CHP'li Taşcıer'den 24 Haziran'ın ikinci yılı raporu: AKP'nin tutamadığı sözler

CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, AKP’nin vaatleri ve gerçeklerine ilişkin hazırladığı "Yaparsa AKP yine yapar mı?" başlıklı raporunda, “AK Parti, söyledikleri ile yaptıkları arasındaki dev çelişkilerin partisidir” tespitinde bulundu.

27 Haziran 2020 Cumartesi 12:57
CHP'li Taşcıer'den 24 Haziran'ın ikinci yılı raporu: AKP'nin tutamadığı sözler

CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, AKP’nin vaatleri ve gerçeklerine ilişkin hazırladığı "Yaparsa AKP yine yapar mı?" başlıklı raporunda, “AK Parti, söyledikleri ile yaptıkları arasındaki dev çelişkilerin partisidir” tespitinde bulundu.


CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, AKP’nin 2018 Genel Seçimleri’nde verdiği vaatler ve uygulamala koydukları hakkında "Yaparsa AKP yine yapar mı?" başlıklı rapor hazırladı.

“En büyük geri gidiş yargı bağımsızlığında yaşandı”

Taşcıer, AKP’nin seçim beyannamesinde ekonomiden kültüre, gençlikten kadına, eğitimden çalışma hayatına kadar birçok alanda verdiği sözleri tutmadığını, ters yönde adımlar attığını belirtti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının güvence altında olacağı vaadini anımsatan Taşçıer, “AK Parti iktidarlarıyla birlikte ülkemizde yaşanan en büyük geri gidişlerden biri, yargının bağımsızlığı konusunda yaşanmıştır. Bunun sonucunda, Hukukun Üstünlüğü Endeksi Raporu’nda; Türkiye, 2020 yılında 128 ülke içinde 107. sırada yer almıştır. Yaşanan bazı olaylar bu durumun nedenini de açıklamaktadır” dedi.

“Yargı bağımsızlığından uzak”

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda örnek veren Taşcıer, PKK ve FETÖ’ye casusluk yaptığı iddiasıyla tutuklanan Rahip Andrew Craig Brunson olayını da anımsatarak şunları söyledi:

“Türkiye’de 'FETÖ üyeliği' suçlamasıyla üç yıla yakın süredir tutuklu bulunan ABD vatandaşı ve NASA çalışanı Serkan Gölge'nin, Trump-Erdoğan telefon görüşmesi sonrası serbest bırakılması ve Trump’ın, ‘ABD’nin talebi ve Erdoğan’ın müdahalesi ile bu kişinin serbest bırakıldığını’ ima eden sözleri, bağımsız yargıdan ne derece uzak olduğunun göstergesidir.”

 CHP’li Taşcıer’in hazırladığı raporun ayrıntıları şöyle:

*AKP’nin ‘güçlü Meclis’ vaadi: Meclisin yürütmeyi denetim yetkisi de güçlenecek ve gerçek bir denetime dönüşecektir. Meclis hükümeti kanun yoluyla, ayrıca meclis araştırması, genel görüşme ve yazılı soru yoluyla denetleyecektir.

Taşcıer’in tespiti: TBMM'nin 27'nci yasama döneminin başlangıcından bu yana geçen 2 yılda, seçilmiş milletvekilleri tarafından atanmış bakanlara yöneltilen 12 bin 771 soru önergesi yanıtlanmadı. Cumhurbaşkanı Yardımcılığı'na yöneltilen 6 bin 359 soru önergesinden 2 bin 802'si yanıtlanmadı. Soru önergelerine verilen cevapların içeriği de Meclis iradesinin yok sayıldığının kanıtı oldu. Sadece yılbaşından bu yana Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından 400 soru önergesine kopyala-yapıştır cevap verildiği anlaşıldı.

 *AKP’nin ‘haklar ve inanç özgürlüğü’ vaadi: Cemevleri, eğitim sisteminde sağlıklı bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri oluşturma gibi çeşitli konularda Alevi kanaat önderleri ile diyalog içinde demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları atacağız. Bu noktada, geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanıyacağız. Yasaklarla ve yasakçı zihniyetle mücadelemize ara vermeden devam edeceğiz.

Taşcıer’in tespiti: AK Parti cemevlerine hukuki statü tanımadı. Hatta son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclisinde CHP ve İYİ Parti’li üyelerin İstanbul’daki Cemevlerinin ‘ibadethane’ olarak tanınması için sunduğu teklif, çoğunluğu elinde bulunduran AK Parti ve MHP grubu tarafından reddedildi. Bu durum Cumhur İttifakı’nın Cemevlerine bakışını bir kez daha gözler önüne sererken, Alevi yurttaşlarımıza verilen sözün tutulmayacağının kanıtı oldu. AK Parti’nin iktidara gelmeden önce mücadele sözünü verdiği ve 3Y olarak anılan yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluklarda Türkiye sürekli olarak geri gidiş yaşadı. Özellikle Covid-19 salgını sırasında CHP’li belediyelere uygulanan bağış toplama, ücretsiz ekmek ve yemek dağıtma gibi hizmetlerin engellenmesi yasakların başka bir boyutunu oluşturmuştur.

 *AKP’nin ‘adalet’ vaadi: Çocuklara karşı işlenen cinsel suçların yaptırımlarını ağırlaştıracağız.

Taşcıer’in tespiti: AK Parti, değil çocuklara karşı işlenen cinsel suçların yaptırımlarını artırmak, tam da aksine, kız çocuklarına istismarda bulunan kişilere af getirme çabasındadır. Küçük yaştaki kız çocuklarıyla evlenen ve bu kızların çocuk yaştayken doğum yapmasına sebep olan şahısların affedilmesiyle ilgili kanuni hazırlıkların yapıldığı bizzat AK Parti Genel Başkanı ve partinin yöneticileri tarafından da ifade edilmiştir. AK Parti döneminde çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları hızla artmayı sürdürmektedir. Adalet Bakanlığı adli istatistiklerine göre çocuğa cinsel istismar suçu için açılan dava sayısı 2015 yılına göre 2019’da yüzde 50 artmıştır.

 *AKP’nin ‘eğitim’ vaadi: Demokratik, özgürlükçü ve evrensel değerlere uygun bir üniversite tasavvuru ana önceliklerimizden bir tanesidir. Türkiye, yükseköğretimde çok önemli bir marka olacaktır. Mevcut üniversitelere ilave olarak bundan sonra kurulacak yeni üniversite ve fakülteler için; öğrenci ve öğretim elemanı sayısı ile kurulmuş bulunan fakültelerin doluluk oranları gibi objektif kuralları baz alan bir mekanizma geliştireceğiz.

Taşcıer’in tespiti: Üniversiteler AK Parti döneminde değil demokratik ve özgürlükçü değerlere kavuşmak, tam aksine baskının kol gezdiği yerler haline getirilmiş, bilim üretmesi gereken yerler dört duvar ve tabela asılı binalar haline dönüştürülmüştür. İktidar, rektör seçimlerini de usulen yapılan oylamalara büründürmüştür. Üç oy alan adayın dahi rektör atandığı, birinci sırada çıkanların rektör olarak atanmadığı yüzlerce örnek bulunmaktadır. Bu garabet uygulamayı da yeterli görmeyen iktidar, 2016’da rektörlük seçimlerini, Temmuz 2018’de de rektör olmak için profesör olma şartını kaldırmıştır. Üniversitede barış bildirisi imzalayarak görüşlerini dile getiren yüzlerce akademisyen de ihraç edilmiştir. Yine özgürce görüşlerini ifade eden akademisyenlere uygulanan baskılar tüm Türkiye’nin malumudur. Böyle bir ortamda üniversitelerde demokrasiden ve özgürlükten bahsedilmesi mümkün değildir.

 *AKP’nin ‘gençlik’ vaadi: Bu kapsamda eğitimin her kademesinde ve üniversitelerde gençlerimizin demokratik ve bilimsel eğitim zeminlerini daha da güçlendirecek, özgürlüklerini geliştirmeye devam edeceğiz. Genç işsizlik oranını kalıcı bir şekilde düşürecek, gençlerimize nitelikli istihdam imkânları oluşturacağız. Müracaat eden her öğrenciye yurt imkânı sağlayacağız. Yurtlarımızın gerekli altyapı ve fiziki kapasite ile niteliğini günün koşullarına göre artıracağız.

Taşcıer’in tespiti: AK Parti üniversitelerde baskıcı yönetim anlayışını giderek artırmaktadır. Çıkarılan kanun hükmünde kararname ile rektör seçimleri dahi kaldırılmıştır. CHP’nin öğrencilerin de rektör seçimlerinde oy hakkı olması yönündeki önerisi de hiçbir zaman dikkate alınmamıştır. Üniversitelerde öğrencilerin demokratik protesto hakları engellenmiş, eylemlere çok sert polis müdahaleleri gerçekleştirilmiştir. 2018 seçimlerinin yapıldığı ay olan Haziran’da TÜİK’e göre genç işsizliği yüzde 19,4 iken son veri olan Mart 2020’de bu oran yüzde 24,6 olmuştur. Yani “kalıcı” bir düşüşten bahsetmek mümkün olmadığı gibi genç işsizliği sorunu giderek büyümüş, her beş gençten birinin işsiz olduğu Türkiye’den, her dört gençten birinin işsiz olduğu bir Türkiye’ye geçilmiştir. Türkiye, OECD verilerine göre işsiz ve eğitim almayan genç oranında yüzde 26 ile ilk sırada gelmektedir. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, 2018-2019 eğitim öğretim döneminde başvuru yapan 403 bin 276 öğrencinin 304 bin 444’ünün yurtlara yerleştirildiğini açıklamıştır. Buna göre sadece geçtiğimiz yıl dahi yaklaşık 100 bin öğrenci açıkta kalmıştır. Türkiye ne yazık ki müracaat eden her öğrenciye yurt imkânı sağlanması hedefinden çok uzaktadır.

 *AKP’nin ‘kültür’ vaadi: Türk dilini tüm dünyaya tanıtmak için çalışmalarımız devam edecek. Türkçe’nin Birleşmiş Milletler’in resmi dilleri arasına girmesini hedefliyoruz. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Koro Çalışma Binalarının yapımını tamamlayacağız.

Taşcıer’in tespiti: Birleşmiş Milletler’in resmi dilleri İngilizce, Arapça, Çince, Fransızca, Rusça ve İspanyolca’dır. Türkçe hâlâ resmi diller arasına girmemiştir. Yıllardır inşaatı süren ve adeta yılan hikâyesine dönen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binası hala bitirilebilmiş değildir. 

 *AKP’nin ‘kadın’ vaadi: 2023’e doğru uzanırken kadınların karar alma mekanizmalarındaki etkinliğini daha da artıracağız. Siyasetten bürokrasiye, kültürel ve sanatsal hayattan sivil toplum faaliyetlerine kadar her alanda kadının katılımını ve rolünü güçlendireceğiz. Zorunlu örgün eğitim kademelerinin tamamında kız çocuklarının net okullaşma oranlarını yüzde 100 seviyesine ulaştıracağız.

Taşcıer’in tespiti: Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde on yedi kişi bulunmakla birlikte yalnızca iki kadın bakan bulunmaktadır. Türkiye’de mevcut durumda 81 ilin de sadece ikisinin valisi kadındır. İçişleri Bakanlığı’nın soru önergesine verdiği yanıta göre Aralık 2019’da görevdeki Kaymakam Mülki İdare Amiri sayısı 23, İl Emniyet Müdür Yardımcısı, İlçe Emniyet Müdürü ve İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görev yapan emniyet müdürü sayısı ise sadece 34’tür. Milli Eğitim Bakanlığı’nın soru önergesine verdiği yanıta göre, Kasım 2019’da kadın yönetici sayısı il müdürlüklerinde yüzde iki, ilçe müdürlüklerinde ise yüzde 1.3 seviyesinde kalmaktadır. 81 il içerisinde yalnızca iki il milli eğitim müdürlüğünde kadın yönetici bulunmaktadır. İl milli eğitim müdür yardımcısı statüsünde görev yapan kadın sayısı ise 13 olurken, il milli eğitim müdürlüklerinde şube müdürü olarak görev yapan kadın sayısı da 25 ile sınırlı kalmaktadır. Türkiye genelinde yaklaşık 950 ilçe bulunurken, ilçe milli eğitim müdürü olarak görev yapan kadın sayısı 12’de kalmaktadır. Türkiye genelinde bulunan 54 bin 36 devlet okulundan yalnızca 2 bin 904’ünde kadın müdür bulunmaktadır. Eğitim-Sen’in 2018-2019 eğitim-öğretim yılına ilişkin açıkladığı rapora göre, kız çocuklarında okullaşma oranları geriye gitmiştir.

 *AKP’nin ‘yoksullukla mücadele ve sosyal koruma” vaadi: Önümüzdeki dönemde de yoksullukla hızlı bir biçimde mücadele edecek, gelir dağılımını daha da iyileştirecek ve tüm ihtiyaç sahibi kesimlere yönelik sosyal koruma politikalarımızı sürdüreceğiz.

Taşcıer’in tespiti: TÜİK’in 2018 yılına ilişkin Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre, en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay, 2018'de bir önceki seneye kıyasla 0,2 puan artarak yüzde 47,6 ve en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun payı 0,2 puan azalarak yüzde 6,1 olmuştur. Toplumun en zengin yüzde 20'sinin gelirinin, en yoksul yüzde 20'sinin gelirine oranı 7,5'ten 7,8'e çıkmıştır.

*AKP’nin ‘çalışma hayatına’ vaadi: Önümüzdeki dönemde çalışma hayatında esnekliği esas alan, çalışma barışını ve sosyal diyalog mekanizmalarını güçlendiren, çalışanların karar alma mekanizmalarına katılımını artıran bir yaklaşım içinde olacağız. Çocuk işçiliği ile mücadelemiz güçlü bir şekilde sürecek. Bu alandaki çalışmalarına hız kazandırmak adına 81 ilde Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Birimleri oluşturacağız.

Taşcıer’in tespiti: AK Parti tüm alanlarda olduğu gibi çalışma hayatıyla ilgili konularda da ‘ben yaptım oldu’ anlayışını sürdürmektedir. Barolarla ilgili yapılacak değişikliklere dair baroların görüşünü almayan, sağlık alanında atılacak adımlarla ilgili Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Sağlık Emekçileri Sendikası gibi birlik ve sendikaları dinlemeyen AK Parti, çalışma hayatıyla ilgili konularda da bu tavrını sürdürmektedir. Kıdem tazminatının fona devredilmesiyle ilgili 17 Haziran 2020’de TİSK, TOBB, HAK-İŞ ve TÜRK-İş başkanları ile görüşmüş, ancak işçiler için hayati bir konunun görüşüldüğü böylesi önemli bir toplantıya DİSK çağrılmamıştır. Sonuç olarak iktidar, çalışanların karar alma mekanizmalarına katılımını değil artırmak, kendisi gibi düşünmeyen işçi örgütlerini doğrudan yok saymaktadır. TÜİK’in 2019 Çocuk İşgücü Anketi Sonuçlarına göre, 5-17 yaş grubundaki çocuk işçi sayısı 720 bindir. Bu sayı 2012 araştırmasına göre 601 bindir. Sonuç olarak AK Parti iktidarında en vahşi sömürü düzeni olan çocuk işçiliği hızla artmaktadır.

 *AKP’nin ‘büyüme ve makroekonomik istikrar vaadi: Uygulayacağımız kararlı politikalar ile enflasyonu yeniden tek haneye indireceğiz. İşgücüne katılımı ve nitelikli istihdamı artıracağız.

Taşcıer’in tespiti: TÜİK Mayıs 2020 verilerine göre yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 11,39’dur. Halkın gerçek enflasyonunun ise çok daha yüksek olduğu bilinmektedir.  İşgücü 2018 yılı Haziran döneminde 32 milyon 629 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise yüzde 53,8 iken; 2020 yılı Mart döneminde işgücü 30 milyon 104 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise yüzde 48,4 olarak gerçekleşmiştir. Sonuç olarak AK Parti işgücüne katılımı değil artırmak, aksine hızla düşürmektedir.

 AKP’nin ‘kayıt dışılığın azaltılması’ vaadi: 2023 yılı itibarıyla, istihdam oranını yüzde 53’e yükseltmeyi, kadınların işgücüne katılma oranını yüzde 41 düzeyine çıkaracağız. Başlattığımız Milli İstihdam Seferberliği ile +2 istihdam hedefine ulaşmak için paydaşlarımızla daha fazla işbirliği, daha yoğun saha çalışması, daha güçlü iletişim ve daha etkili tanıtımla faaliyetlerimizi gerçekleştireceğiz.

Taşcıer’in tespiti: TÜİK Mart 2020 İşgücü İstatistiklerine göre, istihdam edilenlerin sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 662 bin kişi azalarak 26 milyon 133 bin kişi, istihdam oranı ise 3,4 puanlık azalış ile yüzde 42,0 olmuştur. Kadınların işgücüne katılım oranı değil artmak, aksine düşmektedir. Kadınların işgücüne katılım oranı Mart 2019’da yüzde 34,4 iken bu oran Mart 2020’de yüzde 30,1’e düşmüştür. Dolayısıyla AK Parti iktidarının bu performansı ile 2023 yılında belirtilen hedeflerin tutması mümkün değildir. TÜİK verilerine göre 2018 yılı Haziran ayında işsiz sayısı 3 milyon 315 bin kişi ile yüzde 10,2 iken, istihdam seferberliği ile birlikte işsizlik düşmemiş, aksine Mart 2020’de 3 milyon 971 bin kişi ile yüzde 13,2’ye yükselmiştir. Bununla birlikte DİSK’in ILO yöntemleri ile tespit ettiği üzere revize edilmiş geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 39’dur.

 *AKP’nin ‘yeni belediyecilik’ vaadi: Meclis toplantıları ve belediye ihalelerinin internet üzerinden canlı yayınlanması zorunlu hale getirilecektir. Belediye üst yönetimlerinin belediye başkanı ile birlikte göreve gelmesi ve ayrılması sağlanacaktır.

Taşcıer’in tespiti: Böyle bir zorunluluk henüz getirilmemiş olmakla birlikte CHP’li belediyeler meclis oturumlarını ve belediye ihalelerini canlı yayınlamaktadır. AK Partili pek çok belediyede ne meclis oturumu ne ihaleler için canlı yayın yapılmamaktadır. AK Parti 31 Mart yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul başta olmak üzere, çok sayıda büyükşehir ve şehrin belediye başkanlığını kaybetmesi üzerine bu sözünün tam da tersini yapmıştır. AK Parti’nin 2018’de beyannamesine işlediği söz, 2019 yerel seçim sonuçları neticesinde tam tersi istikamette uygulamaya dönüşmüştür.

 *AKP’nin ‘dış politika’ vaadi: Yurtdışı misyonlardaki ihtisas birimlerini gözden geçireceğiz ve söz konusu birimlere yapılan atamaların liyakat esasına dayalı olmasını sağlayacağız.

Taşcıer’in tespiti: Daha önce dış politikada Cumhuriyet’in birikimlerine sahip liyakatli kişiler Türkiye’yi dış ülkelerde temsil ederken, AK Parti döneminde liyakat ortadan kalkmıştır. İstisnai büyükelçi atamalarını artıran iktidar partisinin, sadece AK Partili oldukları için Büyükelçi yaptığı Egemen Bağış, Hasan Murat Mercan, Abdulkadir Emin Önen gibi eski Milletvekilleri vardır. Ayrıca yine iktidar tarafından büyükelçiliğe 12 bin dolar maaşla yabancı dil bilmeyen basın ataşesinin atandığı, ataşeye de 6 bin dolara tercüman tutulduğu görülmüştür. Diplomaside Türkiye’nin liyakat esaslı yapısı bizzat iktidar eliyle yerle bir edilmiştir.

Son Güncelleme: 27.06.2020 13:02
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.