TBMM Çevre Komisyonu ile İklim Araştırma Komisyonu CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan, geçen hafta CHP'li üyeler adına dilekçe vererek Meclis komisyonlarını yangınlar için göreve çağırmış ve yangın bölgesine gitme talebinde bulunmuştu. Çevre Komisyonu Başkanı AKP Trabzon Milletvekili Muhammet Balta, “Orman yangınları kontrol altına alındıktan sonra inceleme ziyaretinin gerçekleştirilmesi planlanmaktadır” yanıtını verirken; İklim Araştırma Komisyonu Başkanı AKP Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu'den herhangi bir açıklama gelmemişti.
İklim Araştırma Komisyonu’nun CHP’li üyeleri ise birlikte yangın bölgesine gitti. Araştırma Komisyonu CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan ile üyeler Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü ve Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, yangın bölgesinde incelemelerde bulunarak basın açıklaması yaptı.
İklim Araştırma Komisyonu’nda yaptıkları uyarıları anlatarak, “Devleti yöneten akılda böyle bir bilinç yok” diyen CHP’nin Komisyon Sözcüsü Murat Bakan, “Biz bu vatan görevine İklim Komisyonu’nun CHP’li üyeleri olarak geldik, buradayız. Muğla, Marmaris, Milas, Yatağan ve Bodrum bölgelerinde incelemeler yapıyor, bilgi alıyoruz. Bu yaşananlarda elbette insanın ormanlarla etkileşiminin çok büyük önemi var, yüzde 85’i insan etkileşiminden kaynaklanıyor. Ne yazık ki bir virüs gibi yayılıyoruz. Yayıldığımız yerlerde kapitalizmin yarattığı sonuç bu. Kendimizden başka hiçbir canlıya yaşama hakkı tanımıyoruz” diye konuştu.
“ORMAN BAKANI KİBİRİNDEN GELMEDİ..."
CHP'li Murat Bakan, şunları söyledi:
“İklim komisyonuna Çevre Bakanı geldi, Orman Bakanı gelmedi kibrinden. Müdürler geldi, Bakan yardımcıları geldi kendisi gelmedi. İklim krizinin ne büyük bir sorun olduğunun farkında olmayan bir Orman Bakanından bahsediyoruz. İşi sadece ticari faaliyet olarak görüyor; tarımı da ticari faaliyet olarak görüyor, ormanları da odun üretim alanı olarak görüyor. Bunların ekosistem için ne kadar önemli olduğunun farkında değil. Biz iklim komisyonunun CHP’li üyeleri olarak bölgedeyiz, bunun bilincindeyiz. TSK kurumsal kapasitesi en yüksek devlet kurumlarından biri. TSK’nın istihkam birlikleri var, yangın söndürmede yangın eğitimi almış birlikleri var, iş makineleri var, teçhizatı var, helikopterleri var. Genel maksat helikopterleri, takılacak su sepetleriyle yangın söndürmede görev alabilir. Rusların kullandığı Mİ17 helikopterleri Jandarma’nın envanterinde mevcut. Bunlar yangın söndürmede kullanılabilir dedik. İçişleri Bakanlığı şahsımı hedef alarak ‘olmaz’ diye açıklama yaptı, üç sonra Sikorsky’e su sepeti taktık diye utanmadan Süleyman Soylu açıklama yaptı tarihte ilk defa diyerek. Tarihte ilk değil Süleyman Soylu. Jandarma’nın İçişleri Bakanlığı’nın tarihini sen bilmiyorsun. 2003-2005 yıllarında bu helikopterler yangın söndürmede kullanıldı sen bunu da bilmiyorsun. Bu yangınlar belki başlangıcında TSK’nın ve İçişleri’nin helikopterleriyle söndürülebilirdi. Bizim askerimiz Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Afganistan’da, Katar’da. TSK’nın kahraman askerlerini, pilotlarını, teknik personelini burada görmek istiyoruz. Onlar zaten hazırlar canla başla mücadele etmeye ama ne yazık ki devleti yöneten akıl, ‘Kendileri yangını söndüremedi de askeri çağırdılar’ densin istemediği için minimum düzeyde TSK personeli geliyor buraya. Gelenlere çok teşekkür ediyoruz. Ama TSK’nın kurumsal kapasitesini yansıtmıyor bu durum.”
“SARAYLARDA AFETLE MÜCADELE EYLEM PLANI..."
CHP'li Jale Nur Süllü de bir an önce afetlerle mücadele için eylem planı hazırlanması gerektiğini belirtirken, “Bizler tarihi bir sorumluluğu yerine getirmek üzere buradayız. Ama görüyoruz ki alanda sadece gönüllüler var ve sadece CHP’li belediyeler var. Bir koordinasyon yok. Ne yazık ki afetle mücadele eylem planları sadece saraylarda yapıldıkça, büyük otel lobilerinde yapıldıkça bunlardan sonuç alınamayacağını çok net bir biçimde görmüş bulunuyoruz. Biz iklim krizi komisyonu üyeleri olarak sürekli uyardık. Daha geçtiğimiz Nisan ayında yangınlar konusunda bir uyarımız oldu. Yangınlara müdahalede çok geç kalındığını, doğal afetlerle mücadele planlarının hazır olmadığını dile getirdik. Eskiden çıkan orman yangınlarında THK’nın söndürme uçakları vardı. Şimdi ‘yok öyle uçaklar’ diyorlar. Olduğunu söylediğimizde de çok eski olduğu söyleniyor. Bugün F16’lar en az 56 yıllık. Eskişehir’de 1. Hava Jet Ana Üssü’nde hava ikmal fabrikamızda yeterli teknoloji de var yeterli personel de var. ‘Bu uçakları getirin tamir edelim’ diyorlar. Ama onun yerine gidiyorlar yurtdışından uçak kiralıyorlar ihaleyle, THK uçaklarının ihaleye girmesine bile izin vermiyorlar. Biz uyarılarımızı sürdürüyoruz. Afetlerle mücadele eylem planlarını hazırlamazsak, deprem olduğunda, sel felaketi yaşadığımızda, orman yangınlarıyla karşılaştığımızda bu olanlar kaçınılmaz. Herkesi iklim kriziyle mücadele etmeye kuraklıkla mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
"YANGINLARIN ARTACAĞI ZATEN BEKLENİYORDU..."
CHP'li Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu ise şunları söyledi:
“Karşı karşıya kaldığımız manzarayı birkaç hafta sonra daha iyi anlayacağız. Sadece bu bölgede Bodrum’da son 1 haftada yanan ormanın alanı 13 bin hektar. Geçen sene, 2020 yılında Türkiye’de 3 bin 400 orman yangını olmuş toplam 21 bin hektar alan yanmış. Yani geçen sene 3 bin 400 yangında yanan orman alanının neredeyse yarısından daha fazlası ne yazık ki Bodrum’da yanmış durumda. Muğla genelinde 62 bin hektar alan orman yanmış. Geçen sene 3 bin 400 orman yangınında yanan alanın 3 katı alanı sadece Muğla’da kaybettik. Bu öngörülüyordu. Biz komisyonda CHP grubu olarak bunu sıklıkla dile getirdik. Bilim insanları ve Bakanlık bürokratları da söylüyordu. İklim kriziyle birlikte yangın sayılarında ve yanan alan miktarında ciddi artışlar olacağı zaten söyleniyordu. Bu rakamlara da yansımıştı. Geçen sene 3 bin 400 orman yangını olmuş, 21 bin hektar alan yanmış, yangın başına kaybettiğimiz ortalama alan 6.2 hektar. Bu rakam 2014 yılında sadece 1.45 hektardı. Neredeyse 4 katından daha fazla artışla karşı karşıyayız. CHP grubunun komisyon çalışmalarında ortaya koyduğu tezler tutanaklarda yer alıyor. Biz bu tip olaylarla karşılaşacağımızı aylar önce söyledik. 13 bin hektar alan 5 gün boyunca cayır cayır yanmış ancak bu semalarda bir tane bile uçak havalanmamış, bir tane dahi uçak bu semalarda ne yazık ki görülmemiş. Sorunlar sadece bu değil. Eleman sıkıntısı ciddi. Orman Genel Müdürlüğü’nün personel sayısı yıllar içinde azalmakta, işçilerin büyük çoğu geçici işçi. Bu insanlar binlerce kilometre ötedeki yangınlara müdahale etmeye çalışıyorlar. Hepsi 9 ay 29 günlük sözleşmeli çalışan geçici işçi. Ve eğitimleri yetersiz. Zaten bu işi meslek olarak görmüyorlar. Eğitimleri yetersiz diyoruz; İzmir Tınaztepe’de bu amaç için kurulmuş olan eğitim merkezi bu iktidar tarafından kapatıldı. Böyle aymazlık olmaz, böyle koordinasyonsuzluk olmaz. Burada görmüş olduğumuz manzara; neredeyse kasta varan bir ihmal var. Ciddi bir felaketle karşı karşıyayız. Tarım ve Orman Bakanı, zaten tarımı mahvetti bunu bir çiftçi olarak söylüyorum. Ormanlarımızı da ne yazık ki mahvetmiş durumda. O Bakan’ın o koltukta bir gün daha durması bu millete zulümdür.”