"Bu Anayasa değişikliği İSTİKRARSIZLIĞI büyütür!"

​CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, anayasa tartışmalarında öne sürülen "çift başlılık" ve "istikrar için Başkanlık" sözünün gerçeği yansıtmadığını, sistemi işletemeyenlerin, anayasal sınırları ve ettiği yemini tanımayanların hatalarının çift başlılığa yol açtığını belirtti. 

04 Nisan 2017 Salı 14:30
"Bu Anayasa değişikliği İSTİKRARSIZLIĞI büyütür!"

Arslan "Hiçbir demokraside liderler çift başlılıktan yakınmaz. Cumhurbaşkanının tarafsız, uzlaştırıcı olduğu, yüreğinde bir partisi olsa bile yönetimine katılmadığı, halkın birliğini temsil ettiği ve icraatı başbakana bıraktığı hiçbir demokratik düzende çift başlılık yoktur. Avrupa’daki hiçbir demokratik ülkede cumhurbaşkanı, başbakanın ve meclisin işine karışmadığı için, yargıya bu kadar çok sayıda üye atamadığı için bu ülkeler düzenlerini rahatlıkla korumuş, 'çift başlılık' hiçbir zaman olmamıştır. Bugün, cumhurbaşkanının iki buçuk yıllık yönetiminde yaşananlar, parlamenter sistemin krizi değil, bizzat onun sistem içindeki hatalarıdır. Hata sistemde değil, onu işletmeyenlerde, devleti darbe ve kriz ortamına sürükleyenlerdedir. Unutulmamalı ki, bu iktidar parlamenter sistem döneminde o çok övündüğü yolları, bu referanduma denk getirdiği o proje açılışlarını yaptı. Beğenmediği her şeyi parlamenter sisteme mal etmeye kalkanlar, başarılarını parlamenter sistem içinde yaptıklarını ne çabuk unuttular!" ifadesini kullandı.

Milletvekili Kazım Arslan'ın açıklaması şöyle sürdü:

"Ekonomide, hukukta, meclisin saygınlığında, dış politikada, güvenlikte ve basın özgürlüğünde gelinen nokta, yeminine sadık kalmayan bir cumhurbaşkanının parlamenter sisteme verdiği zarara bakarak anlaşılabilir. 

Son iki buçuk yılda, fiili başkanlık adı altında ekonomi sürekli kan kaybeden ve terör sarmalında olan bir Türkiye varken, vatandaş canından ve malından olurken, istikrarsızlığın sorumlusu olan kadrolar bugün sıkılmadan bir de anayasa hazırlamaya ve bütün yetkileri tek adamda toplamaya kalkıyor. 

Hesap vermekten kaçanlar, denetimsiz kalacak bir yürütme organı, etkisiz bir Meclis yapısı, siyasallaşmış bir yargı makamı kurarak, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırarak Türkiye’nin yatırım ve üretim ortamı olmaktan iyice uzaklaşmasına neden olacaktır. 

Bugün, bu anayasaya "HAYIR" oyu vermek, ülkemizin normalleşmesi için, yatırım ve istikrar için, üretime dayalı bir ekonomi için, yükselen bir ihracat için ilk adımdır. Ancak bu şekilde yarınından kaygı duymayan, aksine umutla dolan, öngörülebilir bir piyasaya sahip olacak bir Türkiye, yatırımcısına hukuk güvenliği sunabilir. 

Bu anayasa paketinde yatırımcının yarınından istikrar ve güvence duyacağı hiçbir madde yoktur. 

Bu değişiklik partizanlığı öne çıkaracaktır. Devleti krizden çıkarmanın, istikrarı sağlamanın değil, devleti koşulsuz biçimde tek partinin ve tek liderin emrine sokmanın yolunu aralayacaktır. Şimdiden TRT, “evet”in resmi sponsoru olmakta, milletin vergileri bir partinin reklamlarına ayrılmakta, TRT programları tek taraflı yapılmaktadır.

Bu paket geçerse yatırımcının, üretenin ve çalışanların, güvencesi unutulacak, bir gece kararnamesiyle hangi partilinin ve kimlerin kayırılacağının hesabı yapılacaktır. Bu paket geçerse, bir kararnameyle kimin malına el konulacağı, kimin yatırımlarının bir gecede sıfırlanacağı belirsiz olacak, kimin servetinin kime geçeceği bir liderin kararına bağlı olacaktır. 

Meclisin iktidarı denetleme yetkisini azaltan, taraflı/partili cumhurbaşkanı modeliyle ortak aklı ve uzlaşıyı değil partizanlığı öne çıkaran, yargı bağımsızlığını ve hukuk güvenliğini yok eden, taraflı yargı yaratıp siyasi istikrarsızlığı arttıran, sürekli tartışan, kısır çekişmelerin içinde olan bir Türkiye ortaya çıkacaktır.

Kriz anlarında ortak aklı kuracak, uzlaşıyı sağlayacak olan model bellidir. O model; partili ve taraflı, yargı dahil her tür üst düzey atamaya karar veren bir cumhurbaşkanı modeli değil, parlamenter sistemdir. 

Başta hukuk güvenliğini, ekonomik ve siyasi istikrarı sağlamak için olması gereken açıktır: Üyeleri kendi içinden seçilecek tarafsız ve bağımsız bir yargı, temsilde adalet için ülke seçim barajının düşürüldüğü ve milletvekillerinin ön seçimle belirlendiği bir yasama organı, iktidarın hesap vermek için meclisi ve yargıyı baskı altına almadığı bir kuvvetler ayrılığı sistemidir.

“Çift başlılık” sözlerine ve "bir gemide bir kaptan olur" diyenlere kanmayın… Çünkü bütün gemilerde çift kaptan vardır, uçaklarda çift pilot, otobüslerde bile iki kaptan vardır. Başbakan bunları bildiği halde neden bilmemezlikten geliyor, anlamak mümkün değil. Dünyanın en çok kandırılan liderlerine devletin maliye, yargı, hazine, meclis anahtarını teslim etmek, ülkemizin tapusunu ve anahtarını vermek, çocuklarımızın geleceğini bugünden karartmaktır, kandırılana kanmaktır.

Bakmayın “çift başlılık” dediklerine… 

Demokrasilerde cumhurbaşkanın ve başbakanın yeri ve görevleri anayasamızda yazılıdır. Bu anayasaya uymayanlar çift başlılığı kendileri yaratıyorlar, anayasamıza uymuyorlar ve bu nedenle istikrarsızlığı onlar yaratıyorlar. Oy verdiğiniz başbakanın bir oldu bittiyle koltuktan indirilmesine, “abidik gubidik” diyerek, hangi başbakanın kim olduğu söylemeyerek bütün başbakanları töhmet altında bırakan bir başbakanın iki başlılık sözüne nasıl itibar edebiliriz?

Cumhurbaşkanlığı en önemli rolü tarafsız olmasıdır ve herkesi parti ayırımı yapmadan kucaklaması en asli görevidir. Devletin ve milletin babası gibi davranmak zorundadır. Bir ailedeki baba gibidir. Ailede baba çocuklarına karşı eşit davranmazsa, ayrımcılık yaparsa o ailede birlik beraberlik ve dayanışma olur mu ? Elbette olmaz.

İşte biz onun için partisiz ve tarasız Cumhurbaşkanı istiyoruz. Seçilecek Cumhurbaşkanı yalnızca bir partinin cumhurbaşkanı değil herkesin cumhurbaşkanı olmasını istiyoruz. Onun için yapılacak değişikliğe "HAYIR" diyoruz.
Cumhurbaşkanının tarafsız, uzlaştırıcı olduğu, yüreğinde bir partisi olsa bile yönetimine katılmadığı, halkın birliğini temsil ettiği ve icraatı başbakana bıraktığı hiçbir demokratik düzende çift başlılık yoktur. Avrupa’daki hiçbir demokratik ülkede cumhurbaşkanı, başbakanın ve meclisin işine karışmadığı için, yargıya bu kadar çok sayıda üye atamadığı için bu ülkeler düzenlerini rahatlıkla korumuş, “çift başlılık” hiçbir zaman olmamıştır. 

Bugün, cumhurbaşkanının iki buçuk yıllık yönetiminde yaşananlar, parlamenter sistemin krizi değil, bizzat onun sistem içindeki hatalarıdır. Hata sistemde değil, onu işletmeyenlerde, devleti darbe ve kriz ortamına sürükleyenlerdedir. 

Unutulmamalı ki, bu iktidar parlamenter sistem döneminde o çok övündüğü yolları, bu referanduma denk getirdiği o proje açılışlarını yaptı. Beğenmediği her şeyi parlamenter sisteme mal etmeye kalkanlar, başarılarını parlamenter sistem içinde yaptıklarını ne çabuk unuttular! 

Meclisi iki partili yapıya, devleti tek adamın buyruklarına teslim edenler, yaşanacak krizleri aşacak sağduyuyu ve ortak aklı bugünden tüketmektedir. Toplumun tek sesli olmaya zorlandığı, muhalefetin dışlandığı, huzursuzluğun dile getirilmesine ve hakkını aramasına olanak yaratılmadığı bu yeni anayasa paketi, bugünkü istikrarsızlığın üzerine kaçak kat çıkmakta, ayrışmayı derinleştirecek bir yapı ortaya çıkaracaktır."

Son Güncelleme: 04.04.2017 20:05
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.