğrencilerin eğitime erişimde yaşadığı sorunlar bu eşitsizliği arttırmaktadır.

Türkiye’de erkek ve kız çocuklarının ilköğretimde okullaşma sayılarına bakıldığında erkeklerden farklı olarak 600,000 kız çocuğunun okula gidemediği görülmektedir. Bu nedenle Türkiye, UNICEF’in temel eğitimde cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve bu konuya daha fazla duyarlılık gösterilmesini gerekli gördüğü 25 ülke arasında yer almaktadır.

- Son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu zorla evlendirildi

TÜİK verilerine göre, 2015’te zorla evlendirilen çocuklardan 31 bin 337’si kız, 1483’ü erkektir. Son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu zorla evlendirilmiştir. 2010-2015 yılları arasında 16-17 yaşlarında zorla evlendirilen kız çocuklarının sayısı ise 232 bin 313.

5. 2016 YILININ “UTANÇ VERİCİ” KADIN HABERLERİ

Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarın boyutları her geçen gün artmakta, çocuklar ve kadınlar cinsel şiddetin giderek daha trajik sonuçları ile karşı karşıya bırakılmaktadır.

Kadınlarımızın yaşadığı bu sorunlar iktidarın hayata geçirdiği emek karşıtı ve cinsiyetçi politikalardan bağımsız değerlendirilmemelidir.

2016 yılında yaşanan olaylar, kadınlarımızın hem üretim hem de üretim dışında kalan sosyal hayatlarında yaşadığı sorunları gözler önüne sermektedir.

5.1. ALADAĞ FACİASI

Adana'nın Aladağ ilçesine bağlı Özel Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu'nda yangın çıktı. Adana'nın Aladağ ilçesindeki kız öğrenci yurdunda çıkan yangında 11'i öğrenci 12 kişi yaşamını yitirdi, 22 öğrenci yaralandı. Yangını elektrik panosundan çıktığı anlaşıldı. Ölen çocukların cesetleri birbirlerine sarılı bulundu. Adana Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, yurdun yangın merdiveni kapısının kilitli olduğunu, öğrencilerin bu nedenle kaçamadığını açıkladı.

5.2. HAMİLE KADIN PARKTA SALDIRIYA UĞRADI

Manisa'nın Turgutlu ilçesine bağlı Ergenekon mahallesinde ikamet eden hamile ve bir çocuk annesi Ebru Tireli (32) evinin yakınında bulunan bir parkta spor yaptığı sırada kimliği belirsiz bir erkeğin saldırısına uğradı.

İddiaya, göre kırmızı bir otomobilden inerek, genç kadının spor yaptığı alana gelen şahsın “Bir daha burada yürüyüp, spor yapmayacaksın” dedikten sonra ayakkabısını çıkararak genç kadının yüzüne vurmaya başladığı iddia edildi. Bu sırada dengesini kaybederek yere düşen Ebru Tireli’ye yerde de tekme ve ayakkabı ile saldırının sürdüğü ve kadının kafasını kaldırıma çarptığı öğrenildi. Şüpheli D.K. adli kontrollü olarak serbest bırakıldı.

5.3. BELEDİYE OTOBÜSÜNDE HEMŞİREYE SALDIRI

Çekmeköy'de belediye otobüsünde yolculuk yapan hemşire Ayşegül Terzi'ye “şort giydiği” için tekme attığı gerekçesiyle Abdullah Çakıroğlu'nun 9 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyordu. Mahkeme heyeti Çakıroğlu'nun tahliyesine karar verdi.

5.4. GÖNÜLLÜ ÖĞRETMENLİK İÇİN KÖYE GİDEN KADINLARA TACİZ

İzmir'e bağlı bir köyde gönüllü öğretmenlik yapan 6 kadına kaldıkları konteyner evde saldırıda bulunan 3 saldırgan hakim karşısına çıktı. Kaldıkları konteyner evde tecavüze uğramaktan son anda kurtulan öğretmenlere saldıran zanlılar, "FETÖ'cü sandığımız için saldırdık" diye kendilerini savundu.

5.5. ANKARA’DA ÖZEL HALK OTOBÜSÜ’NDE TECAVÜZ

Atilla Eşer Caddesi’ndeki GİMSA AVM önünde ‘530’ hat numaralı özel halk otobüsünün şoförü İbrahim Tuncay, 4 Ocak 23.30’da bir yolcuya tecavüz ederek “Boğazını sıkar, seni öldürürüm” dedi. Çelişkili ifadelerinin ardından tutuklanan Tuncay hakkında 48 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

5.6. DÜNYANIN İLK KADIN HABER AJANSI JİNHA KAPATILDI

Yayın hayatına 8 Mart 2012 tarihinde başlayan ve dünyanın ilk kadın haber ajansı olan JINHA KHK ile kapatıldı. Bugüne kadar kadınların, çocukların ve ezilen tüm kesimlerin "Ve yazıyoruz… Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz” sözüyle sesi olan JINHA, AKP hükümetinin çıkardığı KHK ile kapatıldı.

5.7. TÜRK METAL ÜYESİ KADINLARI TAŞIYAN OTOBÜS DEVRİLDİ

Ankara’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamasına giden Türk Metal Sendikası 1 No’lu Şube üyesi kadın işçiler 4 otobüsle Bursa'dan yola çıktı. Bursa'nın İnegöl ve Bilecik'in Bozüyük ilçeleri arasındaki Osmaniye köyü Mezitler Mevkii'ne gelindiğinde sürücü Mehmet Tüzün, yönetimindeki 16 KT 064 plakalı otobüsün direksiyon kontrolünü yitirdi. Devrilen otobüste 7 kadın işçi hayatını kaybetti, 34 kişi yaralandı.

6. SONUÇ

Türkiye’de neoliberal ve gerici politikaların, erkek egemen anlayışla ortaklaşarak kadın emeğini ve kimliğini önemsizleştirmekte olduğu açıktır. AKP'nin, kadınların kamusal yaşamda, aile ve çalışma hayatında ve siyasette erkeklerle eşit konuma gelmeleri yönünde bir iradesi bulunmamaktadır.

Özellikle son dönemlerde AKP hükümetinin yürütmekte olduğu toplumu ayrıştıran, kutuplaştıran ve ötekileştiren politikalar ile kadınların yaşadığı sorunlar katlanarak artmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığı AKP’nin ayrıştırıcı politikalarının bir ayağını oluşturmaktadır. Son 14 yılda, kadınların güçlendirilmesine ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik hiçbir niteliksel gelişme sağlanamamıştır.

Kadınlarımız için öncelikli olarak cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerektiği açıkça ortadadır. Kadını eve hapsetmeye çalışan, toplumsal hayattan ve çalışma hayatından dışlayan, ikincil plana atan erkek egemen anlayış terk edilmeli, herkese güvenceli iş ve güvenceli istihdam koşulları yaratılmalıdır. Esnek ve güvencesiz çalışma koşullarının yerini tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları almalıdır.

İşyerlerindeki cinsiyetçi politikalar son bulmalı, kadınlara yönelik şiddet ve taciz vakalarının üzeri örtülmemeli, cezalar arttırılmalıdır. Kadınlarımızın görevi gibi görülen ev içi sorumluluklar kamu politikalarıyla aşılmalıdır.

Siyasete egemen kılınmaya çalışılan kavga dilinin karşısına, uzlaşı kültürü konularak; kadın hakları, kadınlarla beraber savunulmalıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi, 1931 programında “kadınlara milletvekili seçilme hakkı verilmesi” gibi dönemin tüm çağdaş uluslarının da ilerisinde çağdaş bir hakkın tanınacağını belirtmiş, nitekim bir sonraki 1935 programından önce bu hedef gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla kadınlarımızın aile, çalışma, toplumsal ve siyasal hayattaki yerinin güçlendirilmesi ve var olması partimiz için önceliklidir ve partimizin tarihsel rolüdür.

Partimizin önceliği, hukukun üstünlüğünü ve temel hakları yeniden tesis edip, korkuya son vererek, “Özgürlükler Türkiyesi’ni” yaratmaktır. Ülkemizin genç, kadın, emekçi ve kırılgan tüm kesimlerinin her türlü baskıcı ve ataerkil güç odaklarına karşı savunulması gerekmektedir. Haklarına sahip çıkan özgür kadınlar, demokratik ve kalkınmış bir toplumun temel taşıdır. CHP, haklar ve özgürlükler siyasetini hayata geçirerek kadınlarımızı güçlendirecek ve özgürlüklerini teminat altına alacaktır.

Bugün toplumun yaşadığı tüm sorunların odağında kadınlarımız yer almaktadır. Yaşanan sorunların tamamının öncelikli etkileneni toplum hayatındaki önemli yeri sebebiyle kadınlardır. Her sorunun asıl kaynağında ise, kadınlarımızı ikincil plana atan ve sorunlarını görmezden gelen politikaların bulunduğu açıktır.

Unutulmamalıdır ki, bir siyasal sistemin özgürlük anlayışı kadına bakışı üzerinden ve şekillenir ve ölçülür. CHP olarak, kadınlarımızı siyasal, toplumsal ve üretim alanında güçlü hale getirmek bizim tarihsel rolümüzdür.

Son Güncelleme: 09.03.2017 12:48
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.