CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Dünyada gıda ticaretine ve tarımsal üretime 10 firma yön veriyor. Bugün dünyada 700 milyona yakın insan, Türkiye’de ise 1 milyona yakın insan yatağa aç giriyor. Özellikle pandemi sürecinde gıda egemenliği ve gıda güvenliği ülkeler ve toplumlar için çok daha önem kazanmış durumdadır” dedi.
3 MİLYAR İNSAN BESLEYİCİ GIDAYA ULAŞAMIYOR
15 Ekim Dünya Çiftçi Kadınlar Günü ve 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla TBMM’de basın toplantısı düzenleyen CHP’li Orhan Sarıbal, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun verilerine göre bugün dünyada yaklaşık 690 milyon insan açlık çekiyor. Üç milyar insanın ise besleyici gıdaya erişimi yok. 2014 yılından beri artan açlık çeken insan sayısına, Covid -19 pandemisi ile 132 milyon kişinin daha eklenmesi ile gıda ve beslenme güvenliği her zamankinden daha çok tehdit altında” diye konuştu.
Yeni dünya düzeninde tarımın stratejik bir alan, gelişmiş ülkeler için yeni bir ‘silah’ olduğunu kaydeden Sarıbal, Türkiye’nin kendine yeterli tarımsal üretimi sağlayacak kaynaklara sahip olduğunu ancak 18 yıllık AKP iktidarında üretimden çok ithalatın önemsendiğini söyledi.
Sarıbal’ın açıklaması satır başlarıyla şöyle:
“Uluslararası Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Uzmanları Paneli (IPES FOOD)’nin Ekim 2017’de açıkladığı Tarım Ticareti raporuna göre; Dünyada 1,5 milyar insan tarımla uğraşmaktadır. Dünyada tarımsal üretimin %30’u büyük çiftlikler, %70’ini çiftçiler tarafından yapılmaktadır. Tarımsal ürün ticaretinde 10 firmanın pazar payı %90, Gıda ve içecek işlemede 10 firmanın pazar payı %90, Bitki koruma ilaçlarında 5 firmanın pazar payı %84, Veteriner ilaçlarında 10 firmanın pazar payı %75, Tarım makinelerinde 10 firmanın pazar payı %65, Gübre sektöründe 10 firmanın pazar payı %28, Gıda ve içecek sektöründe 10 firmanın pazar payı %90, Tohumda 10 firmanın pazar payı %73, Avrupa’da mısır tohumunda 5 firmanın pazar payı %75, Avrupa’da şeker pancarı tohumunda 4 firmanın pazar payı %86, Avrupa’da sebze tohumlarında 5 firmanın pazar payı %95 (Monsanto tek başına %24) Ellerinde bulundurmaktadırlar.
"AKP GIDA GÜVENLİĞİNİ RİSKE ATTI"
Dünyada böyle bir tekelleşme söz konusu iken AKP 18 yıllık süreçte üreticiye gereken desteği vermeyerek, üretimi desteklemek yerine ithalatı önemseyerek gıda egemenliğini ve güvenliğini riske etti. AKP döneminde girdilerin hepsinde dışa bağımlı hale geldik. Yetmedi tarımsal ürünlerde de benzer durumdayız. Bugün birkaç ürün dışında tarım ürünlerinde ithalatçı konumundayız. AKP Genel Başkanı ‘Ambarın anahtarı kimdeyse güç de ondadır’ demişti. AKP ile ambarın anahtarı yabancılara verilmiş durumda.”
"KADINLAR TARIMIN BELKEMİĞİ"
15 Ekim Dünya Çiftçi Kadınlar Gününü anarak kadınların tarımdaki önemine de işaret eden Sarıbal, şunları söyledi:
“Bugün ülke tarımının belkemiğini çiftçi kadınlar oluşturmaktadır. Çalışan kadınların 4’te 1’i tarım alanında çalışmaktadır. Çiftçi kadınların büyük bölümü küçük aile çiftçiliğinde alın teri dökmektedirler. Günde 16-17 saat çalışan kadın çiftçiler maalesef sosyal güvenceden yoksun. Bugün tarımda çalışan kadınların %95’i sosyal güvenlik sistemine kayıtlı değil. Tarım BAĞ-KUR primleri çok yüksek. İndirimsiz aylık 913 lira 8 kuruş, borcu yoksa yüzde 5 hazine teşvik prim indirimi ile 781 lira 37 kuruşa düşüyor. Ama yine de çok yüksek. Çiftçiler bunu ödemekte güçlük çekiyor. Kadın çiftçilerin sosyal güvenliğe kaydedilmesi ve primlerinin devlet tarafından ödenmesi gerekir. Kadınların tarımdan çıkmaması, tarım üretiminden hayatını kazabilmesi ve sosyal haklarına kavuşması önemlidir.”
"ZEYTİN AĞACI ARTARKEN VERİMİN DÜŞMESİ ÇELİŞKİ"
Hasadı başlayan zeytin ile ilgili görüşlerini de aktaran Sarıbal, “Zeytin bizim coğrafyamız için ayrıca bir önemi vardır o da bu toprakların asli bitkisidir. 2002 yılında 102 milyon zeytin ağacına sahip ülkemizde 1,8 milyon ton zeytinin yetiştirilirken geçen 18 yıllık süreçte ağaç sayısı 182 milyona ulaşmış ancak verim 1,5 milyon ton seviyelerine gerilemiştir. Zeytin ağaçları artarken üretim düşüyor. Bu anlaşılmaz bir çelişki” dedi.
2020 yılı hasadının başladığını ancak fiyat belirsizliğinin devam ettiğini belirten Sarıbal, geçen yıllara göre, bu yıl yaşanan doğal afetlerden dolayı ciddi bir rekolte kaybının olmasının beklendiğini söyledi. Sarıbal, şunları söyledi:
“Özellikle Nisan ayı sonu Mayıs ayı başında zeytinin çiçeklenme döneminde aşırı sıcaklardan dolayı, çiçeklenme tam gerçekleşemedi. Devamında bu yılın aşırı kurak ve sıcak geçmesi de zeytini olumsuz etkiledi. Hasat dönemine geldiğimiz sürede, iklim değişikliği sonucu oluşan dolu zararı, Köyceğiz, Ayvalık, Burhaniye, Mudanya, Gemlik, Orhangazi ve zeytin üretimi yapılan birçok bölgede zarar oluştu. Oluşan zarara karşı CHP’li belediyeler üreticimizin yanında yer alırken Tarım ve Orman Bakanlığından hiçbir destek görmediler. Üretici, artan girdi maliyetleri karşısında zeytine iyi bir fiyat beklemektedir. Zeytinin bu yıl üretim maliyeti kilogram başına 6-6,5 TL civarında. Zeytin üreticisine verilecek fiyat bu maliyetler göz önüne alınarak belirlenmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bir an önce rekolteyi açıklayıp, primleri revize ederek yükseltmelidir.”