Teklif uzun zamandan beri toplumun farklı kesimlerinde oluşan beklentileri kamuoyunda tam olarak karşılamamaktadır. Teklife bakıldığında adil ve vicdani anlamda kamuoyunda ciddi bir tartışma yaratacağı açıktır.” dedi.
TEKLİF KAMUOYUNUN TALEPLERİNİ KARŞILAMAKTAN UZAK
Teklifin her ne kadar içerik olarak infaz yasasında değişiklik öngören yasa olarak adlandırılsa da özel af niteliğinde olduğunu, ancak yıllardan beri halkta büyük bir beklenti yaratan bu teklifin kamuoyunun talep ve beklentilerini karşılamaktan uzak olduğunu dile getiren Tutdere, “Teklife bakıldığında Adil ve vicdani anlamda kamuoyunda ciddi bir tartışma yaratacağı açıktır. Bazı suçlar yönünden infaz süresinin bir kereye mahsus 1/2 oranında düşürülmüş olması ve bazı suçlardan yatan hükümlülerin veya tutukluların bu düzenlemeden istisna tutulması ceza hukukunun temel felsefesi ve anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır. Ceza infaz sitemizdeki adaletsizlikler nedeniyle Türkiye genelinde yaklaşık 355 cezaevinde 300 bine yakın mahpus tutuklu ve hükümlü olarak bulunmaktadır. Bu sayının cezaevleri kapasitesinin yaklaşık 3 katı kadar olması tamamen son dönemlerde uygulanan yanlış politikalar ve infaz sistemimizle hukuk sistemindeki Temel aksaklıklardan temel sorunlardan kaynaklanmaktadır.”dedi.
İNFAZ YASASI TEKLİFİ TÜRKİYE İÇİN BİR FIRSATA ÇEVRİLEBİLİRDİ, ANCAK…
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda değişiklik öngören yasa teklifinin Türkiye için bir fırsata çevrilebileceğini dile getiren Tutdere, “Adalet özlemi çeken yüz binlerce insanın bu talepleri karşılanabilirdi. Türkiye'de gerçek anlamda bir sosyal barış ortamı sağlanabilirdi. Ancak iktidar tarafından verilen teklif bu talepleri karşılamaktan uzak olup kısmi bir rahatlama yaratacak, cezaevlerindeki yoğunluğu seyreltecek ancak özünde gerçek anlamda adaleti sağlayamayacak, toplum vicdanını tamamen rahatlatmayacaktır. Özellikle düşünce suçları yönünden herhangi bir indirimin söz konusu olmaması ve bu düzenlemeden istisna tutulması ciddi anlamda bir handikaptır, bir sorundur. Fikrini açıklayan, düşüncesini açıklayan, muhalif olan gazeteciler, siyasetçiler ve öğrenciler başta olmak üzere iktidarın yanlış uygulamalarını eleştirdikleri için cezai takibata, soruşturmaya maruz kalan ve akabinde adil yargılanmadan mahkum olan insanların bu taleplerinin karşılanmamış olması gerçekten düşündürücüdür. Ceza hukukunda temel amaç mahkûmların sosyal hayata tekrar kazandırılması ise burada hükümlüler ve tutuklular arasında ayrımcılık yapılmış olması doğru değildir. Genel Başkanımızın da belirttiği gibi adil, vicdani bir yasanın mutlaka parlamentodan geçilmesi gerekiyor. Partimizin hem komisyonda hem de Genel Kurulda vermiş olduğu bütün teklifler iktidarın ve ortağının oylarıyla reddedilmiştir.” dedi.
YAŞAM HAKKI CEZAEVİNDE BULUNAN İNSANLAR İÇİN DE GEÇERLİDİR
Cezaevinde zor koşullarda bulunan tutuklu ve hükümlerin durumlarına da değinen Tutdere, “Ülkemiz koronavirüs gibi bir tehditle savaş halindeyken ve özellikle sosyal izolasyonun ön planda olduğu bu süreçte cezaevleri kapasitesinin çok yüksek oranda dolu olması ve insanların cezaevlerinde aynı koğuşta sağlıksız koşullarda birlikte kalmaları bu virüsün cezaevlerinde yayılma riskini oldukça artırmaktadır. En temel hak olan Yaşam Hakkı cezaevinde tutuklu ve hükümlü bulunan insanlar için de geçerlidir. Devlet cezaevinde hükümlü ve tutuklu bulunan bütün vatandaşlarının can güvenliğinden sorumludur. Cezaevlerinde virüs tehdidi ile karşı karşıya olan mahpusların korunması adına da devletin gerekli tedbirleri alması gerekir. Bu devletin anayasal görevidir.” ifadelerini kullandı.
ADİL YARGILANMA HAKKI İHLAL EDİLEN ÇOK SAYIDA HÜKÜMLÜ VE TUTUKLU İNFAZ İNDİRİMİNDEN FAYDALANAMIYOR
Fetö/PDY terör örgütüne üyelikten hüküm giymiş savcı ve hakimlerin verdiği kararlarla tutuklanan, hüküm giyen kişilerin durumlarına ilişkin de açıklamalarda bulunan Tutdere, “Cezaevlerinde bulunan hükümlü ve tutukluların büyük bir kısmı daha önce FETÖ/PDY terör örgütünden hüküm giymiş yaklaşık 4 bin 500 savcının, hazırlamış olduğu iddianameler, hakimlerin vermiş olduğu ve katiplerin yazmış olduğu kararlar ile yine üst mahkemelerdeki FETÖ/PDY üyelerinin onaylanmış olduğu kararlar nedeniyle tutukludurlar. Görüşülmekte olan teklifte genel olarak tüm mahpuslar adil yargılanmış gibi durum söz konusu. Ancak ülkemiz gerçeklerine baktığımızda maalesef böyle bir durum söz konusu değil. Fetöcü hakim savcıların vermiş olduğu kararlar nedeniyle şu anda cezaevinde bulunan kişilerin adil yargılanma hakkından faydalanamadıkları, haklarındaki kararların hukuka uygunluğu tartışmalıdır. Bu ve buna benzer durumda olan kişilere adil yargılanma hakkı veya yeniden yargılanma hakkı da verilmediği için özellikle bunlar hakkındaki kararlar da tartışmalıdır. Ceza infazında yapılabilecek eşitlikçi ve adil bir indirim bu tereddütleri de ortadan kaldıracak, cezaevindeki hükümlü ve tutukluların eşit ve adil bir şekilde bu infazdan yararlanmalarını sağlayacaktır.”dedi.
Özünde özel af niteliği taşıyan infaz yasasındaki bu değişiklerin hukuk tekniği açısından da tartışmalı olduğunu belirten Tutdere, “Hukuk tekniği açısından incelendiğinde bu düzenlemelerin önümüzdeki süreçte çok ciddi bir sıkıntıyı beraberinde getireceği tartışmasızdır, kuşkusuzdur. Hukuk bütünlüğü içerisinde olmayan ve evrensel hukuk kuralları göz önünde bulundurularak hazırlanmayan bu yasa teklifinin mevcut haliyle geçmesi sorunu topyekun çözmeyecektir. Ayrıca önümüzdeki kısa bir süreçte tekrar cezaevlerinin aynı doluluk oranına ulaşacağı aşikârdır. Bu nedenle adil, eşitlikçi, insani ve vicdani bir infaz yasası için fırsat kaçmadan genel kurulda bütün vicdanları rahatlatacak bir yasa çalışması yapılmalıdır.” ifadelerini kullandı.