Ekonomi çevrelerinde tartışılan, piyasanın enflasyon beklentileri ile vatandaşların enflasyon beklentileri arasındaki makasa da dikkat çeken Öztrak, “Ömer Seyfettin’in dediği gibi ‘Milletimiz âlim değildir ama ariftir.’ İrfanıyla sezer, fark eder ve bilir. Çarşıdaki dükkanların, pazardaki tezgahların, marketteki rafların halini, her geçen gün artan hayat pahalılığını, onunla boğuşan, mücadele eden vatandaşlarımızdan daha iyi kim anlayabilir?” diye sordu.
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in “fiyat istikrarına ulaşarak gelir dağılımında adalet ve refah sağlayacakları” yönündeki açıklamasına da değinen Öztrak, “Siz böyle derseniz ‘Türkiye’yi enflasyonda dünyada, gelir adaletsizliğinde OECD ülkeleri arasında zirveye taşıyan kim?’ diye sorarlar. Bu soru, bu yönetimin başında Demokles’in kılıcı gibi sallanır. Sözün özü: Bu gidişi radikal bir biçimde değiştirecek dört başı mamur bir program ortaya konmadıkça, sorunun sebebi olanlar çekip gitmedikçe ülkeye ne adalet ne de refah gelir” değerlendirmesinde bulundu.
CHP’li Öztrak’ın paylaştığı grafiklerde Türkiye’nin 2024 itibariyle dünyada enflasyonun en yüksek olduğu iki ülkeden biri olduğu görülüyor.
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak Ağustos ayı açlık sınırı, ekonomik güven ve sektörel enflasyon beklentilerini sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla değerlendirdi.
Öztrak açıklamasında şunları kaydetti:
SARAY MAMULÜ ENFLASYON MİLLETİN CEBİNİ BOŞALTIYOR
Ağustos ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 19 bin 271 liraya yükseldi. Çalışanların yarısından fazlasının 17 bin liralık asgari veya civarında bir ücretle çalışmak zorunda olduğu ülkemizde, çalışanlar her geçen gün karınlarını doyurmakta daha da zorlanıyor. Saray mamulü enflasyon ve hayat pahalılığı milletimizin cebini boşaltmaya devam ediyor.
EKONOMİK GÜVENDE BÖYLE BİR DÜŞÜŞÜ EN SON 2018’DE GÖRDÜK
Dün açıklanan Ekonomik Güven Endeksi de son 5 aydır kesintisiz düşüyor. Ekonomik güvende böyle kesintisiz bir düşüş serisini 2018 yılından bu yana görmemiştik. Ağustos ayında Reel Kesim Güven Endeksi ile Hizmet Sektörü Güven Endeksleri Ekonomik Güven Endeksini aşağı çekti. Reel Kesim Güven Endeksinin alt endeksleri üretim, istihdam, sipariş miktarı ve yatırımla ilgili önümüzdeki 3 aylık döneme ilişkin beklentilerin olumsuz olduğunu gösteriyor. Hizmet Sektöründe beklentilerin ise hem son 3 aylık dönem, hem önümüzdeki 3 aylık dönemle ilgili karamsar olduğu görülüyor.
ENFLASYONUN GERÇEĞİNİ ONUNLA MÜCADELE EDEN VATANDAŞ BİLİR
Yine geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası tarafından yayımlanan Sektörel Enflasyon Beklentileri anketinin sonuçları da dikkat çekici. Enflasyon beklentilerinde piyasa ile hane halkı arasındaki makas uzun süredir konuşuluyordu. Hatta son Enflasyon Raporu toplantısında da bu konu üzerinde uzun uzadıya duruldu. Talepte dengelenme ve reel değerlenme ile birlikte “dezenflasyon sürecinin 3 ana unsurundan biri” olarak sayıldı. Merkez Bankası anketinin Ağustos ayı sonuçları, 12 ay sonrası için yıllık enflasyon beklentilerinin: piyasa katılımcılarına göre 1,3 puan azalışla yüzde 28,7; reel sektöre göre 1,2 puan azalışla yüzde 53,8; hanehalkına göre 1,1 puan artışla yüzde 73,1 olduğunu söylüyor. Ömer Seyfettin’in dediği gibi “Milletimiz âlim değildir ama ariftir.” İrfanıyla sezer, fark eder ve bilir. Çarşıdaki dükkanların, pazardaki tezgahların, marketteki rafların halini, her geçen gün artan hayat pahalılığını, onunla boğuşan, mücadele eden vatandaşlarımızdan daha iyi kim anlayabilir?
EKONOMİDE HER DENKLEMİN ARKASINDA İNSAN VARDIR
Ekonomide her denklemin arkasında insan vardır. Gerekli reformları yapmadan, ortaya dört başı mamur, sonuçları ölçülebilir bir ekonomi programı ve takvimi belli eylem planı koymadan, sadece “düzeliyor” diyerek ekonomi düzelmez. Sadece “sabır” telkin ederek ekonomi yönetilmez. İnsanların sabretmesi için sabrın sonunun selamet olacağını bilmesi gerekir. Bunun için de insanların hiçbir şeyin eskisi olmayacağına inanması gerekir.
EKONOMİYİ MİLLETE ZULÜM ARACINA DÖNÜŞTÜRDÜNÜZ
Aksi halde, sadece para politikasına yüklenip, döviz kurunu tutarak enflasyonu düşürmeye çalışırsanız; çok kazanan, vergi ödemeyen, enflasyon fırsatçılığıyla kazancı zirve yapan gününü gün ederken, fedakarlığın büyüğünü dar ve sabit gelirli vatandaştan beklerseniz, kimse sizin adaletinize inanmaz ve kimse enflasyonu düşüreceğinize güvenmez. Ekonomiyi millete zulüm aracına dönüştürürsünüz.
ÜLKEYİ ENFLASYONDA DÜNYANIN, GELİR ADALETSİZLİĞİNDE OECD’NİN ZİRVESİNE TAŞIDINIZ
Sonra, Hazine ve Maliye Bakanınız çıkıp “Enflasyon düşünce gelir dağılımında adalet ve refah atışı da olacak” diye açıklama yapınca, “Türkiye’yi enflasyonda dünyada, gelir adaletsizliğinde OECD ülkeleri arasında zirveye taşıyan kim?” diye sorarlar. Bu soru, bu yönetimin başında Demokles’in kılıcı gibi sallanır. Sözün özü: Bu gidişi radikal bir biçimde değiştirecek dört başı mamur bir program ortaya konmadıkça, sorunun sebebi olanlar çekip gitmedikçe ülkeye ne adalet ne de refah gelir.