CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi Kültür ve Turizm Bakanlığı Bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinde konuşarak, sanatın, sanatçının, bakanlık personelinin sorunlarını dile getirdi.
Kültür alanının on yedi yıldır sistemli biçimde dönüştürüldüğünü, baskı altına alındığını ve tek tipleştirilmeye çalışıldığını hatırlatan İlgezdi, “Günümüzde yaşanan toplumsal çöküntünün temelinde, emekten ve dolayısıyla kültürden yoksun politikalar yatmakta” dedi.
YA BENDENSİN YA DA SÜRGÜNDESİN
Gamze Akkuş İlgezdi iktidarın kültür alanını topyekûn ideolojik bir alan gördüğü için kendi tekeline almaya çalıştığını, yükselen itirazları da yasal düzenlemelerle bastırmasının gerekçesinin bu olduğunu açıklayarak, “Olağanüstü Hal Kararnameleriyle başlayan süreç bunun en acı örneğidir. İktidar; sanat emekçilerinin özlük hakları başta olmak üzere sanat alanını kendi çıkarları ekseninde değiştirdi. Örneğin 169 TRT çalışanı ihtiyaç fazlası personel sınıfına sokularak, kurumdan uzaklaştırıldı. Bir sanatçının Tarım ve Orman Bakanlığı’na, bir prodüktörün Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na atanması mümkün hale getirildi” dedi.
İktidarın yaklaşımının “ya bendensin ya da sürgündesin” olduğunu söyleyen İlgezdi,” Tabii ki, müdahale sadece TRT ile sınırlı kalmadı. Kurumların içi boşaltıldı. Devlet kendisine bağlı tiyatrolarda, repertuvar oluşturma görevini sanat yönetmeninden alıp, sanatla yakından uzaktan ilgisi olmayan bir bürokrata verdi.”
SANSÜR SÜRÜYOR
Gamze Akkuş İlgezdi sanatta sansürün olağan hale geldiğini ifade ederek, “Ayşe Emel Mesci’nin ‘Martı’ oyunu sahneye konulamadan yasaklandı. Valiler, kaymakamlar ve hatta hatta İl Milli Eğitim Müdürleri bile tiyatro oyunlarına sansür uyguladılar” diye konuştu.
ÖZLÜK HAKLARI BÜYÜK SORUN
Gamze Akkuş İlgezdi, daha önce de soru önergesi vererek gündeme getirdiği Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünde görev yapan “süre sözleşmeli” personelin mağduriyeti bu kez bütçe komisyonunda hatırlatarak, Bakana “Geçtiğimiz Ocak ayında Twitter’dan ‘sanatçılara müjdeli haberim var’ paylaşımını yapmıştınız. Üzerinden tam 11 ay geçti, 2500 civarında yevmiyeli sanatçının mağduriyeti giderilmedi. Oysa yevmiyeli kültür emekçilerinin aylıklı çalışmalarına imkân sağlayan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 28 Aralık 2018’de, ilgili yönetmelikler ise Mayıs ve Haziran aylarında yayımlanmıştı. Bu arada hazırlanan yönetmelikler de bir başka mağduriyete yol açtı. İnanması güç ama Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünde çalışan sanatçılara üniversite zorunluluğu getirildi. Oysa geleneksel sanatlar alanında çalışan çoğu sanat emekçisi alaylı olduğu için işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldı” dedi.
Özlük konusunda sadece süre sözleşmeli personelin değil sanat kurumlarında çalışan personelin de büyük sıkıntı yaşadığını ifade eden Gamze Akkuş İlgezdi, “Öte taraftan sanat kurumlarında idari sözleşmeli olarak görev yapanlar da asgari ücretin bir tık üzerinde maaşla çalışıyorlar! Bakanlık emekçilerinin yaşadığı mağduriyeti giderecek misiniz?” diye sordu.
SANATÇI ALINMIYOR
İlgezdi Kültür Bakanlığının personel rejiminin sınıfta kaldığını örneklerle ortaya koyarak, “Devlet Tiyatroları 2010'dan beri kadrolu sanatçı, rejisör almıyor. Biliyorsunuz değil mi bunu da? Yaklaşık 800 olan kadrolu oyuncu sayısı şu an 450 civarında. Birçok oyun yevmiyeli oyuncularla oynanabiliyor. Bu modern kölelik değilse nedir?” dedi.
Sanatçı rejiminin içler acısı halini anlatan İlgezdi, tiyatronun diğer sorunlarını da “Durum böyleyken Devlet Tiyatrolarının hâlâ 12 bölgede hizmet vermesinin on yedi yılda yeni bölge açılmamasının gerekçesi nedir? Basında 6-7 yeni bölgenin açılacağı ifade edildi. Oysa bırakın yeni bölge açılmasını boşalan kadrolar doldurulmadığı için mevcut bölgeler kapanmak üzere. Özel tiyatrolara verilen destek çok yetersiz. Tahsis edilen salonların kiraları ise astronomik düzeyde. Sansür ve baskı alabildiğince yayılmış durumda. Oyun yazarlarının, rejisörlerin, oyuncuların en küçük eleştirel ya da muhalif görüşü soruşturma, kovuşturma olarak kendilerine geri dönüyor” diyerek anlattı.
MİLLİ KÜTÜPHANE SORUNU: MİLLİ HAFIZAYI SİLDİNİZ
Gamze Akkuş İlgezdi Milli Kütüphanenin 15 Nisan 1946 yılında kanunla kurulduğunu hatırlatarak, “703 sayılı KHK'yle işlevsizleştirdiniz. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğüne bağlı bir daire hâline getirdiniz. Aslında millî hafızayı sildiniz. Diğer taraftan, tarihî kütüphaneleri boşaltan Bakanlık olarak tarihe geçtiniz” dedi.
KÜLTÜR BAKANINA ZOR SORULAR
İlgezdi konuşmasının sonunda Kültür ve Turizm Bakanına sorular sordu:
“- Devlet Tiyatrolarının turneleri "bütçe yetersiz" denilerek iptal ediliyor. Bu sansürün başka bir versiyonu değilse nedir?
- Sinemanın durumu da iç açıcı değil yine. "Yerli ve millî" diyorsunuz, film desteklerini kıstıkça kısıyorsunuz. Verilen desteklerin de kimlere ve hangi kriterlere göre verildiğini bilmiyoruz.
- Sinema Genel Müdürlüğünün desteklediği filmlerin ulusal ve uluslararası festivallere katılımını, varsa aldığı ödülleri takip ediyor musunuz?
- Desteklenen kaç film, kaç ödül aldı? Açıklarsanız memnun oluruz.
- Kıyıya köşeye atılmış, üvey evlat muamelesi yapılan koroları gördükçe de üzülmemek mümkün değil. Ödenek olmadığını söylüyorsunuz. Bunu yük mü görüyorsunuz?
- Yine, yıllardır kanayan yara hâline gelmiş bebek ve çocuk oyuncuları konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Kültür ve Turizm Bakanlığının bir diğer önemli görevi ise, Anadolu'nun binlerce yıllık tarihî mirasına sahip çıkmaktır. Oysa tarihî eserleri "üç beş çanak çömlek" olarak görenlerin olduğunu görüyoruz. Tarihî eserlere ilişkin kayıtlarla ilgili bilgi edinme talebime ne yazık ki "kaydı tutulmamaktadır" diye cevap verdiniz. Bunun da bilgisini öğrenmek istiyorum”