Güzelmansur şöyle konuştu:
“Şu an elimdeki bir gazete küpürü, 23 Temmuz 1939 tarihli Ulus gazetesi. Ne diyor burada: ‘Bugün Hatay artık Türkiye'nin öz evladı bir vilayettir.’ Ama AKP iktidarı bu öz evlat olan vilayeti üvey evlat hâline getirdi. Burada AKP milletvekillerinin ellerini vicdanlarına koyarak beni dinlemelerini istiyorum. Hatay'da toplam teslim edilmesi gereken konut sayısı 158 bin 200, anahtar teslimi yaptığınız konut sayısı ne kadar biliyor musunuz? 6.868 yani yapacağınız konutun sadece yüzde 4,3'ü... Yerleşen hane sayısı ne kadar? 3.320. Defne'nin yüzde 90'ı yıkılmış. 21.655 konut yapma sözü verdiniz. 20 ayda kaç konut teslim ettiniz? 130 yani binde 6. Sayın AKP milletvekilleri, bu vicdana sığıyor mu? İçişleri Bakanı açıklama yaptı, dedi ki: ‘11 ilde 101 bin konutu biz bitirdik.’ Hatay'da yüzde 50 yıkım olduğuna göre demek ki siz şu ana kadar 50 bin konut teslim etmeniz gerekirken teslim ettiğiniz 6.868 yani yüzde 6,8. Böylece Hatay'ı hep üvey evlat olarak görüyorsunuz.”
VAN’A 6 YIL OLAN MÜCBİR SEBEP HATAY’A 21 AY OLAMAZ
CHP’li Güzelmansur Kasım sonunda bitecek olan mücbir sebep hali ile ilgili şunları söyledi: “Mücbir sebep, biliyorsunuz, şu an deprem bölgesinde konuşulan en büyük sorun. Van depreminde mücbir sebebi altı yıl uyguladınız, altı yıl. Siz sanki dilenciye sadaka verir gibi Hatay’da üçer aylık periyotlarla uzatıyorsunuz. Van'a altı yıl uzatan AKP niye Hatay'a 21'inci ayda son vermek istiyor? Bu mu vicdan? Yıkılan evler, yıkılan iş yerleri yapılana kadar, insanlar kendine gelene kadar neden uzatmıyorsunuz”
İSTANBUL’DA NE VERGİ ALINIYORSA YIKIK HATAY’DA DA AYNI VERGİ ALINIYOR
Yıkık Hatay’da vergi düzenlemesinin farklı olmasına gerektiğine dikkat çeken Güzelmansur “Vergileri biliyorsunuz. Bugün İstanbul'da bir firma ne vergi ne SGK ödüyorsa gördüğünüz gibi yıkık Hatay'da aynı vergiyi, aynı SGK'yı ödüyor. Sizin yaptığınız tek şey borçları ötelemek. Bu mu vicdan?” dedi.
HATAY’IN İNŞASINDA PASTAYI HATAYLI OLMAYAN FİRMALAR YİYOR
Hatay’ın inşasında ihalelerin Hataylı olmayan firmalara verildiğine dikkat çeken Güzelmansur şöyle konuştu: “Hatay'ın pastasını dışarıdan gelen müteahhitler yiyor. Hatay'ın iş adamları iş yapamıyor. Ticaret odalarımızdan liste istediniz, ‘Firmaların isimlerini verin, biz onlara iş vereceğiz.’ dediniz ama hiçbir firmaya iş vermediniz; gidiyorsunuz, depremzede Hataylıları unutup Hatay'ın dışındaki firmaları kalkındırıyorsunuz. Küçük sanayi sitesinde 530 tane iş yeri var, bunun 194'ü yıkıldı, hâlâ yirmi ay geçmiş olmasına rağmen küçük sanayi sitemizi yapmaktan bile imtina ediyorsunuz.”
KONTEYNIRDA EĞİTİM OLMUYOR
Hatay’da eğitim sisteminde yaşanan sorunlara da değinen Güzelmansur değerlendirmeleri şunlar: “‘210 okulumuz yıkıldı, 110 okul açtık’ diyorsunuz, nasıl açtınız? Bunların 88'i konteynerde. Hâlâ resmî kurumlar bazı okullarda faaliyet gösteriyor, o okullardan resmî kurumlar hâlâ çıkmadı. Konteynerlerde altyapı yok, internet kesiliyor, elektrik kesiliyor; ses izolasyonu yok, dışardaki tüm gürültü sınıfın içinde. Oyun bahçesi yok ve ikili eğitim yani sabah altıda öğrenciler başlıyor, gece geç saatlerde ikinci eğitim bitiyor. Çocukların psikolojisi bozuk ama sizin umurunuzda bile değil.”
100 BİN İNSAN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETİ ALAMIYOR
Hatay’da sağlık hizmetlerinin alarm verdiğine dikkat çeken Güzelmansur konuşmasına şöyle devam etti: “Ovanın ortasında bir bölge hastanesi yaptınız, yerle bir oldu, siz diyorsunuz ki: ‘Daha bölge hastanesini yeniden planlıyoruz.’ Yirmi ay sonra aklınıza geliyor. Yıkılan, yirmi aydır yapılmayan aile sağlığı merkezi, 56 sağlık ocağımız hâlâ yerle bir. 100 bin Hataylı koruyucu sağlık hizmeti alamıyor, yoğun bakım üniteleri yetersiz, ful dolu. İnsanlar yoğun bakım olmadığı için acil servislerde ölüyor veya yirmi dört saat, kırk sekiz saat bekletiliyor.”
HATAY ÇİFTÇİSİ NİYE 10 KAT FAZLA SULAMA FATURASI ÖDÜYOR
Hatay çiftçisinin bölge çiftçilerinden 10 kat fazla sulama maliyetine katlanmasının nedenini anlatan Güzelmansur u sözlerle anlattı: “‘5/5/2015'te Reyhanlı Barajı'nı bitireceğiz’ dediniz, bitirmediniz. Amik Ovası çiftçisi 100 dönümünü 250 bin liraya sularken Çukurova ve Urfa çiftçisi bunun onda 1'ine suluyor. Neden? Çünkü o cazibeyle suluyor ama bizim çiftçimiz yer altı kuyularını sulamak zorunda kalıyor.”