CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve milletvekilleri, TBMM 15 Temmuz Şehitler Anıtı'nı ziyaret etti. Milletvekilleri şehitlerin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulundu, karanfil bıraktı. Özgür Özel, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
DARBENİN KARŞISINDA OLDUĞUMUZUN ALTINI ÇİZMİŞTİK: Beş yıl önce Meclis’in kapalı olduğu bir akşamda, birkaç saat içinde; Meclis’e karşı, demokrasiye karşı bir darbe girişimi olduğunu anladığımız ve milletimizin, tüm ülkemizin, tüm siyasi partilerin, hep birlikte geriye püskürttüğü kanlı bir darbe girişimiyle karşılaştık. Bu darbe girişiminden haberdar olduğumuz anda partimizin Ankara’da bulunan bütün milletvekilleri önce Genel Merkez’de bir araya geldik. Yaptığımız kısa değerlendirmeden sonra Cumhuriyeti kuran Meclis’i kuran partinin, her darbenin öncelikli hedefi olan Meclis’e sahip çıkmasının en doğru yaklaşım ve oranın en doğru direnme mevzii olacağını kararlaştırarak, Meclis’e geldik. Diğer siyasi partilerdeki mevkidaşlarımızla kurduğumuz irtibat, Meclis’te bir olağanüstü oturum gerçekleştirme konusunda mutabakata dönüştü. O sırada irtibat kuramadığımız, İstanbul’a doğru havada olan Genel Başkan’ımız, yere indiğinde; kendisine bu düşüncemizi ifade ettiğimizde, kendisinin de en hızlı vasıtayla, Ankara’ya dönüp Meclis’e geleceğini, Meclis’te yapacağımız değerlendirmelerde, demokrasinin yanında darbenin karşısında olduğumuzu ifade etmemiz gerektiğini, grubumuza da grubumuz adına o gece söz söyleyecek grup başkanvekillerine de yöneticilerine de bildirdi. Biz Meclis’e geldik, hepinizin bildiği o oturum gerçekleşti. O günkü irademiz yüz yıllık bir partinin seçimleri kazandığı kaybettiği, darbelere teslim olmadığı, her darbeden zarar gördüğü ve demokrasinin arkasında olduğu yönündeydi. Şüphesiz her darbe iktidara karşı yapılır. Darbelerin hedefi iktidarlardır. Ancak hem ülke hem dünya kamuoyu döner muhalefete bakar, ancak ana muhalefetin gözünün içine bakar. O gün yapılacak ilk demokratik seçimlerde milletimiz başka görev verene kadar ülkenin ana muhalefet partisi olduğumuzun, seçilmişlerin ve parlamentonun arkasında darbenin karşısında olduğumuzun altını çizmiştik.
DARBE BİLDİRİSİNİ SIĞINAKTA YAZMIŞTIK: Ben ertesi gün, AKP’nin bugünkü Genel Başkanı, o günkü Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Sayın Genel Başkan’ımıza açtığı teşekkür telefonuna yakından şahit olmuş birisi olarak, Genel Başkan’ımızın grubumuza iletilmesi istenilen teşekkür ve övgülere, Meclis’i kuran partinin Meclis’e sahip çıktıktan sonra bir teşekküre gerek olmadığını ifade ettiğine en yanından şahit olmuştum. Ertesi gün ve devam eden süreçte partimize duruşundan dolayı AKP’nin, başta bugünkü Genel Başkanı o günkü Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, Sayın Genel Başkan’ımızın yanında ilk haber aldığında bana verdiği talimatların şahidi olan bakan ve tüm milletvekillerinin bu konudaki kullandığı ifadeleri büyük memnuniyetle değerlendirmiştik. Ertesi gün okunacak darbe bildirisini, Meclis Başkanı, önceki meclis başkanı ve her gruptan grup başkanvekili ile sığınakta yazmıştık, altına tüm partiler imza attı, genel başkanlar burada konuşmalar yaptılar.
ÖZEL OTURUM YAPILMAMASININ İZAHI YOKTUR: Değerlendirmeler, Meclis’in, bu darbe girişiminden güçlenerek çıkacağı yönündeydi. Ülkedeki kutuplaşmanın yerini birlikteliğin alacağı yönündeydi. Ardından 2019 yılına kadar yapılan özel oturumlara eksiksiz iştirak ettik. Ancak süreç, Türkiye siyasetinde, 15 Temmuz’u siyasi açıdan araçsallaştırma sürecine evrildi. Bazı ittifaklar o günü kendi doğum günleri ilan ettiler. 15 Temmuz’u hep birlikte sahiplenme yerine, ‘bizim 15 Temmuz’umuz ve siz yoktunuz’a dönüştürmeye çalışan bir anlatı içine girdiler. Bugün, Meclis’te özel oturum yapılamamasının başka bir sebebi, izahı yoktur. Meclis’te daha önce yapılan özel oturumları iki yıldır yapmıyorlar. Burada törenler düzenleyip sadece bir partinin genel başkanının konuşmacı ve Meclis Başkanı’nın konuşmacı olmasının izahı yoktur.
DURDUĞUMUZ YERDEYİZ: Biz 15 Temmuz günü durduğumuz yerdeyiz. Ancak 20 Temmuz günü, kanlı darbe girişimini araçsallaştırıp ilan edilen OHAL ile birlikte Meclis’in alınan yetkilerinin, OHAL’de yapılan referandumun, o referanduma uygun olarak yapılan yine OHAL şartlarında yapılan seçimin ve hep kamu gücünün, devletin bütün imkanlarının bir partinin, bir ittifakın lehine ve OHAL etkisiyle seferber edildiği ve kıl payı kazanılan seçimlerin bizi, ülkeyi getirdiği nokta ortadadır. Bugün yaratılan, dayatılan tek seslilik, tek partililik ve bugün bu acıda ve bu ders çıkarılması gereken olayda ortaklaşamamak da gerçekten Türkiye’yi yönetenlerin nasıl yanlış içinde olduğunu göstermektedir. CHP olarak, o gün Meclis’te birlikte olduğumuz 15 arkadaşımızdan, 8’i ile birlikte ve grubumuzdan çok değerli milletvekillerimizle birlikte, bir kez daha demokrasinin yanında olduğumuzu, her türlü darbenin, her türlü vesayetin karşısında olduğumuzu, bundan sonra da milli iradeyi hiçe sayan, onun kararlarını yok sayan, ona itiraz eden, direnen; milli irade ve demokrasi dışı nasıl bir çabaya yeltenen yeltenen olursa olsun karşılarında dimdik duracağımızı ifade ediyoruz.
Bir kez daha 251 şehidimizi rahmetle, milletle anıyoruz. Bu ülkenin bir daha böyle acılar yaşamamışını ümit ediyoruz. Bunun için liyakate, objektif kriterlere, bir partinin değil devletin kriterlerine ihtiyaç olduğunun altını çiziyoruz. Bundan sonraki süreçte demokrasimizin ileriye gideceği, tüm ülkenin kucaklaşacağı; acıların, hüzünlerin yerini mutlulukların alacağı, bu yaslı anılardan herkesin ders alacağı yarınlar ümidiyle hepinizi selamlıyoruz.”