Yerel Yönetimlerden Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, 21 – 23 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. CHP’li Belediyeler Çalıştayı sonuçlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Torun “Enkaz edebiyatı yapmadan azim ve kararlılıkla çalışıyoruz. Bu azim ve kararlılıkla demokrasi ve kardeşliği tüm ülkede yeniden kuracağız” dedi.
Torun İzmir Çalıştayı ile ilgili şunları söyledi:
“CHP’li Belediye Başkanları tam kadro olarak, yerel yönetimler yasa tasarısı, kardeş belediyecilik yol haritası, yeni kaynaklar ve yeni yatırımlar üzerinde çalıştı. Uzmanların katıldığı oturumlarda, kaynaklara ulaşmadaki engeller ve fırsatlar tartışıldı. Vizyon sunumlarıyla başkanlar yenilikçi fikirlerle buluştu, kentlerin ana sorun alanlarına dair güncel yaklaşımları dinledi. Belediyelerin merkeze mahkûm hale getirilmesi tehlikesini dayanışma ve yaratıcı fikirlerle aşacağız. Kaynaklarımızı kendimiz yaratmaya önem vereceğiz, içimizdeki sinerjiyi, dayanışmayı karşılıklı fayda temelinde sistematik bir mekanizmaya dönüştüreceğiz. Örneğim 50 büyük belediyemiz yerel ve bölgesel kalkınmada 128 kardeşi ile işbirliği yapacak. ”
Torun, “İzmir buluşmamıza kardeş kentler ve yerel demokrasi vurgusu hakim oldu. Ülkemizde kardeşliğe ve demokrasiye her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Çünkü devletin en tepesinden kardeşlik ve demokrasi darbe alıyor” diye konuştu.
Torun sözlerini şöyle sürdürdü:
“Saray, yerel yönetimler üzerinde seçmenlerin iradesini hiçe sayan bir vesayet kurmaya çalışıyor. Belediyelerimizi yetkisiz, kaynaksız bırakıp bir demokrasi dekoruna dönüştürecek adımlar atıyor. Önce meclisi etkisizleştirdiler, sonra siyasi partileri ve sivil toplum kuruluşlarını etkisizleştirmeye çalıştılar. Şimdi de belediyelere aynı yöntemi uyguluyorlar. Yerel yönetimlerin işleyişi açıkça baltalanıyor. Bu olanlar kabul edilemez. “
Seyit Torun, çalıştayda ele alınan Yerel Yönetimler Yasa tasarısı ile ilgili olarak da şunları söyledi:
“Belediyeler yurttaşların doğumundan ölümüne hayatlarının her anında hizmet aldıkları, taleplerini, beklentilerini karşıladıkları, katılımcılığın, şeffaflığın, denge-denetleme mekanizmasının en gündelik haliyle yaşandığı demokratik kurumlardır. Tüm gelişmiş demokrasilerde yurttaşların karara katılabildikleri temel yönetim unsuru olan belediyelerin yetkileri, gelirleri sürekli artıyor. Son dönemde Türkiye’de ise belediyelerin karar alanları, yetki sınırları, finansal kaynakları daraltılıyor. Belediyelerle ilgili kanun değişikliği tasarısında bütün bunları tartıştık. Saraydan sızan haberler, belediyelerin yetki ve gelir alanlarının daha da daralacağına dair kaygılı işaretler barındırıyor. Kanun değişikliği için yapılan çalışmalara belediyeler çağrılmıyor, görüşlerine başvurulmuyor. Bunun için Cumhurbaşkanlığında Büyükşehir Belediye Başkanları ile yapılan toplantıda karar sürecine katılmamız için verilen sözler de tutulmuyor. Sadece belediyelerin değil, sivil toplumdan akademiye, iş dünyasından meslek odalarına hiçbir paydaşın görüşüne başvurulmuyor.
Belediyeleri ilgilendiren kanunların yapılmasında, yerel demokrasiyi, yerel kalkınmayı, yerel özerkliği öne çıkaracak yaklaşımlar üzerinde durduk. Demokrasi ve kardeşliği öne çıkardık. Ayrıca Erdoğan’ı belediye başkanlarına verdiği sözü tutmaya ve görüşlerimize başvurmaya çağırıyoruz.”