Kadınlara ilişkin birçok sorunun temelinde, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığını belirten Bankoğlu, “Bu, toplumun kadın ve erkeğe biçtiği geleneksel rol ve görevler arasındaki eşitsizliğe referanstır. Yapısal bir sorundur. Bazı kesimler bunu anlamamakta inat ediyor. Siz bir kadının da iş yerinde patron olabileceğini; bir çocuğun asıl bakım sorumlusunun baba da olabileceğini; namus, iffet gibi kavramların kadın bedeni üzerinden değil, bireyin ahlaki tercihleri üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini anlamazsanız, bunu sorunu çözemezsiniz. Maalesef, yirmi senelik AKP hükümetinin kadın politikaları, siyasi menfaat sağlamak uğruna tam da bu eşitsizliğin üzerine kurulmuştur,” diyerek toplumsal cinsiyet eşitsizliği tanımından rahatsız olan hükümeti eleştirdi.
Bankoğlu, Komisyon’da sunum yapan Memur-Sen’in, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin hazırladığı “Aile ve Kadın Politikalarına Yeni Bir Paradigma” raporunu hatırlatarak, konuya ilişkin Memur-Sen Kadınlar Komisyonu başkanı Sıdıka Aydın’ın sözleşme karşıtı basın açıklamasını eleştirdi.
Bankoğlu, Sıdıka Aydın’ın toplumsal cinsiyet eşitliğinin kültürel alt yapıya zarar verdiğine ilişkin yorumlarının oldukça talihsiz olduğunu belirtirken, “Kadına ilişkin sorunların temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatıyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği yoksa, neden cinsiyetler arası ücret farkı var? Neden sosyal güvencesi olmayan insanların çoğunluğu kadın? Neden şiddet ve mobing maduru memurların çoğunluğu kadın? Neden sadece kadınlar, işe alımlarda ‘Çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz,’ sorusuna muhattap oluyor. Bunları anlamadan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sorun etmeden, temsilcisi olduğunuz kadın emekçilerin sorunlarını çözemezsiniz. İstanbul Sözleşmesi’nin aleyhinde, yetki ve yetkinlik sınırını aşan açıklamalarınız, temsil ettiğiniz insanların menfaatleriyle doğrudan çelişmektedir. Burada yaptığınız sunumun da samimiyetine gölge düşürmektedir,” dedi.
“Fazla cesursunuz.”
2022 Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde, kadınlara ilişkin bir çok sorunun Memur-Sen önerilerinde yer almadığına dikkat çeken Bankoğlu, “Taleplerinizin arasında cinsiyete dayalı ücret eşitliğine dayalı tek bir şey yok. Kadınların ev ve iş yükünün artmasından, kapanan kreş ve kreş ve bakım hizmetlerinin yarattığı sorunlardan, bu sorunların iş yükü ve maaş zamları konusunda göz önünde bulundurulması gerektiğinden bahsetmemişsiniz. Bunlar sizin asli görevleriniz. Asli göreviniz emekçinin menfaatini korumak. Ama bu konuda cılızlaşan sesiniz, ne hikmetse, şiddet madurunu koruyan İstanbul Sözleşmesi’ne karşıtlığa gelince bir anda gürleşiyor. Aile, toplum güzellemesi yapmak için, kadın demeye cesaret edemezken; İstanbul Sözleşmesi ve ona ilişkin 6284 sayılı Kanun kaldırılsın derken fazlaca cesursunuz,” dedi.
“Tasarruf kemeri yine kadınlara bağlandı”
Kamu emekçilerinin yaşadığı, ekonomik ve sosyal güvence eksikliklikleri, şiddet, ev ve çocuk bakımı konusundaki adaletsizlik gibi sorunlardan da bahseden Bankoğlu, pandeminin bu sorunları derinleştirdiğini belirtti. Kamu görevlilerine yapılan zamların yeterli olmadığını belirten Bankoğlu, “Hükümet enflasyonun çok altında olan bu zamlara, teşekkür bekliyor. Halbuki, özellikle kadın emekçilerin durumu çok zorlaştı. Pandemide kreşler ve bakım evleri kapandı. Evde iş yükü arttı. Bu sırada devlet aynı işi yapan kadın memuruna, erkek memurdan yüzde 5 ila 7 arası daha az maaş ödedi. Bu, devlet eliyle yapılan bir ayrımcılık, yanlıştır,” diyerek cinsiyetler arası ücret eşitsizliğinin dengelenmesi gerektiğini belirtti.
Kreş ve gündüz bakımevi hizmetlerinin de arttırılması gerektiğini belirten Bankoğlu, “Pandemide, zaten az olan kreş ve gündüz bakım evleri de kapanmaya başladı. Çalışan emekçilere bir alternatif sağlanmalıydı,” diyerek 30 Haziran 2021’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2021/14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Genelgesi’nin Genel İlkeleri’nin, kamu kuruluşlarının kreş ve bakım hizmetleri için arazi kiralanmasını ve inşaat yapımını yasakladığını belirtti. AKP hükümetinin, her şart ve koşulda, en kolay kadınların menfaatlerini feda ettiğini belirten Bankoğlu, “Saraylarda yaşayanlar, yurtdışında milyon dolarlık binalarla övünenler, tasarruf kemerini kendilerine bağlayacak yerde, yine kadınlara bağladılar,” dedi.
Son zamanlarda kamuda özellikle kadın emekçilere yönelen şiddet olaylarının arttığını belirten Bankoğlu, hasta yakınları tarafından saldırıya uğrayan hemşire, Gülhan D.’yi hatırlatarak, hükümetin gerekli önlemleri almadığını belirtti. Özellikle sağlık alanındaki uzun nöbet sürelerini de eleştiren Bankoğlu, parti olarak bu konuda gerekli düzenlemelerin yapılmasını istediklerini söyledi.
Kümülatif Ebeveyn İzni
Açıklamalarına, Avrupa’da Almanya ve Avusturya gibi ülkelerde kümülatif ebeveyn izni uygulamalarından bahsederek devam eden Bankoğlu, “Ülkemizde, anne için ücretli doğum izni, 16; ücretsizi 24 hafta. Babalık izniyse, 10 günden ibaret. Yine, ‘Anne çocuk bakacak, baba çalışacak’ diyen bir anlayış. Bu çocuğuyla vakit geçirmek isteyen, babalara da haksızlık. Halbuki, izinlere bir kümülatif seçenek koyarak; anne ve babanın ebeveynlik iznini paylaşmasını özendirebiliriz. Örneklerden faydalanarak, biz de uygulayabiliriz. Ama iş kadın hakkı, kadın menfaati olunca, hükümetin zamanı da parası da imkanı da yok oluveriyor,” dedi.
Boşanmış kamu görevlililerinin tayin işlemlerine ilişkin de görüşlerini belirten Bankoğlu, “Kamuda eş durumu mazeret tayin sebebi sayılıyor. Ancak, aynı özen boşanma durumunda malesef gösterilmiyor. Halbuki, nasıl eş durumu bir mazaret tayin sebebiyse, boşanmanın da kamu sektörünün her alanında makul bir tayin sebebi sayılması gereklidir. İlgili Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliği’nin bu şekilde düzenlenmesi, özellikle kadın kamu emekçilerimizin menfaatine olacaktır,” diyerek sözlerini sonlandırdı.
