Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat, Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu’ya karşı İzmir’deki protesto eylemlerine katılan üniversite öğrencilerine verilen cezaları ve açılan soruşturmaları TBMM gündemine taşıdı.
NOKTA ATIŞI ATAMALAR KABUL EDİLEMEZ!
Liyakatsizliğin AKP iktidarında bütün kurumlara sirayet ettiğini belirten CHP’li Polat, “Geçtiğimiz günlerde İKÇÜ’de liyakatin geri plana atıldığını hep beraber gördük. Bugün milyonlarca yurttaşımız iş bulamıyor ve yaşadığı yoksulluk sebebiyle intihar ediyor. Üniversiteli mezun gençler gelecek kaygısı yaşıyor. Hemen her gün sosyal medyada iş bulamadıklarını ve atama beklediklerini dile getirerek seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bazıları akademi hayali kurarak bilime ve ülkemize katkı yapmak istiyor. Öğrencilerin akademik hayaller kurduğu bir ortamda; eş-dost kıyağı yapmak, üniversitedeki kadrolara sırf aynı siyasi partili olduğu için sınavsız atama yapmak kabul edilemez” diye konuştu.
ÖĞRENCİLER EĞİTİMLERİYLE TEHDİT EDİLİYOR!
Atanmış rektöre karşı gerçekleştirilen protestoların başta öğrenciler olmak üzere bütün yurttaşların hakkı olduğunu söyleyen Polat, “Ülkemizin geleceği ve gelişimi üniversitelerin gelişimiyle paraleldir. Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak istiyorsak, üniversitelerimiz bağımsız olmalı ve liyakat esas alınarak yönetilmelidir. Başta öğrenciler olmak üzere, bu atamayı liyakatsiz ve üniversite geleneklerine uygun bulmayan herkes protesto hakkına sahiptir. İktidar ne yazık ki benim de İzmir’de maruz kaldığım bir şekilde, anayasa ile güvence altına alınmış protesto hakkına ve eylemlerine saldırıyor. Üniversite öğrencilerinin ve akademisyenlerinin rektörünü seçme hakkını AKP iktidarı, kendi bekasına tehdit unsuru olarak algılıyor. Gerçekleşen eylemlerde öğrencileri; şiddet, gözaltı ve cezaeviyle sindiremediğini anlayanlar, tepkilerin arttığını görmüş olmalı ki öğrencileri eğitimleriyle tehdit ediyor” dedi.
HUKUKİ DEĞİL SİYASİ CEZALARDIR
CHP’li Polat, “DEÜ’nde verilen cezalar ne hukuk ile ne de vicdan ile açıklanabilir. Eski AKP’li rektör tamamen siyasi bir karar ile öğrencileri cezalandırıyor. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemler tam da bu zihniyete karşı yapılan eylemlerdir. İKÇÜ’deki gibi yaşanan eş-dost kıyağına, sınavsız geçişlere karşı bir direniştir. Liyakatsizliğe, üniversiteleri siyasi parti gibi yönetenlere, öğrencilerin iddia ettiği gibi suç unsuru bulunmayan ve savunması bile yapılmadan verilen cezalara karşı yapılan protestolardır. İktidar aynaya bakıp kendileriyle yüzleşmeden Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrencileri anlayamaz. Üniversitelerin Covid-19 nedeniyle kapalı olduğu bir ortamda, öğrencileri çevrimiçi eğitimden uzaklaştırma cezası vermek hangi mantığa sığıyor?” diye sordu.