CHP Bartın Milletvekili, Parti Meclisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu üyesi Av. Aysu Bankoğlu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü sebebiyle açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun iç açıcı olmadığını belirten CHP Bartın Milletvekili, hem yazılı hem de görsel muhalif hükümet tarafından baskıya alındığını belirtti.
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre AKP’den önce 99. Sırada bulunduğumuz 180 ülke içinde 154 . sırada bulunduğumuzu söyleyen Bartın Milletvekili “Basın özgürlüğü değerlendirmesi yine hukukun üstünlüğü ile birlikte değerlendirilmektedir. Bu endeks; Dünya Bankası’nın ülkelerin hukukun üstünlüğüne duyduğu saygıyı değerlendirmek için kullandığı araçlardan sadece birisidir. Bağımsız yargıya şüphe arttıkça başta yabancı yatırımcılar olmak üzere yurttaşlarımız da Türkiye’de yatırımdan kaçınmaktadır. Öyle ki yandaş gazeteleri okuyan birisi kendini rahatlıkla İsviçre’de hissedebilir. Yurttaşların devlete güvenini ve saflığını kullanan hükümet her konuda olduğu gibi bu konuda da sınıfta kalmıştır. Tutuklu gazeteci sayımız, Çin’in ardından 37 gazeteci ile ülkemize dünya ikinciliğini getirmektedir. Bu utanç verici tablo 19 yıllık AKP eseridir.
Bugün FETÖ’nün siyasi ayağını, yolsuzlukları, akraba kayırmacılığını, mafya ilişkilerini, insan hakları işgallerini, faili meçhul cinayetleri, sıradan görünen adlî vakaları, yandaşların ticari çıkarlarını, Merkez Bankası’nın kasasından buhar olan 128 milyar doları ve daha aklımızı başımızdan alan pek çok olayın peşine düşen gazeteler ve gazetecilere sistemli bir baskıyla, saldırılarla karşı karşıyadır.
Kantarını bozdukları terazinin gün gelip kendilerini tartacağını hiç hesaba katmayan hükümetin hukuk tanımayan çarpık siyasi bakışı, ülkenin üzerinden kalkmayan bir karanlığa dönüşmüştür. Gazetecilerin haber yapma, milletin de haber alma hakkını gasp eden hükümet polislerin görüntülerinin alınmasını yasakladı. Gazetecilerin toplumsal olayları takip etmesini ve aktarmasını engelleyen bu yasak sadece yurttaşın haber alma özgürlüğüne saldırmakla kalmıyor elbette. Haksızlık ve zulüm karşısında hukuk yolunu kapatmanın, gerçekleri örtbas etmenin yeni adı İç İşleri Bakanına göre “Özel hayatın gizliliği.” Bütün bu olanlar hükümetin içinde bulunduğu çıkmazı, tek adam rejimlerindeki zulmün sınırsızlığını gösteriyor.” dedi.
Konuşmasına “1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı ile ilgili gösteri yapmak isteyen emekçiler, polisin orantısız gücüyle karşılaşmakla kalmadılar bir de gazeteciler bu olayları görüntülendikleri için tartaklandılar. Emekçilerin gösterisini engelleyen, gencecik yurttaşlarımızın boğazına basan polislerin olay anındaki görüntüleri “özel hayat” olduğu için gazetecilere engel olmaya çalıştılar. Sadece bu yılın Nisan ayında 50 gazeteci hakim karşısına çıktı. 4’ü gözaltına alındı. 2 gazeteciye dava açıldı ve 1700’den fazla kişinin basın kartı yenilenmedi. Yandaş olmayan gazete ve televizyonlara sistemli biçimde ceza yağdıran hükümet ne yapacağını şaşırmış durumdadır.
İhalelerden kaçak inşaatlara, bakan düzeyindekilerin devleti söğüşleyen yolsuzluklardan polis şiddetine kadar pek çok hukuksuzluğun peşine düşen gazetecileri hapse attıkları, çalıştıkları gazeteleri ekonomik baskı ve yaptırımlarla saf dışı bırakma çabalarını bütün dünya biliyor. Gazetecilik yapma cesaretini gösteren, AKP’ye rağmen gerçekleri aktarmaktan yılmayan tüm basın mensuplarını yürekten kutluyor, haber alma hakkımız için yaptıklarından dolayı teşekkürlerimi iletiyorum. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü!” dedi.