CHP Milletvekilleri Fikri Sağlar, Ali Şeker, Eren Erdem ve Orhan Sarıbal 28 Kasım Pazartesi günü İstanbul'da Adalet Bakanlığından alınan izinle Edirne ve İstanbul Silivri’de gerçekleştirilen bir dizi ziyarete ilişkin TBMM'de ortak bir basın toplantısı düzenledi. Heyet adına konuşan Sağlar ziyaret ile ilgili izlenimlerini kamuoyuyla paylaşmak üzere basın toplantısını düzenlediklerini ifade etti. Sağlar şu değerlendirmeleri yaptı:
"28 Kasım Pazartesi günü, önce 7 yıl 8 aydır Edirne cezaevinde bulunan ve kamuoyunun “tek kişilik örgüt” diye tanıdığı Sarp Kuray’ın tahliye sevincine; eşi değerli sanatçı Nur Sürer ve arkadaşlarının mutluluğuna ortak olduk.
Sarp Kuray’ın tahliyesinin ardından Edirne cezaevinde tutuklu bulunan 2014 yılı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Adayı, 6 milyon oy alarak TBMM’de 3. Büyük parti olan HDP Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş ile görüştük.
Daha sonra İstanbul Silivri Cezaevine geçerek, tutuklu olarak yargılanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet Türk, Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticileri Sayın Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Turhan Günay, Musa Kart,Güray Öz, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik ve Bülent Utku ile görüşmeler yaptık.
Görüştüğümüz seçilmiş siyasetçiler ve gazetecilerin uygulanan tecrite rağmen sağlık durumları ve moralleri iyi. Neredeyse ortak cümlelerle Türkiye’de bugünlerde yaşanan en önemli sorunun demokrasi, hukuk ve insan hakları ihlalleri olduğunu; laik, demokratik Türkiye’yi savundukları için bedel ödediklerini, bedel ödemeye, barış ve demokrasi mücadelesine katkı sunmaya devam edeceklerini söylediler. Değerli basın mensupları;
Seçilmiş siyasetçilerin cezaevine konulması ve FETÖ terör örgütü davalarının geldiği noktada OHAL ve KHK’ların yarattığı hukuksuzlukları ve mağduriyetleri incelemek, tutukluların cezaevi koşullarını görmek için Edirne ve Silivri cezaevlerindeki ziyaretleri yaptık.
Bildiğiniz gibi, anayasaya aykırı olmasına rağmen, dokunulmazlıklar TBMM çoğunluk kararıyla trajikomik bir şekilde ve geriye dönük olarak kaldırılmıştı. Geçtiğimiz günlerde de “ifade vermeye gitmediler” gerekçesiyle yapılan eşzamanlı operasyonlarla milletvekilleri tutuklandı.
Geçmişte Ergenekon savcılarının yaptığını, şimdi kendisi gibi düşünmeyen bütün muhalifleri sindirmek adına hukuk tanımayan kaçak saray ve AKP savcıları yapıyor. 40 yıldır FETÖ cemaatiyle mücadele eden Cumhuriyet gazetesini ele geçirmek adına, kes yapıştır iddialarla gazetenin yazar ve yöneticileri Silivri cezaevine atıldılar.
Milletvekillerine yapılan operasyon ve tutuklanma yöntemleri hukuki değil, siyasi bir operasyondur. Elbette bir milletvekili suç işlerse yasaların izin verdiği şekilde yargılanmalıdır. Ama milletvekillerinin yargılanma koşulları anayasanın 83. Maddesinde açıkça ifade edilmektedir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın başsavcısı olduğunu söylediği, düzmece belgeler ve kopyala yapıştır fezlekelerle akp FETÖ ortak yapımı Ergenekon ve Balyoz davalarının sanığı olan CHP’li Tuncay Özkan, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay ve MHP’li Engin Alan uzun süre Silivri cezaevinde kalmışlardı. Cezaevindeyken milletvekili seçilen ve serbest bırakılmayan isimlerden Mehmet Haberal’ın başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararda “Milletvekilinin yasama faaliyetleri engellenemez. Yargı yasamanın görev yapmasına engel olamaz. Yargılanabilirler ama, tutuklanamazlar” denmektedir.
Hakkındaki hakaret suçlamaları nedeniyle dokunulmazlığının kaldırılması için dilekçe veren 24. Dönem Konya MilletvekilimizAtilla Kart, dokunulmazlığı kaldırılmayınca AİHM’e başvurmuştu. AİHM kararında “Dokunulmazlık milletvekilinin değil, bulunduğu mevkinindir, dolayısıyla milletindir” denmiştir. Bu karara göre de milletvekili dokunulmaz olarak görev yapacaktır.
Eski Adalet Bakanı, AKP kurucusu ve Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin yaşanan tutuklamalar için “Onlar milletvekilleri. Tutuklanmaları doğru değildir. Serbest bırakılabilirler” ifadelerini kullanmaktadır.
- Temel hukuk prensibi olan “suçluluğu ispat edilene kadar herkes suçsuzdur” ilkesi unutulmadan, haklarında iddia bulunan şüphelilerin adil yargılanması sağlanmalıdır. Yaşanan hukuksuzluklara son verilmelidir.
- PKK’nın silah ve şiddet kullanarak gerçekleştirdiği terör faaliyetleri yapmasını reddediyor ve kınıyoruz. PKK’nın oluşturduğu terör Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesinin önünü tıkamakta, demokrasinin gelişmesini engellemektedir.
- FETÖ ve IŞİD’in terör faaliyetleri, inanç özgürlüğünü ve mütedeyyinlerin yaşam koşullarını zora sokmaktadır. İnanç adına yapılan her türlü terör eylemlerini de aynı kararlılıkla reddediyor ve kınıyoruz.
- Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP milletvekillerinin tutuklanması hukuksuzdur, siyasi bir operasyondur.Milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır. Varsa, kendilerine isnat edilen suçlar hakkında, Anayasa koşullarına uygun olarak, adil ve tutuksuz yargılanmaları sağlanmalıdır.
- Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı, eski milletvekilimiz, “Kürt sorunun birlikte yaşama iradesi ve demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğini” söyleyen, “Ülkemize barış gelsin, gerekirse beni öldürün” diyen 74 yaşındaki Ahmet Türk’ün tutuklanması, tıpkı seçilmiş milletvekillerinin tutuklanması gibi terör ve şiddeti besler. Ahmet Türk derhal serbest bırakılmalıdır. Suçluluğu yargı kararlarıyla kesinleşmeyen ve KHK’larla kayyum atanan seçilmiş belediye başkanları görevlerine iade edilmelidir.
- Kürt sorunu ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi gerekçe gösterilerek ilan edilen OHAL, bu sorunları çözmek yerine yeni sorunlar ve mağduriyetler yaratmaktadır. Ülkemizin sadece yurtlarının yangın çıkış kapıları değil, faşizmden kaçış yolları da OHAL ve KHK gibi demir kapılarla kilitlenmiştir. OHAL derhal kaldırılmalıdır.
- Yüzbinlerce insan, KHK’lar ile, haklarında hiçbir yargılama yapılmadan görevden uzaklaştırılmış, işsiz bırakılmış, cezaevlerine atılmıştır. KHK’lar yok hükmünde sayılmalıdır.
- Hain FETÖ darbe girişiminin siyasi ayakları ortaya çıkarılmamıştır. Bunun yerine bir bankaya para yatırmak suç kanıtı olarak gösterilmiştir. FETÖ’nün siyasi ayakları derhal açıklanmalı, yargılanmalı, suçu olanlar cezalandırılmalıdır.
- AKP, FETÖ destekçisi olduğu gerekçesiyle tehlike olarak gördüğü kendisi gibi düşünmeyen bütün muhalifleri, ama özellikle sosyalistleri, sosyal demokratları, solcuları, Kürtleri, alevileri bir çuvala koyarak mağdur etmektedir. Bu cadı avına derhal son vermelidir.
- Olağanüstü hal istismar edilerek insanların can ve mal güvenlikleri, ifade özgürlükleri ortadan kaldırılmıştır. Demokrasi ve hukuk dışı, insan haklarına aykırı uygulamalara son verilmelidir.
- Gazetecilik yaptıkları için Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticilerinin tutuklanması akla Ergenekon ve Balyoz davalarını getirmektedir. Bu hukuksuz soruşturmaları yürüten savcılar ve hakimler, tıpkı Ergenekon davalarında olduğu bir gün bu günlerin geçeceğini ve kendilerinden hesap sorulacağını unutmamalıdır. Ve bilmelidirler ki, bugünün akp mağrurları, yarının taraflı hukuk mağdurları olduklarında, onlara yapılan hukuksuzları takip etmek, ve haklarını korumak için CHP milletvekilleri onlarında yanında olacaktır.
Ülkemizin devasa sorunları ortada dururken, yaratılan yapay sorunlarla ülke gerçek gündeminden uzaklaştırılmaktadır. Siyasetçilerin görevi yaşanan sorunlara demokratik yöntemlerle çözüm üretmektedir. Siyasetin önünün kapatılması şiddeti besler. 90’lı yıllarda yürütülen güvenlikçi politikalar çözümsüzlük yaratmıştır. Aynı yöntemlerle farklı sonuçlar elde edilemez. Barışın, demokrasinin önü açılmalıdır.
Kendi iktidarını korumak adına zamana, koşullara ve ihtiyaca göre düşmanlar yaratan; Kürt sorununu, inanç sorununu, cemaatleri, istismar eden ve kullanan; her yerde “milli irade” derken beğenmediği seçim sonuçlarını “milli irade olarak kabul etmeyen” kaçak saray ve AKP bu sorunları çözemez. Çözüm halkın iktidarındadır. Çözüm CHP’dedir."
Son Güncelleme: 01.12.2016 09:51