Gıda Krizi Kapıda: Zehirli Ürünler Soframızda mı?
CHP’li Emre tarım ve gıda güvenliğini zehirleyen politikaları anlattı:
*Girdi maliyetlerindeki yükselişler, ürün fiyatlarını artırdığı gibi gıda güvenliğini de tehdit ediyor...
*Kimyasal tespit edildiği için yurtdışından geri gönderilen gıdalar halkımıza yediriliyor...
CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Zeynel Emre, Türk tarımı ile gıda güvenliğinin acil uyarı verdiğini; dünya genelinde gıda fiyatlarının uzun süredir gerileme eğiliminde olmasına karşın Türkiye’de arttığını, kimyasal madde tespit edilen ürünlere her geçen gün yenilerinin eklendiğini ifade ederek, sorunun; tarım ve gıda güvenliğini zehirleyen AKP politikaları olduğunu kaydetti.
CHP’li Zeynel Emre, sosyal medya kanalı Youtube üzerinden tarım ve gıda güvenliğine ilişkin bir video paylaştı: https://youtu.be/VcnT0pCo7Hw
Türk tarımının ve bağlantılı olarak gıda güvenliğinin ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya olduğunu belirten Zeynel Emre’nin videolu paylaşımındaki değerlendirmeleri şöyle:
Tarım potansiyelimiz hızla eriyor
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün açıkladığı verilere göre; önemli bir tarım potansiyeline sahip olan ülkemizin bu potansiyeli hızla eriyor. Mesela ülkemizdeki tarımsal verimlilik, AB ülkelerinin çok altında görünüyor. Bunun birçok nedeni var: Tarımsal arazilerin doğru bir şekilde seçilmemesi, bütüncül bir politika ve modern teknolojilerin her alanda uygulanamaması, küçük küçük parseller halinde tarım yapılan yerlerin bir bütün haline getirilememesi.
Son 4 yılda mazot 4,5 liradan 45 liraya çıktı
Ülkemizde korkunç bir ekonomik kriz var. Haliyle tarımsal girdi maliyetleri çok ciddi şekilde artmış durumda. Sadece son 4 yılda mazot, 4,5 liradan 45 lira seviyesine kadar yükseldi. Bunu diğer tarımsal girdi fiyatlarında; tohumda, gübrede ve benzerinde de düşündüğümüzde, açıkçası çiftçimiz ne yapsın böyle bir ortamda? Yani üretmek, o potansiyeli hayata geçirmek, o girdi maliyetlerini karşılamak ve bundan kâr etmek çok zor.
İzmir köftenin fiyatı son bir yılda yüzde 216 arttı
Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ait Kültür Portalı'nın ‘geleneksel mutfak’ ismi altında yayınladığı bilgileri incelediğimizde, geleneksel yemeklerin 1 yıl önceki fiyatıyla bu yılki fiyat farkı gözler önüne serilmiş. Mesela tavuk güvecin 2023 maliyeti ile 2024 maliyeti arasında yüzde 156'lık bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Menemende bu oran yüzde 100. İzmir köftenin 2024 maliyeti bir yıl öncesine göre yüzde 216 artış göstermiş.
Yurtdışına ihraç ettiğimiz tarım ürünleri kimyasal tespit edildiği için iade ediliyor!
Bunlar işin ekonomik boyutları. Bir de işin güvenlik açısından boyutları var, yani sağlığımız açısından boyutları var, çocuklarımızın geleceği açısından boyutları var. Burada da kimyasallar ve gıda güvenliği öne çıkıyor. Ülkemizde ‘ben yaptım oldu’ mantığı her yerde geçerli ve olması gereken denetimler zamanında, yerinde yapılmadığı için maalesef sağlıklı gıdaya ulaşmakta her geçen gün zorlanıyoruz. Uluslararası raporlar, Türkiye'den yurt dışına gönderilen ürünlerde çok sayıda kimyasal madde bulunduğu için iadeler yaşandığını gösteriyor. Geçtiğimiz ay, yani Eylül ayında, sadece 3 günlük bir dönemde, yani 24 Eylül-27 Eylül arasında Türkiye'den giden ve geri gönderilen armutlar, zararlı pestisitler içerdiği için geri gönderildi. Fransa da Türkiye'den giden kuru incirde zararlı kimyasallar tespit etti ve iade etti. Hırvatistan’da, Türkiye’den giden domateslerde pestisit kalıntısı bulundu ve iade edildi. Slovenya, Türkiye'den giden yeşil mercimekte kurşun tespit etti ve iade etti. Hollanda, Türkiye'den giden kuru incirde kimyasal kalıntı tespit etti ve kendi vatandaşlarına satamayacağını söyledi ve iade etti. Ve son olarak Bulgaristan, Türkiye'den gelen taze narlarda zararlı ürünler tespit etti. ‘Bu pestisit nedir?’ dediğimizde; son derece zararlı bir madde, kanserojen bir madde, kansere sebebiyet verebiliyor, kısırlık yapabiliyor ve bizim ürünlerimizde bunlar çıkıyor. Peki bu iade edilen ürünler ne oldu? Bunları kimler yedi? İç piyasada nerelere bunlar sürüldü?
Maalesef ürünlerimiz sabıka listesinin ilk sırasında
Avrupa Birliği Komisyonu, gıdada ve yemde yapılan sınır ve market kontrolleri sonucu ortaya çıkan uygunsuzlukları bir portal üzerinden yayımlıyor. RASFF, yani Gıda ve Yem İçin Hızlı Alarm Sistemi Portalı; burada Türkiye'nin tarım ve gıda güvenliğiyle ilgili bir sorun sarmalının içinde olduğunu görüyoruz. Türkiye'den giden ürünler, yani uygunsuz ve sağlığa zararlı maddeler bu portal üzerinde yer alıyor. Türkiye'den giden ürünler bu alanda maalesef 1. pozisyonda. Bizden sonra 2. durumda Mısır var, sonra Hindistan var. Burada bildirim yapılan tüm ürünlerin neredeyse her yıl yüzde onu Türkiye'den giden ürünlere ait.
6 başlıkta çözüm önerilerimiz
Bu durum bir günde oluşmadı, biz bir günde buralara gelmedik. Bu, yıllardır uygulanan yanlış politikaların sonucu, vurdumduymazlığın sonucu. ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla hareket edilen, ‘nasıl olsa ben istediğimi yapabilirim, nasıl olsa bir şey olmaz’ denilerek, her türlü pervasızlığın yapıldığı Türkiye’de, büyük bir yönetim zafiyeti maalesef bu alanda da var. Çözüm önerilerimizi de maddeler halinde sizlere sayacağım:
“-Modern tarım teknolojilerini kullanacağız ve her alanda yaygınlaştıracağız.
-Arazi bölünmelerini önleyici politikalar geliştireceğiz; bu alana hiçbir şekilde imar rantıydı, şuydu buydu girmesine müsaade etmeyeceğiz.
-Gıda güvenliği için sıkı denetimler yapacağız. ‘Şunun yakınıydı, bunun bilmem neyiydi’ vesaire deyip hiç kimse bu sıkı denetimlerin dışında olmayacak ve objektif bir şekilde o denetimleri yapacağız.
-Yerel tohumların teşviki ve korunması: Ata tohumlarını yaygın olarak kullanmamız ve yabancı tohum uygulamasından yavaş yavaş çıkmamız lazım.
-Tarım girdilerinde maliyeti düşürmek zorundayız. Bunun için de çiftçiyi sübvanse edeceğiz; gübrede, mazotta ve bazı girdi maliyetlerinde muhakkak sübvanse etmek durumundayız.
-Bölgesel ürün planlaması yapmamız lazım. Hangi bölgede hangi ürünler daha iyi şekilde yetiştirilebilir?
Unutmayalım, sağlıklı ve güvenli gıda her vatandaşın hakkıdır.”