CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, milyonlarca insanın hayatını etkileyecek kentsel dönüşüm yasası üzerine TBMM’de konuşma yaptı.
TBMM Genel Kurulu’nda CHP Grubu adına konuşma yapan Kış, görüşülen yasanın kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm yasası olmaktan öteye geçemeyeceğine vurgu yaptı.
Kış, muhalefetin, meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin dikkate alınmadan sadece 2.5 saatte komisyonda görüşülerek Genel Kurul’a getirilen yasa teklifinin adının “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki kanun” olmasına rağmen, içerisinde bir afet tanımı olmamasına dikkat çekti.
Kanun teklifinde yer alan bazı maddelerin riskli yapıların tespitinde, tahliyesinde, yargı aşamasında ve yıkım süreçlerinde Anayasa’ya aykırılık oluşturabileceğini belirten Kış, yasanın her maddesinde rantsal dönüşüme hizmet eden bir anlayışın hakim olduğunu vurguladı.
“6 Şubat Kahramanmaraş depremleri ile şehirlerimizin, binalarımızın, kurumlarımızın depreme hazır olmadığını çok acı bir biçimde gördük” diyen Kış, daha önce TBMM’de kurulan deprem araştırma komisyonlarının raporlarındaki önerilerin de bu yasada dikkate alınmadığını belirtti.
“Kanun teklifinin içinde ne deprem, ne afet, ne de insan var” diyen CHP’li Kış, şunları ifade etti: “Bu yasa teklifinde her şeyden önce, sınırsız yetkilerle donatılmış, her türlü keyfi uygulamalara müsait Kentsel Dönüşüm Başkanlığı görüyoruz. Bu Başkanlık, dilediği alanı rezerv alan ilan edebilecek, imara açabilecek ve istediği şartlarda yapı ruhsatı verebilecektir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak soruyoruz: Kanun teklifinin düzenlenmesi aşamasında yerel yönetimler bu işin neresinde? Üniversiteler, STK’lar, meslek odaları bu işin neresinde?”
“RANTI YÜKSEK ALANLAR REZERV ALAN İLAN EDİLECEK”
Kanun teklifinde yer alan ve muhalefetin de tepki gösterdiği rezerv yapı alanları hakkında ki düzenlemeye de değinen Kış, rezerv yapı alanları tanımının düzenlenmesi ve tanımın değiştirilmesi ile yasanın rant yasasına dönüşme ihtimaline vurgu yaptı.
Rantı yüksek alanların rezerv yapı alanı denilerek kamulaştırılacağına dikkat çeken Kış, afet riskli alanların dönüşümünü yapacak kurumların başında toplu konut idaresinin geldiğini belirterek TOKİ’nin mevcut uygulamalarından bahsetti.
Mersin üzerinden örnek veren Kış şunları söyledi: “Mesela, Mersin Büyükşehir Belediyesinin hazırlamış olduğu ilave ve revizyon imar planlarında hazine adına tescilli bir çok alan oluşmuştur. Bu alanlar kent merkezinde yer almakta olup rezerv konut alanı olma özelliği taşımaktadır. Ancak milli emlak bu arazileri imar planları onayından sonra TOKİ’ye devir etmekte akabinde TOKİ’de rezerv konut alanı olarak kullanabileceği alanları ihale yöntemi ile satmaktadır. Sonrasında ise TOKİ kent merkezinden uzak orman vasıflı araziler üzerine sanki Mersin deprem bölgesi imiş gibi hiçbir kurumdan izin almadan imar planları üretmeden, mimari proje onaylatmadan teknik altyapısı olmayan bu alanlarda projeler yapmaya çalışmaktadır. Devletin resmi kurumlarının böyle uygulamalar yapması gelecekte bu yasanın çıkması ile birlikte rantı yüksek alanların satılıp insanların kent merkezlerinden uzakta altyapısız alanlar da yaşatılacağının göstergesidir.”
“DAYATMACI MÜLKSÜZLEŞTİRME FAALİYETLERİ HIZ KAZANACAK”
Yasa teklifinde bir mahkeme kararına dayanmadan kişinin mülkiyetine resen girilebileceğine değinen Kış, konut dokunulmazlığının ortadan kalkacağını belirterek “Düzenlemeyle vatandaşın evlerinin, kolluk marifetiyle boşaltılmasının önü açılıyor. Mülkiyet güvencesi ortadan kalkıyor. Dayatmacı, baskıcı, mülksüzleştirme faaliyetleri hız kazanacak” dedi.
Kış, akıl ve bilimden uzak keyfi uygulamalarla yasa çıkarmaya çalışan AKP’nin hazırladığı bu teklif ile ülkede olası bir afetin önlenmeyeceğini, toplumun can güvenliğinin sağlanmayacağını, rant amaçlı olmaktan öte geçmeyeceğini vurgulayarak kanun teklifine bu haliyle ret oyu vereceklerini vurguladı.
“HASARLI BİNALARLA İLGİ ENVANTER OLUŞTURULDU MU?”
Denetimsiz, riskli yapılarda ikamet etmenin, vatandaşların canına mal olacağını ifade eden Kış, 6 Şubat depremleri sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın riskli yapı tespitine başladığını, Bakanlığa yardımcı olmak adına, ilçe belediyeleri ve meslek odaları, mühendis, mimarları ile aktif görev aldığını belirterek şöyle devam etti:
“Deprem bölgesi ilan edilmeyen Mersin’de de birçok binaya ağır hasar kaydı verildi. Buradan soruyorum: Bakanlık veya İl Müdürlüğü mevcut binaların risk sınıfına ilişkin bir envanter oluşturdu mu? Oluşturuldu ise bu yerel yönetimler veya Mersin halkı ile niçin paylaşılmadı? Türkiye’deki milyonlarca riskli yapı stokunun dönüştürülmesi konusunda sadece yıkıp yapmanın dışında, bu binaların zeminlerinin güçlendirilmesine yönelik bir şey yok.”
“MERSİN HALKI GÖRMEZDEN GELİNMEMELİ”
Gülcan Kış, 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrasında Mersin’in yaşadığı sorunlara da dikkat çekti. Kış şunları söyledi:
“Mersin depremin yıkıcı etkisini doğrudan yaşamamış ancak depremi Sosyal Afet boyutuyla yaşamıştır. Mersin’in resmi nüfusu 1.9 milyon iken, şu anda 2.7 milyona çıkmıştır.
Olağanüstü bir süreci yaşadığımız bu dönemde, Mersinimizde ulaşım, içme suyu, kanalizasyon, arıtma gibi ilave teknik altyapı yatırımlarına acil ihtiyaç duyulduğunu her platformda açıkladık. Bu yatırımların birçoğunun yerel yönetimlerin bütçesiyle kısa vadede hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. Mersin’in beklentisi siyasi amaç güdülmeksizin kentimize de merkezi hükümet tarafından gereken hassasiyetin gösterilmesidir. Mersin halkı görmezden gelinmemelidir”.